Reşit Öztürk

Reşit Öztürk

YENİLGİ YENİLGİ BÜYÜMEK

                          YENİLGİ   YENİLGİ   BÜYÜMEK

             Sevgili okurlar, yenilerek büyümek nasıl olur? diye hepimiz merak etmişizdir. İnsanlar dünyada tam da bunu yaşarlar. Görünenin arkasındakini görebilmek, satır aralarını okuyabilmek gibi incelikler gelir aklımıza.
             Mânâ derinliğine varabilmek için, Hz. Mevlana'dan bahsetmek istiyorum. Mevlana'ya sorarlar, Şems ile tanıştıktan sonra ne oldu? diye. Mevlana şöyle der: -Eskiden çorba içince doyuyor idim, Şems ile tanıştıktan sonra doymuyorum. Eskiden odun yakınca ısınıyor idim, şimdi ısınamıyorum. Çünkü dünyanın öbür ucunda tek bir kişi soğukta üşürken ben burada ısınamam.
             İşte bunun için değerli dostlar, güzelin arka tarafı da güzelse, durum gerçektir. Aksi takdirde zahire, dış görünüşe aldananlardan olmayalım hiçbir zaman.
             Bir başka güzel paylaşımda daha bulunmak istiyorum. Bu aralar, toplum olarak bunlara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu, siz benden daha iyi biliyorsunuz. Mağlum,  adaletsizlikler, haksızlıklar, edepsizlikler almış başını gidiyor.
             Edebin ne kadar önemli olduğunu hep biliyordum da, bu kadar güzel anlatılacağını bilmiyordum. Mevlana haftası dolayısıyla Canik Kültür Merkezi'ndeki program muhteşemdi. Emeği geçen başta değerli başkanımız Osman Genç olmak üzere, belediyemizin her biri ayrı bir değer olan başkan yardımcılarına ve programda konuşmacı olan 19 Mayıs Üniversite'mizdeki değerli hocalarıma, Dolunay İlahi gurubuna çok teşekkür ediyorum.
             Çok verimli bir program oldu. Semazen gösterisi ise tüm katılımcıları büyüledi. İlk defa canlı bir sema töreni izlemek çok ayrı bir mutluluktu. Semâdaki arkadaşların uyumuna, çalışmasına, özenine, vakuruna hayran kalmamak mümkün değildi.
             Bu girişi yaptıktan sonra şimdi edebi anlatalım. Suya sormuşlar, -Seni kaybedince nasıl buluruz? diye. Su cevap vermiş: - Şırıltımdan bulursunuz. Ateşe sormuşlar, -Seni kaybedince nasıl buluruz? diye. Ateş cevap vermiş: -Dumanımdan bulursunuz diye. Edebe sormuşlar, -Seni kaybedince nasıl buluruz? diye. Edep cevap vermiş: - Beni kayıp etmeyin. Çünkü kayıp ederseniz bir daha bulmanız mümkün değildir.
             İşte sevgili dostlar, toplum olarak böyle değerlerimiz var. Edep gibi değerlerimiz var. Toplumları ayakta tutan, değerleridir. Yoksa değerleri olmayan insanın, diğer canlılardan, örneğin bitkilerden, hayvanlar âleminden farkı olur mu?
             Hayvanlardan konu açılmışken, birlik ve beraberliği anlatan bir hikâye ile yazımı sonlandıracağım. Dağın başında on tane inek, mutlu bir şekilde yaşarlarmış. Bir gün bunlar, sürü halinde otlarken biraz arka tarafta olan ineğe, bir aslan saldırır ve onu oracıkta yer. Karnını doyuran aslan, diğer ineklere dokunmaz.
             Kendilerine bir zararı dokunmayan aslana, hiçbir inek karşı koymaz. Canlarını o gün için kurtardıklarından, biraz da şanslı ve mutlu hissederler kendilerini. Ertesi gün inekler her zamanki otladıkları alana giderler. Karnı acıkan aslan da, aynı taktiği yine uygular.
             Sürünün biraz dışında olan ineğe saldırır ve diğer inekler yine kaçarak canlarını kurtarırlar. Aslan yine bir inekle, o gün de karnını doyurur. Bu olay bu şekilde, iki inek kalana kadar devam eder. En son iki inek kaldığı zaman, aslan gelir ineklerin yanına. İnekler korkar ve biri diğerine şöyle der: -Biz on tane iken, bu aslana birlikte karşı koyabilirdik belki ama, onu yapmadık. Şimdi iki tane inek kaldık, bu aslanla baş etmemiz mümkün değil. Acı sonumuz geldi, der. Zamanında birlik olmamanın, acı biten sonunu yaşarlar.
             Şimdi sevgili dostlar, gelelim bize. Haksızlıklara karşı birlikte mücadele etmekten bahsediyorum. Daha doğrusu, birlikte mücadele etmediğimizden. Herkes adalet teyzenin cenaze namazına gitmiş. Niye gittiniz cenaze nazmına diye, soruyorum. Cevap: - Adalet teyze öldü, diyorlar. Günaydın! İş sana gelince mi anladın?
             Adaletin öldüğünü sıra sana gelince anlıyorsun. Adaletsizliklere birlikte karşı koymazsanız bu iş, bir gün sana da gelir ve dokunur. Hem de öyle dokunur ki, ayağına basılmış itler gibi hoplar ve anırırsınız. Benden bu kadar.
            (Yazılarımı doğru okuyup, doğru anlamayı ve er meydanı olan bu ekranlarda isim yazarak yorum yapılmasını bekliyorum, amacı dışındaki diğer yorumlar çok basit ve verimsiz kalıyor)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Reşit Öztürk Arşivi
SON YAZILAR