Yarın Sıra Size Geldiğinde
Yarın Sıra Size Geldiğinde
1979 lu yılların sonu, Sovyetler , Basra körfezine, Hint okyanusuna ve Ortadoğu petrollerine ulaşmak için tanklarını Afganistan'a doğru hareket ettirdi. Afganistan'da yaşayan halkın hiçbir önemi yoktu onlar için. Halkın bölünmüşlüğü ve Rus askerinin çizmesi altında çiğnenen bir vatan. Nerede direniş varsa orayı yerle bir etmeye başlayan Rus askerlerinin ardında bıraktıkları binlerce masum insan ve çocuğun katledilmiş bedenleri, birbirine düşürülmüş aşiretler, yüzyıl geriye giden bir devlet yönetimi.
2001, bir çok soru işaretiyle başlayan Abd'nin içindeki saldırı sonucu işgal edilen bir Afganistan. Petrol bölgelerine uzanacak bir hareketin başlangıcı, uyuşturucu trafiğinin kontrol altına alınma çalışması. Aşiretlerin rolleri değişmiş, kardeş kavgası başka boyuta taşınmış,patlamalar, ölen halk, devam eden yoksulluk,kanunsuzluk, ezilmişlik ve kullanılmışlık. Yıl 2014 Afganistan'da millet birbirini öldürmeye devam ediyor. Amerikan insansız hava aracının tespit ettiği teröristler, bombalandıktan sonra ölenlerin bir düğün evi olduğu anlaşılıyor. İnsanların değeri olmadığından ve emperyalizmin hizmetindeki dünya basını nedeniyle ertesi gün, kamuoyuna unutturulan fakat acının içten içe yandığı yer Afganistan
1990-1991 birinci körfez savaşı, arka planında petrol olan bu savaşın 60 milyar dolar tutan maliyetinin 36 milyar dolarının Suudi Arabistan tarafından karşılanması, bölgede nasıl bir ilişki olduğunun açık göstergesidir.İkinci körfez savaşı Irak'ı özgürleştirme operasyonu olarak adlandırılır. Bir milyon sivil vatandaş hayatını kaybederken 4.7 milyon kişide ülke içinde yer değiştirir. Bir ve ikinci körfez savaşlarının sonucunda yer altı kaynaklarının yeni sahibi Amerika olurken, Irak halkının arasına yüz yıllarca bitmeyecek kardeş kavgası sokulmuş, her gün patlayan bombalarla onlarca kişinin ölümü ile demokratikleştirme operasyonu, ülkeye sadece ölüm ve göz yaşı getirmiştir. Amaç Irak petrolleri olduğundan ölen Irak vatandaşları, parçalanan aileler,yetimler, kimsesizler, feryatlar ve emperyalizmin reva gördüğü yaşam tarzı onların kaderi olmuştu.
Doğu Türkistan, Çin zulmü altında ezilen Uygur Türkleri. Myanmar'da ezilen yok edilmeye çalışılan, Bosna'da , Afrika'da katledilen Müslümanlar ve tüm bunların halklarının acıyı ve göz yaşını birebir yaşamaları, sivil halkların katledilişi, parçalanan aileler ve ezilen halk topluluklar. Ne yazık ki ortak yönleri hepsinin Müslüman olmasıdır.
Hemen yanı başımızda Suriye'nin yaşadığı olumsuz durum. Ölen yok olan bir Müslüman topluluğun acı çeken halkı. Yurtlarını vatanlarını terk etmiş insanlar, kan ,göz yaşı ve yine feryat eden masum halklar. Senelerdir devam eden iç savaş, en ağır şekilde kendi halkını v urmuş. Kullanılan kimyasal gazlarla çırpınarak ölen çocukların ve insanların görüntüsü hafızalarımıza kazınmışken, halkın ölmesi kimsenin umurunda değildir.
Filistin, tüm dünyaya hukuksuzluğun, devlet terörünün çok net gösterildiği fakat dünyanın gözünü kapattığı bir toplum. Yüksek bir teknolojiye karşı, sınırlı silah gücüyle karşı koymaya çalışan bir halk, hiçbir kural tanımadan bombalanan şehir, yemek sofrasının etrafında patlayan bomba ile ölen aileler. Kutsal günlerinde öldürülen çocuklar ve kadınlar, bombalanan okullar, camilere karşın Birleşmiş milletlerin dur dememesi ve oluk oluk akan bir kanla sadece Allah'a yapılan dualar ile yok olması beklenen bir devlet.
Tüm bu yaşanılan olumsuzlukların bir Hrıstıyan devletçe yaşanmış olması karşısında suskunluğunu bu gün koruyan ülkelerin nasıl harekete geçeceğini ,nasıl bir haçlı zihniyeti ile birlik kurulacağını görmek için çok büyük bir emeğe gerek olmadığı kanaatindeyim.
Ve Müslüman devletlerin liderlerinin oturup şu muhakemeyi yapmaları gerekmektedir, yarın sıra bize geldiğinde bizi kim koruyacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.