DEVLETİN GÜCÜ GARİBANA MI YETİYOR?
Belediyede görev yaptığım süre zarfında en çok karşılaştığım olaylardan birisi, el arabalarına el konulan garibanların günlük geçimlerini temin etmek için biriktirdikleri üç, beş kuruşları ile aldıkları sebze-meyve-balık gibi malzemeleri seyyar arabalarında satarken, zabıtaların arabalarına ve mallarına el koyup, bunları bir daha geri vermemeleri üzerine, araya giren eş, dost, siyasetçilerin bu malzemeleri geriye alabilmek için verdikleri mücadeleler olmuştur. Seyyar satıcıların, zevki sefalarından seyyar satıcılık yapmadıkları ortada. Adamcağızlar iş esterler, iş vermezsiniz, yer isterler, yer göstermezsiniz, alırlar ellerine seyyar arabalarını, sokaklarda sebze, meyve, balık v.s satmaya başlarlar, arabalarına el koyarsınız. Soruyorum size peki bu insanlar ne yapacak, çocuklarına nasıl bakacak, günlük geçimlerini nasıl temin edecek? Sizin gücünüz bu insanlara yetiyor ama Atakum"daki Mediva Hastanesi"nin kaçak bölümlerini yıkmaya yetmiyor ise, o zaman benim size adaletli yönetici demem mümkün değildir. Aylardır yazıyoruz, yayın yapıyoruz. Hastanenin büyük bir bölümünün kaçak olduğu ayan, beyan ortada ama yetkililerde ses soluk yok. Adamcağızlar o kadar sessizliğe bürünmüş ki, sormayın gitsin. Hani o doğruluk dürüstlük, şeffaflık abidesi olan insanlar nerede? Kimisi oranın sağlık kuruluşu olduğu için işlem yapmadığından bahsediyor, kimisi süre verildiğini eksiklerin on beş gün içerisinde yapılacağından bahsediyor, kimisi burada bir sürü insanın ekmek yediğinden dem vuruyor. Adamların aniden merhamet damarları açılmış da benim haberim yok.
Peki, sorarım bu yetkili arkadaşlarımıza, orada çalışan personelin büyük bir bölümü üniversite mezunu, doktor, hemşire v.s. Bu insanların iş bulmaları mı kolay, yoksa el arabası ile günlük ihtiyaçlarını temin etmek isteyen insanların iş bulması mı? İnsan bir şeyi söylerken biraz insaflı, biraz ilkeli, biraz da dürüst davranmalı. Adam gibi kalkıp deseler ki, bu hastanenin en büyük hissedarı Ak Parti İl Başkanı Adem Güney, ondan bir şey yapamıyoruz, işte o zaman onları alnından öpüp, yanlarında olurdum. Ama insanların gözüne baka, baka yalan konuşup, eveleyip, geveleyerek işi kapatmaya çalışmanın hiçbir anlamı yok. Benim bu işin sonuna kadar gideceğimi herkes bilsin, görevini yapmayan babam olsa yetkili mercilere şikâyet edeceğimden şüpheleri olmasın. Değil iktidar partisinin İl Başkanı, isterse milletvekili olsun, bu konuda yasalar neyi emrediyorsa yapmak zorunda kalacağını herkes bilsin. Gazetemizde çıkan daha önceki Kaçakmış manşeti ile ilgili tekzip yayınlamamız için noterden ihtarname gönderdiler. Biz de cevap verdik ve dedik ki: Hastanenin şu anki mevcut durumunun tamamının ruhsatlı olduğuna dair ilgili belediyeden resmi yazı getirsinler. Derhal biz tekzip yayınlayacağız. Sadece tekzip değil, özür dahi dileyeceğiz. Neden, çünkü insanlarda olmayan bir durumu varmış gibi göstermek çok yanlış bir şeydir, ama heyhat ses, soluk yok. Zaten Belediyenin böyle bir yazı vermesi mümkün değil. Binanın yarıya yakını kaçak. Daha önce Atakent Belediyesi mühürlemiş, ama bina faaliyette. Geçenlerde haber müdürümüz sağlık il müdürünü aramış, herhalde umreye gitmiş, yerine bakan arkadaşa konu ile ilgili son durumun ne olduğunu sormuş, ama adamcağızın ağzını bıçak açmıyormuş, en ufak bir açıklama yapamamış. Erkekse yapsın da soluğu bilmem hangi sağlık ocağında alsın, ama ben bu arkadaşlarımızın yerinde olsan yasalar neyi emrediyor ise korkmadan uygulardım. Zira iktidarlar gelip, geçicidir, ama yapılan uygulamalar kalıcıdır. Bugün o koltukta üç gün daha fazla kalabilmek için yanlış uygulamalar yapabilirsiniz ama yarın bunun hesabını kat, kat verirsiniz. Eyvah keşke yapmasaydın dersiniz ama iş işten geçmiş olur. Doğru olan er ya da geç tahakkuk eder. Yaptığınız kötülük sizinle kalır. Bakın, yirmi yıldır bu toplum 19 Mayıs Bulvarı"nı eski havaalanına bağlayacak olan yolun bulvar kısmına konan binanın mimarı olan eski Belediye başkanı Vehbi Gül bu toplumun vicdanında yargılanıyor. Zamanında o da dostlarını kıramayıp, oraya bina yapmalarına müsaade etmişti. Şimdi o dostları yanında dahi değiller, ama kendisi toplum ile baş, başa kalmış durumda. Yıllar yılı bu şehre hizmet etmiş bir Belediye Başkanının girdiği son seçimlerde aldığı oyları hepimiz az, çok biliyoruz. Yazık, günah değil mi? Ama derler ya eden bulur diye, işte öyle bir şey. Bunu anlatma nedenim, şu anda direksiyon başında olan idareci arkadaşlarımız geçmişe bakıp, yanlış yapan idarecilerin akıbetlerini iyi araştırsınlar da, ona göre yanlış yapsınlar. İnsanların hafızası bazı şeyleri unutsa da, tarih hiçbir şeyi ne unutur, ne de affeder. Benden söylemesi, tercih kendilerinin.İyi haftalar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.