DÜN MEHMET YAZICIYA HEDİYE ...
DÜN MEHMET YAZICIYA HEDİYE GETİRDİM BENİ İÇERİYE ALMADI
Gazetecilik mesleğine başladığımda herkes karşımda olmasına karşın bizzat adını, soyadını yazmak suretiyle 32 yıllık gazeteci olduğunu, benim gibi cesur, benim gibi işini adam gibi yapan gazeteciye rastlamadığını, bu şehirdeki tüm gazetecileri cebimden çıkaracağımı yazan Mehmet Yazıcı, daha sonraki süreçte hapse düştüğümde ziyaretime gelmiş, ardından gazetemizde bir hayli köşe yazarlığı yapmış birisi olması hasebiyle münasebetlerimiz bir hayli eskiye dayanmaktadır. Gazetemizden ayrıldıktan sonra gerek köşe yazılarında, gerekse alacaklıların iş yerine gidip alacak tahsilatı yapmak istemeleri nedeniyle gölge adam köşesi olarak kaleme aldığı köşesinde ve gerekse bulunmadığım her mekanda beni gördüğü yerde benimle işi olacağını söylediği, hatta Ramazan ayında Necdet Uzun'un organize ettiği iftar yemeğine gitmeyeceğimi bildiğinden oralarda benimle ilgili bir hayli güzel!... şeyler söylediğini öğrenince beni düğününe davet etmemiş olsa da evine gidip bir hediye!... vermenin gereğine inadım. Ancak kendisinin ev adresini bulmak çok kolay olmadı, nedenine gelince sanırım kamu kurumlarına, piyasaya ve ayrıldığı eşleriyle bir hayli sorunları olduğundan adresini vermiyormuş.
Bunca hukukumuza rağmen ve beni çok iyi tanımasına rağmen her mecliste beni gördüğü yerde benimle işi olacağını söylediğini duyunca dedim ki şunun evini bulup, bir ziyaretine gideyim. Bir hayli uğraştan sonra evini buldum. Kendisinin bir hayli hayranı olduğundan çoğu kendisini arayıp bulamadığını biliyorum, arkadaşlara bir nebze olsun yardımcı olmak amacıyla bu saygıdeğer!.. arkadaşımızın adresini vermek istiyorum arkadaşımız şehrin en görkemli, sosyetenin ve iş dünyasının ikamet ettiği İstiklal caddesinde oturmayı tercih etmiş, bu da kendisinin ne kadar entel bir kişi olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Yaklaşık otuz yıldır bu şehirde ticaret, siyaset, bürokraside çeşitli makamlarda bulunmuş olmama rağmen İstiklal caddesi gibi şanzalize bir caddede oturamamanın ezikliğini yaşarken!... entellektüel kültürün şehrimizdeki en büyük temsilcisi olan sayın Yazıcı'nın bu bölgeyi tercih etmezi gerçekten çok ama çok manidar bir durum.
İstiklal caddesi deyince bir kaç bölümden oluştuğunu da unutmayalım, örneğin Subaşı ile Olgunlaşma Enstitüsü arasında kalan bölüm genellikle iş yerleri ile dolu olduğundan buralarda oturanlar entellektüel kültürdeki insanlardan ziyade kamu kurumlarında çalışmakta olan memur, işçi kesimi olup, sabah erken saatlerde iş yerlerine rahat gidebilmeleri için bu bölgeyi tercih etmişlerdir. Olgunlaşma enstitüsü ile uğur Mumcu arasında kalan bölgede ikamet edenlerin durumu çok farklı bu bölgede oturanlar ya büyük iş adamları veya bizim muhterem gibi Entellektüellerden oluşmakta, deyim yerindeyse bizimkisi çiftliğin tam göbeğinde oturmanın zevkini çıkardığı gibi, oturduğu adresi ne muhtara, ne de resmi makamlara bildirmemiş, hal böyle olunca Apartmanın girişindeki zillerde de adı yok.
Kendisine olan hasretimizden ötürü oturduğu evi bulmak zorunda olduğumuzu düşünüp, zatı muhteremi bizzat ziyarete gittim. Apartmanın kapısına varıp, zillerde adını aramaya başladığımda birde ne göreyim bizim Yazıcı dairesinden çıkmış apartman kapısına doğru geliyor, beni görünce öyle bir şaşkınlık geçirdi ki nerede ise bayılıp düşecekti. Kendisine kapıyı açmasını söyledim olmaz dedi, ısrarla kapıyı açmayacağını söyleyip, kapıyı açmadı. Bunun üzerine kendisini tekrar ziyarete gideceğimi söyleyip yanından ayrıldım. Yanından ayrıldığımı görünce arkamdan gelip, konuşmak istediğini söyleyince hayır olmaz deyip ayrıldım.
Henüz çiçeği burnunda evlenen bu arkadaşımıza gayet güzel bir hediye paketiyle gitmiş olmama rağmen beni reddetmiş olması onun gibi cesaretli, konuştuğunda yer, gök inleyen bir arkadaşa hiç yakışmadı. İnsan evine ziyarete giden misafiri içeriye almaz mı, bu nasıl misafirperverlik, nasıl Karadeniz delikanlılığı anlamış değilim. Olsun hiç önemli değil, dün kabul etmediyse bundan sonraki ziyaretlerde kabul eder, hiç önemli değil. Sadece Yazıcıyı değil onunla birlikte bazı arkadaşlarını da ziyaret edeceğim, örneğin Pelitköy konutlarında oturan arkadaşımızı, Alparslan bulvarında oturup, tesisatçısına evindeki muslukları tamir ettirip 50 lira gibi çok cüzi bir parayı dahi ödemeyen gazeteci arkadaşımızı da ziyaret etmeyi gündemime almış durumda olduğumu bilmelerinde yarar var. Önümüzdeki ziyaretlerde de buluşmak ümidiyle kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.