Allah c.c. sevdiği kullarına, küçük sıkıntılar vererek, onları büyük belâlardan korur. Müslümanın, içinde bulunduğu her ortam, kendisi için hayırlıdır. İmanı kamil insan buna inanır, bu inanç da onun imtihanının sürecini ve sonucunu belirler.

15 Temmuz İşgal Girişimi ile ülkemiz çok büyük bir badireden geçmiştir. Ülke insanımızın neredeyse her biri, bir çeşit imtah süreci yaşamıştır. Vatanına gönül verenlerle, ülkesine ihanet edenler belli olmuştur. Abdestini alıp tankın önüne atlayanla, tankı halkın üzerine sürenler görülmüştür. Uçaklardan mermi yağdırıp milleti topluca öldürmeye kast edenlerle, ellerini açıp memleketin ve milletin kurtuluşu için dua edenlere melekler şahit olmuştur. 

Adeta iman gücü, vatan ve millet sevgisi test edilmiştir. Şehadete gülerek ve sevinerek koşanların tespiti yapılmıştır. Şehit olamayanlar, şehitlerin şehadetine imrenmiştir. Şehitlerin yüzündeki nur, yıkayanları hayrete boğmuştur. 

15 Temmuz sonrası ülkenin bu hain yapıdan kurtulması ve bataklığın kurtulması için devlet, hükümet ve millet olarak top yekün bir yürüyüş başlatılmıştır. 15 Temmuz İşgal Girişimi'ne katılan ve katkı sağlayanlar ayrı bir kategori, bu yapıdan kurtulmak için sempatizanları hakkında farklı bir kategorik çalışma içine gidilmiştir. Suça iştiraki olanlar hakkında adli süreç, sempatizanları ile ilgili de idari işlemler söz konusu olmuştur. 
Hain işgal girişimi üzerinden yaklaşık 70 gün geçmiştir. Bu süreçte yaklaşık yüz bin devlet memuru açığa alınmış, bunlardan elli bin kadarı ihraç edilmiş, bir kısmı da tutuklanmıştır. Tutuklanan, ihraç edilen ve açığa alınan kişilerden bazılarının, suçsuz hatta hiç ilgisiz olduklarıyla ilgili  feryatları  toplumun her katmanından duyulmaya başlamıştır. Bataklık kurutulurken suçlunun, militanın ve sempatizanların yanında bilerek veya bilmeyerek, hiç ilgisi olmayanların da mağdur edildikleri duyulmaktadır. 

Bazı kimselerin kendi bilgilerinin dışında aldatılarak, maksatlı olarak interetleri üzerinden hain yapının özel olarak kullandığı şifreli programlara girildiği, bazılarına yine bilinçli olarak hain yapının bankalarına para yatırtıldığı anlaşılmıştır. Bundan dolayı da bu süreçte bu kimselerin de mağduriyeti söz konusu olmuştur. 

Her zaman olduğu gibi tabandan gelen seslere kulak veren sayın Cumhurbaşkanımız bu feryatları duymuş, gerekli incelemenin yapılarak, masum insanların mağduriyetlerinin giderilmesi için ilgililere talimat vermiştir. Sayın Başbakanımız, hükümet yetkililerinden gerekli hassasiyetin gösterilmesini istemiştir. Kendisinin masum olduğunu iddia edenler itiraz sistemini çalıştırarak haklarında inceleme yapılmasını ve mağduriletlerinin giderilmesini sağlayacak girişimlerde bulunmaya başlamıştır. 

Devletin en yetkili kurumlarından gelen bu talimat gereği, Feto soruşturmasında masum olanlar mutlaka tespit edilip, mağduriyetleri giderilecektir. Bu; devlet olmanın gereği, hükümet edenlerin görevidir. Ancak; Kripto ve Kozmik Fetocular da yetkililere bildirilmelidir. Bu da, vatandaş olmanın zorunlu sorumluluğudur. Suçluların tespitinde, iftira atmadan yetkililere yardımcı olmak hem dini, hem milli, hem de vicdani bir göredir. Kin, nefret ve intikam merkezli iftira ne kadar haince bir yaklaşımsa, hain olanları korumak ve kurtarmak için gösterilen gayretler de o kadar zalimcedir. Suçluları korumak onlara iyilik yapmak değil, aksine onları daha fazla suç işlemeye teşvik etmek olur. 

Aldatılarak hain yapının kurbanı olanlar, akıllarını kullanmamanın bedelini ödemektedirler ki, bu masumiyet değildir. Hukuki açıdan da mağduriyet kapsamında değerlendirilemezler. Bu hain yapının sempatizanı olanlar da militanı olanlar gibi değildir. Suça karışmamış, suçluyu övmemişse, onun kabahati aklını kullanmamasıyla sınırlıdır. Hukukçular, adli yargılama sürecinde, yetkililer de idari incelemeler sonucunda kişilerin kategorik durumlarıyla örtüşen bir değerlendirme yapacaklardır. 

Hiç ilgisi olmadığı halde bu sürecin mağduru olan masum insanlar varsa, onların karşılaştıkları durum bir imtihandır. İnanıyoruz ki, Rabbımız onları büyük belâlardan, bu küçük sıkıntılarla korumuştur.