DÜNYA MALINA İLGİ

Peygamberimiz; insanın dünya malı ile ilgisini anlatırlarken, “İnsanın bir vadi altını olsa bir vadi daha olmasını ister, iki vadi altını olsa üçüncüsünü ister, onun gözünü ancak kara toprak doyurur” buyurmuştur.

İnsan ölünceye kadar dünya malının peşinde koşar, durur.  Ömrü bittiğinde çok mala sahip olsa da kendisiyle gidenler ancak başkası için samimiyetle harcadıkları olur.

Dünya malına karşı insanda ilgi ve meyil vardır. İnsanın fıtratında olan bu tamahkarlık imtihan olmanın da bir gereğidir. Dünya malına karşı dengeyi ahiret inancı ve Allaha olan iman sağlar.

Şöhret, şehvet ve servet gibi insan fıtratının arzularını kamçılayan ve hayatının akışını etkileyen unsurlar dünyevi kaygılar nedeniyle, zaman zaman çok olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Dünyevileşmiş insan tiplerinin belirgin özelliği olan bu unsurlar, imanın zayıf olması halinde insan hayatının akışını belirler.

 Sebe suresi 34.ayette Yüce Allah; “Biz, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek oranın şımarık zenginleri, ‘Biz, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz.’ demişlerdir.” buyurarak bu gerçeğe işaret etmektedir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz de, “Ümmet-i Muhammed’in en büyük fitnesi dünya malıdır” buyurmuştur.

Esasen, dünya malı insan için musibet değildir. Musibet olan dünya malına tamah etmek, onu elde etmek için haramlara bulaşmaktır. Yoksa hiç kuşkusuz insanoğlunun fıtratında dünya ve nimetlerine karşı bir ilgi vardır. Yarattığı kullarının fıtratındaki bu gerçeği Yüce Allah,  Ali-imran suresi 14.ayette şöyle bildirmektedir.

“Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır.”

Allah Resûlü’nün bu endişesi, bütün müminlere değil dünyaya aşırı tamah gösterip imtihanı kaybedenlere yöneliktir. Zira Allah’ın kulları için yarattığı dünya nimetleri ve rızıkları herkesten önce Allah’a iman etmiş kimselere lâyıktır. Yüce Rabbimiz, Kasas suresi 77. ayette şöyle buyurmaktadır. “Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) âhiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma.”

 Araf suresi 32.ayette de; “De ki: ‘Allah’ın, kulları için yarattığı ziyneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?’ De ki: ‘Bunlar, dünya hayatında müminler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür.” buyurmaktadır.

İnsanoğlu, dünya malına karşı ilgisinin olmasından değil, malı elde etmek için harami yöntemlere başvurmasından ve elde edilen malın harcanacağı yerleri seçmesinden dolayı sorumlu olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR