MEĞER BEN DE AŞIK OLMUŞUM
Atalarımız aşkın gözü kördür sözünü boşuna söylememişler. insan sevdiğinin kusurunu görmüyor, veya görmek istemiyor. Aşk sadece erkeğin kadına veya genç kızın delikanlıya bağlılığı anlamına gelmez. Bir insan başka bir insanı çok fazla severse ona da aşk denir. Tabii bunların tamamı mecazi aşklar olup gerçek aşkın ilahi aşkın olduğu muhakkaktır. Hayatım boyunca bay bayan noktasında doğru dürüst aşk yaşamadım. Gençlikte ufak tefek şeyler olmuş olabilir, ama hiç birisi aşk seviyesinde olmamıştır.
Her işim farklı olduğu gibi, aşk işi de bende biraz garip seyrettiğini yeni anladım. Diyeceksiniz ki nasıl anladın? İzin verin anlatayım. Hayatım boyunca insanlarla olan beşeri münasebetlerimde ya hep ya hiç kuralını uyguladığımdan, sevdiğim adamı ölümüne sevdim, kızdığım kişiye de ölümüne kızmışımdır. Gençliğimde tanıştığım arkadaşların içerisinden sevdiğim veya değer verdiğim insanlara o kadar çok değer verirdim ki, onlardan ayrıldığımda adeta dünyam yıkılırdı, sanki bir kızın erkeğe aşık olduğu gibi onlara bağlanır, onlardan ihanet gördüğümde perişan olurdum
Hayatın gerçeklerini yaşadıkça duygularım değişmeye başladı, insanlardan kazık yedikçe merhamet duygularım kaybolmaya başladı. Ancak yine de bu duyguyu kaldırıp atmak mümkün olmadığı bir gerçek. Bunca sıkıntı yaşamış olmama rağmen otuz yıldan beri arkadaş olduğum, dostluk yaptığım ender insanlara karşı sevgi zaafimın olduğunu ve onları kıramayacağımı itiraf etmek zorundayım.
Bu kadar izahtan sonra gelelim asıl konumuza. Büyükşehir Belediyesi'nde göreve başladığımda gerek Vezir Hazretleri, gerekse kayıkçıbaşını o kadar çok sevmiştim ki, onlar için yapamayacağım yoktu. Bu sevginin karşılığında en ufak beklentim olmamıştı. Onlardan beklediğim sadece sadakat ve dürüstlük idi ama zaman geçtikçe nasıl aldatıldığımı görmeye başladım ve adeta dünyam yıkıldı. A Takımı operasyonu yapıldığında bana gerek Vezir Hazretleri, gerekse Kayıkçıbaşı ile ilgili sorulan soruların tamamına onlar asla yanlış yapmazlar cevabını inanarak ve çok samimi söylüyordum.
Ne zaman ki biz içeriye girdik, arkamızdan dönen dolapları ailem, çocuklarım ve ben görmeye başladık ama iş işten geçmişti. Benim için çok da önemli değildi, nasıl olsa bu tür olaylara alışmıştım ancak aileme ve çocuklarınma daha önce temiz dediğim insanların yaptıklarını gördükçe onlar adına utandım. O d safhayı da hamdolsun atlattık. Nihayetinde Belediyeden ayrıldıktan sonra o insanların gerçek yüzünü daha net bir biçimde görmeye başladım.
Daha önce bana sorsalardı bu şehirde kul hakkı yemeyen kaç kişi var birisi kayıkçıbaşı, bir diğeri Vezir derdim ama işin gerçek boyutunu gördükçe kahroldum. Adamlarda helal, haram mefhumu olmadığı gibi Allah korkusu da yokmuş.Başkalarının üzerine aldıkları arsalarla ilgili çevirdikleri dolaplar yetmiyormuş gibi utanmadan sıkılmadan eşlerinin üzerine satın aldıkları arsalarla ilgili zavallı insanlara yaptıkları zulümler, çevirdikleri dolaplar arşa ulaştı.
Meğer benim bilmediğim ne kadar çok fetbazlıkları varmış da haberim olmamış, adamlarda yüklü alışverişlerden komisyon almaktan tutun da, yurt dışındaki bağlantılarına dek bir çok bilinmeyeni öğrendiğimde aklım şaştı. Sadece Vahap Çelik'e yaptıkları imar uygulaması olayını bütün şeytanlar bir araya gelse akletmeleri mümkün değil.
Bizim Kayıkçıbaşı milletin işini kendisine o kadar çok dert edinmiş ki sormayın gitsin adam yoğun çalışmadan (veya şeytanlıktan) o kadar çok yorulmuş ki, sormayın gitsin stresini atabilmek için Belediyeye bir gemi satınalmış. Geminin görünürdeki işi deniz trafiğini kontrol etmek, ama asıl işi kayıkçıbaşı ve saz heyetinin balık avlanıp stersen kurtulması için onlara mekan sahipliği yapmakmış. Daha önceleri geminin üzerinde Belediyenin adı yazıyormuş fakat birileri olayı fark edip kayıkçıbaşının resmini çeker korkusuyla Belediyenin adı gemiden silinmiş. Şimdi bizim kayıkçıbaşı her hafta sony Belediyenin gemisi ile milletin mazotu ile balık yakalayıp stresten uzaklaşmaya çalışıyor ancak bir akşam yollarımız kesişirse şaşırmasın. Ne de olsa adam koğuş arkadaşım ve koğuş ağam ırgat da olsak ağasının malından mülkünden biraz istifade etme hakkına sahip olmalı. (Hülasa meğer ben aşık olmuşum da haberim yok zira bu adam müsveddelerine, ciğerleri beş para etmeyen haramzedelere aşık olmuşum da haberim yokmuş.) Ama olsun Allah adili mutlaktır, herkesin hakkından gelir. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.