Birinci sınıfların zorluğu
İlk önce hangi sınıfları okutacağınızın bilinmemesi endişesi ile işe başlanır. Daha sonra çeşitli sebeplerle diğer sınıfları değil de birinci sınıfları okutmanız, sizin de uygun görüşünüz bir şekilde alınarak kararlaştırılır.
Birinci sınıflarda hangi şubeyi okutacağınız daha muammadır. Bir türlü netleşmez o şube. Yok A şubesi, yok B şubesi, yok olmadı C şubesi. Nihayet günler haftalar sonra da şubeniz belli olur.
Ya şimdi sırada neyin seçimi var dersiniz? Derslik seçimi tabiî ki. Hangi sınıfta okutacaksınız o öğrencileri, o da bir şekilde netleştikten sonra işe başlayabilirsiniz. Peki nedir bu iş? Hemen söyleyeyim, uzun ince bir yoldur, gidilir gündüz gece, bilinmez ne haldedir, gidilir gündüz gece, misali bir yol ve yolculuktur.
Öğrenci sayılarınız da henüz belli değildir. Çünkü henüz okula çocuğunu kayıt yaptırmayan veliler vardır. Sebebi ise çocuklar çevredeki tarım faaliyetlerinde çalışmaktadır. Bu kayıt işi de günler haftalar sonra nihayete erdiğinde her şey tamadır, işe başlayabilirsiniz. Sınıfınız, şubeniz, dersliğiniz ve öğrencileriniz hepsi netleşmiştir artık.
Arkadaş bu ne bitmek bilmez bir süreçtir? diyebilirsiniz. Evet bitmek bilmez çünkü siz bitersiniz ama öğrencileriniz bir şeyler öğrenir. Ancak, onlara bir şeyler öğretirken akla karayı seçersiniz. Çünkü defteri, kalemi olmayan çocuklar vardır. Defterini, kalemini bir şekilde tedarik edersiniz bu sefer de kayıp eder. Çantasından defterini bulur çıkartırsınız bu sefer de defteri yırtıktır, bantlar yapıştırırsınız. Kitabını defterini karalamıştır, siler temizlerisiniz.
Öğretmenim! Hangi defteri çıkartacağız? derler, uzun uzun matematik defterinin kareli olduğunu çizer, gösterir, anlatırsınız. Yine anlamayanlar olduğunu gördüğünüzde çıldırır, çılgına dönersiniz diyemeyeceğim çünkü asıl öğretmenlik, işte burada başlamaktadır. Yoksa sizin dışarıdaki sinirlenen insandan bir farkınız olmalıdır, o da burada ortaya çıkar.
Kalemini, silgisini kayıp etmesinden tutun da arkadaşını rahatsız etmesine ve her türlü şikâyete kadar, ne ararsanız bulabileceğiniz bir ortamla başbaşasınızdır artık. Burnu akandan, altını ıslatana, okuldan korkup ağlayandan, evini annesini özleyene kadar hepsi vardır. Öğretmenine yediği simitten, bisküviden de vermezler mi? İşte o zaman, bittiğiniz andır, kıyamazsınız onlara, onların samimiyetine, içtenliğine, doğallığına.
Öğretmeninin yanına gelip tuvaleti geldiğini söyleyen çocuğu, haftalar sonra, parmak kaldırıp söz aldıktan sonra -Öğretmenim lavaboyu kullanabilir miyim? diyen bir çocuk olarak görmek, farklı ve güzel bir duygu olduğu için her türlü zorluğa katlanırsınız.
Arkasına dönenden konuşanına, sınıfa geç geleninden ödevini yapmayanına, her fırsatta lavabo ve su için dersten çıkanına kadar her biri sizi yorsa da, onlara hiç uzun süre kızamaz, küsemez ve çalışmanıza ara vermeden daha büyük bir azim ve gayretle işe devam eder, işinize sarılırsınız.
Sınıfın temizliğinden havalandırmasına, sınıftaki araç gereçlerin temininden bakımı ve güvenliğine kadar çok şeye yetişmek durumundasınız. Çocukların eğitim, bakım, temizlik, beslenme, güvenlik ve değerlendirmesine kadar bir çok şeyle yakından, adaletli ve verimli bir şekilde ilgilenmeniz ve kafa yormanız gerektiği için, birinci sınıflar hassasiyeti çok yüksek bir durum arz eder, sevgili okurlar. Sevgi ve saygı ile hoşça kalın, dostça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.