DEPREMİN ARDINDAN...
Meydana gelen deprem nedeniyle; ülkemizin her yerinde, milletimizin tamamı hüzünlü günler geçirdi. Hayatını kaybedenler, yaralılar ve mağdur olan aileler; milletimizin her biri tarafından fiili ve kavli dualarına muhatap oldu. Ayni ve nakdi yardımlar, dua ve niyâzlar her bir vatandaşımızın depremzedelere katkısına dönüştü. Tırlarca malzeme, eşya, gıda maddesi depdem bölgelerine gönderildi, bu yardımlar devam ediyor, ayrıca bireysel ve kurumsal hesaplardan nakdi yardımlar da yapılmaktadır. Deprem alanının genişliği ve ortaya çıkardığı soruçlar; müdahaleyi de engellemekte, istenilen soruçlar elde edilmemektedir. Hava muhalefeti, havaalanlarının kullanılamaması, yolların depdem nedeniyle kırılması gibi olumsuzluklar; deprem bölgesine yapılması planlanan yardımların süresini uzatmaktadır. Bugün itibariyle 4 bine yaklaşan can kaybı, binlerce yaralı, 10 bin üzerinde binanın çökmesi ağır bir tramva oluşturmaktadır. Müdahale zorluğu söz konusu tramvayı daha da artırmaktadır.
Depdem kuşağında olan ülkemizin kaçınılmaz ve önlenemez depremlerine karşı tedbir; binaların depreme dayanıklı olarak yapılmasıdır. İnşaat tekniği açısından söz söylemek bir ilahiyatçı olarak elbette bizim işimiz değildir ama ortaya çıkan soruçları her vatandaş gibi biz de değerlendirmekteyiz. Deprem yönetmeliğinden sonra yapılan binalarda da sorun oluşmuşsa bir yerde kayda değer kusurlar, belkide maksadı aşan hesaplar vardır. Bugün için bunları söylemek acılara merhem olmayacaktır ancak doğru tespitin yapılması bakımından da önem arz etmektedir. Sosyal medya hesaplarından, depremlerin ortaya çıkmasına dönük; zinanın yaygınlaşması ve zulmün artması gibi fiillerin gerekçe olarak sunulup, bunu Peygamberi tarife konu yapmanın yeri ve zamanı değildir. Bu gerekçeler; ilahiyatçı uzman akademisyenlerin süzgecinden geçirilerek anlaşılmalıdır. Böylesi acılı zamanlarda, bu gibi sunumlar hamasi durmakta ve bir takım kliklerin görüşlerine hizmete dönüşmektedir. Zaman, eleştiri değil, yara sarma merhem olma zamanıdır. Ülkemizin tüm fertleri şu anda acılara merhem olma gayretindedir. Hiç kimsenin bu gayretleri sabote etmeye hakkı yoktur.
Müslüman için hayatın tamamı, ilahi imtihan sorularıyla doludur. Bela, müsibet, sıkıntı, keder gibi insanı üzen her şey ilahi imtihanın birer parçasıdır. Sabrı gerektiren bu gibi imtihan konuları Allah c.c. tarafından yaratılmaktadır. Kainatın sahibi olan yüce Allah'ın tayin ve takdirine hiç bir beşer iteraz edemez. Her şeyde ve her şer gibi görünende ne gibi hayırlar murat edildiğini ancak Allah bilir. İlahi takdire,beşeri itirazın hakkıda yetkisi de yoktur. Kul, üzerine düşeni yapar ve soruçlar konusunda Allaha tevekkül eder. Sorgulamak kulun işi değildir, ancak hikmetleri üzerinde fikir yürütebilir. Depremin de, nedeni niçini ve nasılı sorgulanamaz. Ancak, depremin ortaya çıkardığı olumsuz soruçlarla ilgili beşerin kusurları varsa onlar sorgulanır. Yan yana olan iki binadan birisi yıkılmazken diğeri neden yıkılır, biri toz duman olurken diğeri sadece yana doğru yıkılır. Burada insan unsurunun hatası nedir ona bakılır, insanla ilgili sorumluluk alanı sorgulanır. İnsanların başına gelenler kendi elleriyle yaptıklarının sonucudur ilahi bilgisi, depremi değerlendirirken de dikkate alınması gereken ilahi bilgidir. Masum ve mazlum olarak depremin kurbanı olanlar cenneti hak ederler, böylesi sonuçta vebali olanlar da cehennemi davet etmiş olurlar.
Ülkemizin 10 ilinde yaşanan deprem, 81 vilayetindeki 86 milyon insanı etkilemiştir. Depremin yarasını sarma konusunda her düşüncedeki vatandaşımız tek vücut olmuştur. Yaralar sarılacak, insanlar birbirine deva ve şifa olacaktır. Sonuçlarıyla ilgili olarak sorumlular elbette bedelini ödeyecektir. Dünyada ödenmeyen bedeller, ahiretin ilk soruları arasında yer alacaktır. Böylesi bir süreçten çıkar elde etmek isteyenler ve bunun üzerinden menfaat hesabı oluşturanlar olacaksa Allah’ın laneti de onların üzerinde olacaktır. Göz yaşı üzerine mutluluk bina edilmeyeceğini herkes bilmelidir. Müslüman için böylesi bir durum zaten ilahi imtihan sorusu olarak bilindiği için, bu vesileyle her Müslüman kendini hesaba çekecektir. Depremin ardından ortaya çıkacak değerlendirmelere böyle bakmak gerekir. Müslüman bakışı böyle olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.