BİRLİK MÜMKÜN MÜ?
Orta doğunun tarihi kan ile yazılmıştır. Medeniyetlerin beşiğinde Kudüs'ün başkent yapılması, Süleyman tapınağı, Babillerin saldırısı,Pers imparatorluğu,Hristiyanlığın doğuşu, İslamiyetin doğuşu, Haçlı seferleri, Moğollar,Türkler,Osmanlı imparatorluğu, İsrail ve bölgede ki Avrupa egemenliği ile bitmek bilmeyen emperyalist doyumsuzluk.
Topraklar senin görünse de, yönetenler hep başkaları olmuştur. Yer altı zenginliklerinin ortaya çıkmasıyla da bölge cadı kazanına dönüştü. Sömürüldü, sömürülüyor ve sömürülecek.
Bölgenin hakimi görüntüde Müslüman devletler, arka planda ise emperyalizm, oyun kurucu, yönlendirici, istediği zaman oyuna müdahale eden, kazanı olduğu gibi alıp kaşıkla veren ve kendine karşı olan unsurları da kendi belirlediği yönetimlere kullanan emperyalizm.
Dünya nüfusunun yaklaşık olarak %32'si Hristiyan, % 23'ü Müslüman, Yahudiler ise %0.2, miktar olarak Hristiyanlar 2.2 milyar, Müslümanlar 1.2 milyar, Yahudiler ise 14 milyon. Orta doğuda ise Müslümanların ezici bir nüfus oranı olmasına karşın, bölgenin veya ülkelerinin yönetilmesi konusunda tamamen başka güçlere bağımlı olarak yaşamaktadırlar.Doğal olarak bölgenin şekillendirilmesi veya sömürülmesinin önüne yeraltı kaynakların zenginliğine rağmen geçilememektedir. Çünkü o zenginlikler hiç bir zaman tam anlamıyla senin olmadı,olmayacaktır.
İki büyük dünya savaşı yaşandı, bu savaşlarda lider konumunda bir tane Müslüman ülke var mı ?
Dünyayı yöneten beş ülke içerisinde bir tane Müslüman devlet var mı?
Tabi ki yok, olmayacakta.
Orta doğuda İslam toplumu arasında bir birlik sağlanması mümkün müdür? Din çatısı altında bunu sağlamak mümkündür.
Peki buna müsaade ederler mi?
İşte sorun bu noktada başlıyor.
Son yıllara bakın, hiç bir İslam toplumu aynı noktada bir fikir etrafında birleşmem ektedir. Bundan öncede birleşemezken, hiç bir lider ayağa kalkıp, ''Bizler birbirimizden uzaklaştırılıyoruz, buna dur demeliyiz'' diyemiyor.
Bunu söylemek için ayağa kalkacak olanın başına ilk olarak ülke içerisinden müdahale gelmektedir, eğer başarılı olmazsa dış müdahaleler ile destek sağlanmaktadır. Yakın tarihimize bakın, bir kaç yıl öncesine, Akdeniz bölgesinde bir kaç TIR durduruluyor ve gündem birden bire değişiyor. Suriye'ye silah gönderiyoruz diye kendi istihbaratımızı,kendi güvenlik güçlerimiz yakalıyor.
Sonuçta ne oluyor, onca kandan sonra şimdi Suriye topraklarında bu ülkenin askerleri var. Peki o günlerde ulusal basında konu günlerce tartışılıp dururken şimdi neden kimse oradaki varlığımızı tartışmıyor? Silah yollarken şimdi tanklarımız,askerlerimiz orada.
Çevremizde bizi dizginlemek adına adımlar atılırken, bunlarla mücadelede kutuplaşmalarımızın genel İslam aleminin durumun açık örneğidir. Halklar kendi içerisinde hiç bir konuda uyum sağlayamazken , devletlerin uyum sağlamasını beklemek hata olur.
En son kullanacakları konulardan bir tanesi mezheplerin birbiriyle düşman edilmesi ve bu konu üzerinden kan dökülerek kalıcı düşmanlıkların yayılmasını sağlamak. Parçalanmanın ilk tohumları yıllar öncesinden atılmasına karşın, son dönemde ortaya çıkan bir örgütün ısrarla yaptığı propagandalarda bir mezhebi üstlenip diğerini düşman ilan etmesi kabuk bağlayan yaranın kaşınmasının göstergesi idi.
İslam toplumun tam ortasına vurulan bu hançer geleceğin sorunlarını gün yüzüne çıkartacağı için birlik içerisinde hareket edilmezse, bölgesel olaylarda sürekli kukla olarak kendi topraklarımız üzerinde başkalarının emirlerini yerine getireceğiz.
Asıl mücadelemiz, bizi baskı altında tutan bu güce karşı savaşmak olmalıdır ,onun içinde birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeliyiz ve bu birlikteliğin tüm İslam toplumuna örnek olması gerekmektedir.
İslam toplumunun bundan sonra ki zaman içerisinde aynı çatı altında birleşmesi mümkün mü? İşte bunun mümkün olma ihtimali ne kadar düşük olursa olsun ,tüm topluluğun beklediği lider bir ülkedir ki, bu liderliği en güzel yapacak olanda Türkiyedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.