Yönetim ve Kalpar'ın doğruları
Bundan tam 17 hafta önce Ankara'da oynanan Hacettepe maçını hatırlayalım. İki pas üstüste yapamayan, fizik gücü 15-20 dakikalık olan, taraftarından büyük tepkiler alan ve yönetimine güven duyulmayan bir Samsunspor vardı sahada. Ardından gelen süreçte Buca maçında kaleye gidemeden aldığımız 3-0'lık ağır mağlubiyet ve ardından Turhan hocanın istifası, kadrodışı bırakmalar ve yaşanan kaos ortamı.
Sene başında hata üstüne hata yapan yönetimin, hatalarından erken dönmesi ve kamuoyundan gelen eleştirileri değerlendirmesi takdire şayan. Ben de dahil kamuoyunun Samsun'lu hoca isteğine karşı koyarak, uzun zamandır futbol arenasından uzak olan Hüseyin Kalpar'ı takımın başına getirerek büyük risk aldılar. Hocanın gelmesiyle ilk yarıda verilen arada yapılan Antalya kampı, takıma büyük katkı sağladı. Devre arasında yapılan kongreden güçlenerek çıkan, Samsun için birşeyler yapmak isteyen sivil toplum örgütlerini yönetime katan ve her ağızdan bir ses çıkmasını engellemek için bir basın sözcüsü atayan yönetim çok doğru hamleler yaptı. Getirilen prim sisteminin takımı olumlu etkilediği aşikar. Oyuncuların sene sonuna kadar alacaklarını garanti altına alan "araba kampanyası" da futbolcuların kafasını rahatlatacaktır.
Ancak bir gerçek var ki, hocanın hakkını vermek lazım, başarıda aslan payı kendisinin. Hüseyin hoca geldiği zaman, kendisinden pek umutlu değildim, ta ki Altay maçında kulübedeki enerjisini görene kadar. Disiplini sağlamak ve takım içi uyumu yakalamak adına büyük riskler aldı ve takımdan bazı kemik oyuncuları kadro dışı bıraktı. Camianın içini ve takımdaki oyuncuların psikolojisini çok kısa zamanda çözerek, tecrübesini konuşturdu. Birbirlerine selam bile vermeyen bir takımdan, herkesin birbirinin açığını kapattığı bir ekip yarattı. Burada Turgay'ın saha içinde ve dışındaki başarılı kaptanlığının da etkisi var. Saha içindeki taktiksel başarısından çok, saha dışındaki disiplini takımı başarıya sürükledi. Tabi burada Hüseyin hocanın taktiksel başarısını da görmezden gelmek olmaz. Nokta santrafor olmadan 4-6-0 gibi bir şablonla sahaya çıkan takımımız, hucüm gücü olarak inanılmaz bir zenginliğe sahip oldu. Ahmet-Pavlik-Ersin'in uyumu, Adem ve Orhan gibi ileri-geri oynarak hucüma zenginlik katan beklerimizin oluşu bizim için büyük şans. Orta sahada Turgay'ın fiziksel gücünü Murat'ın yanına monte ederek Murat'tam maksimum verim almaya başladı. Malumunuz üzere Murat bu ligin üzerinde A kalite bir futbolcu. Turgut-Savaş-Abdülaziz-Oktay dörtlüsü ise rakip savunmaların korkulu rüyası oldu. Ne tam orta saha, ne de tam olarak forvet olan ve saha içi taktiksel disiplini az olan bu oyuncuların hucüm varyasyonlarındaki serbest oyunu ve sık sık yer değiştirerek rakip savunma kurgusunu bozan hızlı oyunları, her maç takımımızı en az 10 net pozisyona sokuyor. Hüseyin hocanın bu oyuncuları belli bir kalıba sokmadan oynatması, hucüm organizasyonlarımıza bol alternatif yaratıyor. Burada yine hocayı tebrik etmek gerekiyor.
Futbol gerçekten hem çok zor, hem de çok basit bir oyun. Doğruları yapınca herşey kolaylaşıyor, yanlışlar üst üste gelince toparlamak çok zaman alıyor. Bu sene play-off olur mu olmaz mı kısmet ancak bu doğrular devam eder ve 2-3 kaliteli ve takım ruhunu bomzayacak isimler kadroya katılırsa seneye ilk 2'den süper lige dönmek hayal olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.