"YÛNUS'UN GÜL BAHÇESİNDEN"
Bir Kitap:"YÛNUS'UN GÜL BAHÇESİNDEN"
Yûnus Emre; birçok defa ifade ettiğim gibi, sâdece Türk şiirinin değil, dünyâ şiirinin de zirve ismidir. Son Sultan'üs-Şuarâ Necip Fâzıl: "Şiirde varılmaz derece; Yûnus'tadır. Hiç kimse ölümü onun kadar duymamıştır... ve ölümden sığınmanın cehdini onun kadar... varılmaz bir derinlikte ölçememiştir"
(Bknz: Türk Edebiyatı Dergisi, Üstad Necip Fâzıl'la Evinde Yapılan Bir Sohbet, Temmuz 1983, Sf. 25)
Diyerek, dünyânın bütün ilim ve san'at câmialarına, şiir mekteplerine ve ilgililerine gereken uyarıyı nâzik bir üslûpla yapmıştır.
Başlık olarak sunduğum "Yûnus'un Gül Bahçesinden", Yard. Doç. Dr. Mustafa Tatcı tarafından hazırlanan; birinci cildi (818), ikinci cildi ise (920) sayfadan meydana getirilen ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından Cumhuriyetimizin 90. Yılına armağan olarak basılan eser(ler)in adıdır.
Bugün îtibâriyle, Yûnus Emre hakkında hazırlanmış en geniş muhtevâlı eser olmasının yanında, Yûnus Emre ve eserleriyle ilgili en titiz, ciddî ve teferruatlı çalışma da bu eserle ortaya konmuştur. Çok geniş çaplı kaynak araştırmasıyla öze nüfûz edilmiş ve bu sahanın en önemli /birinci derecede müracaat kitabı olarak kütüphânelerdeki yerini almıştır.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, eser hakkında şunları söylüyor:
"Bu çalışma Yûnus Emre'yi anlama çalışmasıdır.
Cumhuriyetimizin 90. yılında büyük Türk şair ve mutasavvıfının hayatı, divânı ve üzerinde yazılmış onca eserin önemli kaynağını bir arada insanlığın hizmetine sunmaktan büyük bir onur duyuyorum.
(...) Bu kitap okuyucusuna; Türklerin ve Türkçenin tarihinin 13. ve 14. yüzyıldaki seyrini, en değerli hâli ile hatırlatmaktadır.
Türkçenin; Türk tasavvuf yolunun, günümüze ulaşan en açık hâli olan bu çalışmadan yararlanmanız en büyük dileğimdir.
Yûnus'un asıl dehâsı; Türkçeyi sanatkârane bir üslûp ile kullanması ve Türkçeyi bir tasavvuf dili olarak geliştirmesidir."
Hisarcıklıoğlu'nun önsöz yerine yazdığı iki sayfalık takdîminden, ben, sâdece bu satırları seçtim. Bunlardan da, şu iki cümleyi öne alarak takdirlere sunmak istiyorum:
"Bu çalışma Yûnus Emre'yi anlama çalışmasıdır." ve "Yûnus'un asıl dehâsı: Türkçeyi sanatkârane bir üslûp ile kullanması ve Türkçeyi tasavvuf dili olarak geliştirmesidir."
Bence de, mes'elenin özü, hulâsası budur!
Eserin yazarı Yard. Doç. Dr. Mustafa Tatcı ise; hazîne değerindeki bu muhteşem eserinin her iki cildine de birer "SÖZBAŞI" yazarak, her iki cilt hakkında ayrı ayrı gerekli açıklamalarda bulunmuştur. Ancak; birinci cilde yazdığı "SÖZBAŞI"da, umûmî olarak yaptığı açıklamalar, hakîkaten takdîre ve dikkate şâyândır ve bu çok geniş muhtevâlı çalışmaya rağmen, yine de, başlıbaşına, Yûnus Emre hissiyat ve fikriyâtının derinlemesine tahlilidir.
Elbette ki, bunun tamamını buraya nakletmem mümkün değildir. Çünkü; bu mevzûda, herbiri birbirinden hârika görüşlerle karşı karşıyayız. Bu sebeple; umûmî bir fikir vermek bakımından, Dr. Mustafa Tatcı'nın bu geniş izahatından sâdece birkaç hususu nakletmekle iktifâ edeceğim.
İşte, Dr. Tatcı'nın, "SÖZBAŞI"ndan o birkaç hârika tespit:
" 1240/1-1320-1 yılları arasında yaşayan Yûnus Emre, Cenâb-ı Hakk'ın milletimize ve insanlığa büyük bir lütfudur. O, bizim medeniyetimizin inşâsında en önemli temel harçlarından birisidir.
Yûnus Emre önemlidir!
Zira Yûnus Türk-İslâm kültürünün tarihte yaşayan her ârif gibi ilâhîlerinde vaz'ettiği ahlâkî ve irfânî değerlerle zihinlerde, gönüllerde ve dilde yeniliklere imzâ atmış bir şahsiyettir.
(...) O, bize, sevmemiz gerektiğini, sevgi yoluyla Hakk'a ulaşmamız gerektiğini kendi dilimizle öğretti; bizim, aşk ve mânâ dilimiz oldu! Annemizden öğrendiğimiz dile mânâ elbisesi giydirdi. Kendisi, aşkın rengine boyananın dilinden de aynı renge boyanacağını biliyordu. Anadili Türkçe'yi hakîkatin dili hâline getirdi.
(...) O bir ümmî idi!
"Medreseler müderrisinin oku/ya/madığı aşk dersini" okudu ve velâyetin burçlarında gönlünü konuşturdu. Kendisi aradan çıkmış, "Yaradan" kalmıştı. Bu sebeple Yûnus dilimizin gönlü, gönlümüzün dili oldu. İslâm'ın derinlerde gizli hakîkatini yakalayan bu Türkmen Kocası, evde, sokakta ve çarşıda konuşulan Türkçe'yi de derinleştirdi; inceltti, zarîf ve nahîf kanatlar takarak semâvîleştirdi. Anadilimize bir mânâ elbisesi giydirerek bir aşk ve hakîkat diline dönüştürdü.
(...) Yûnus, Anadolu Türklüğünün XIII. yüzyılda siyâsî ve ekonomik mes'eleler yüzünden bunaldığı, tozun dumana karıştığı bir dönemde büyük sancılar çekerek elde ettiği yol tecrübelerini bizlerle paylaştı. "
Yûnus Emre'yi, bu tespit ve tahlille idrâk edebilmenin sırrına ulaşmak mecbûriyetimiz vardır. Medeniyetimizin aslı budur ve bu medeniyeti yeşertmekten başka da çâremiz yoktur.
Türk şiiri; Türk dilinin kullanım sahası olarak, Yûnus Emre'de bambaşka bir bediîyatla karşılaşmıştır. Târihî akış içersinde, zamanına intikal eden, yaşayan/konuşulan Türkçe ile, Arapça ve Farsça kelimeleri kaynaştırması; onlara, Türk kültür değerleriyle, İslâmî mânâda mânevî katkıda bulunması, hem Türkçe'nin zenginleşmesini sağlamış ve hem de Türkçe, Türk zevkinin, Türk hissiyatının, Türk zarâfetinin, Türk fikriyâtının ve Türk estetiğinin zirvesine ulaşmıştır.
"Yûnus'un Gül Bahçesinde"; değerli ilim adamı Mustafa Tatçı'nın, yirmi beş senelik ciddî ve titiz çalışmasının sonucunda, bize, bu sahadaki en verimli incelemesi olarak takdîm edilmiştir. Bunun; aynı zamanda, 'cihâşümûl bir hizmet' olduğu da bilinmelidir.
Bu eser; sahasının "şaheseri"dir ve bugüne kadar da bu muhtevâda bir Yûnus Emre kitabı vücûd bulmamıştır.
Eserin birinci cildi iki kitaptan, ikinci cildi ise üç kitaptan meydana gelmektedir. Böylece; iki ciltlik eser, birbirini tamamlayan beş kitabı ihtivâ etmektedir.
Birinci cildin, birinci kitabı üç bölümdür. Bunlar: 1. Yûnus Emre'nin Hayatı; 2. Yûnus Emre'nin Eserleri, Eserlerinin Şekil Yapısı, Dili ve San'atı; 3. Yûnus Emre Dîvânı'nda Dîn ve Tasavvuf'tur.
Birinci cildin, ikinci kitabı da üç bölümdür. Bunlar: 1.Şerh ve Şathiye Kavramları; 2. Çıktım Erik Dalına Şerhleri; 3. Âşık Yûnus Şerhleri'dir.
İkinci cildin birinci kitabı: "Dîvân- İlâhiyât" adını taşımaktadır. Bu kitap üç bölümdür. Bunlar: 1. Nüsha Tavsîfleri; 2. Metin Tesbitinde Uyguladığımız Bâzı Özellikler; 3. Dîvân-ı İlâhiyât'tır.
İkinci cildin ikinci kitabı: "Risâletü'n-Nushiyye" adını taşımaktadır. Bu kitap beş bölümdür. Bunlar: 1. Risâletü'n-Nushiyye'nin Edebî Değeri; 2. Risâletü'n-Nushiyye'nin Muhtevası; 3. Risâletü'n-Nushiyye'nin Nüshaları; 4. Metin Tesbitinde Uyguladığımız Bâzı Özellikler; 5. Risâletü'n-Nushiyye'dir.
İkinci cildin üçüncü kitabı: "Âşık Yûnus veya Başka Yûnuslar'ın Şiirleri" adını taşımaktadır. Bu kitap üç bölümdür. Bunlar: 1. Âşık Yûnus'un Hayatı ve Edebî Kişiliği; 2. Âşık Yûnus'a Ait Şiirlerin Kaynakları; 3. Âşık Yûnus'un veya Başka Yûnuslar'ın Şiirleri'dir.
Eserin sonunda; Kaynaklar, Sözlük, Dîvân-ı İlâhiyât Şiiri Dizini, Âşık Yûnus'un veya Başka Yûnuslar'ın Şiirleri Dizini ve Kavramlar Dizini bulunmaktadır.
Değerli ilim adamı Mustafa Tatcı'nın hazırlayıp, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun gayret ve himâyeleriyle Türk ve dünyâ ilim câmiasına kazandırılan bu "şaheser" hakkında takdir ve tebrikten başka diyebileceğimiz bir şey yoktur.
İnanıyorum ki, Türk ve Dünyâ şiirinin zirve ismi olan bu büyük Türk şâiri, bugüne kadar, kendisini anlatan, kendisine en lâyık ve en mükemmel esere "Yûnus'un Gül Bahçesinden" adlı bu kitapla kavuşmuştur.
Emeği geçen herkese teşekkür, takdir ve tebriklerimizi sunuyoruz!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.