DOSTLARA GÜVENMEK...
Dostluk; arkadaşlığı aşan bir birlikteliktir. Muhabbet ve hizmete dayanır. Dostluklarda menfaat ve çıkar hesabı yapılmaz.
Dost, önce karşısındakini hesaba katar. Nimette diğerini, külfette kendisini merkeze koyar.
Dostluklar kolay oluşmaz. Başlaması ve gelişmesi zaman alır ama sonuçları sarsılmaz bir güven meydana getirir.
Dost olarak kol kola girildiği andan itibaren yanlışlar ve özel hesaplar ortadan kalkar.
Hucurat suresinde belirtilen "Kardeşlik" tam da ifade etmeye çalıştığımız dostluktur.
Birbirinin eksiğini tamamlamak, yanlışları uyarmak, kötülükleri engellemek, kötülerden korumak, dünya ve ahiret için güzel gelecek inşaa etmek; dostların birbirine katkılarından ilk akla gelenlerdir.
Tüm bu değerlendirmelere rağmen dostluğu çıkar ve menfaat için kullanan hainler de vardır.
İşin başında dost olarak koluna girilen kişinin hâline bakmak gerekir. Kişinin namazı ve orucu onun adam olduğu anlamına gelmez.
Toplumumuzda kabul gören anlayışa göre, "namazında-niyazında" diye tarif edilen kişi için, güvenilen insan demek istenir.
Halbuki, esas olan; kişinin, söz, tutum ve davranışlarına bakılmasıdır. Dostluk; sözle değil öz'le ilgilidir.
Dostluğun inşaası için elbette ibadet akışına önem vermek gerekir ama isabetli sonuç için ibadetine önem verdiğimiz kimsenin tutum ve davranışlarını da gözden geçirmektir.
Zaman zaman dostlar arasında çok büyük kırılmaların olduğu görülür. Dostluğu için dün öğülen kimseyle çıkar ilişkileri bittiğinde bir gün sonra ihanete varacak değerlendirmelerin yapıldığı da müşahede edilir.
Bir kimse dost olarak ilân edildiğinde mutlak iki sonuçtan birisiyle karşılaşılır. Ya yanınızda ömür boyu sarsılmaz bir kale vardır ya da ömür boyu ders çıkarmanıza sebep olacak bir hain vardır.
Sonuçlara bakarak, kol kola girilen insanın niyeti anlaşılmış olur ama bunun için duygusal bedeller ödenmiş, maddi külfetler de meydana gelmiş olur.
Halbuki ! İslâmi değer yargılarından hareketle bir dostluk inşa edilmiş olsa, sonuçları hüsran olmayacaktır.
Gerçek dostlukların oluşmasında çıkar ve menfaatler belirleyici değildir. Dostluğun oluşmasında çıkar varsa, o dostluk değil menfaat ilişkisidir.
Kişiler arasında dostluklar oluşacağı gibi devletler arasında da dostluklar inşaa edilebilir.
Ancak; küfür ehli ile iman ehlinin dost olması fıtrata aykırıdır. Onlar ancak çıkar birlikteliği oluşturur.
Sonradan hayâl kırıklığına uğramamak ve ömür boyu kırgın olmamak için; dostlukların oluşmasında değer yargılarının davranışa dönüşüp/dönüşmediğine bakmak gerekir.
Dostlara güvenilir. Güvenilmeyen kimseler dost değildir. Güven testi de ancak çıkar ve menfaatlerin çakıştığı zaman anlaşılır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.