ELEŞTİRİ YAPARKEN OLAYLARI...
ELEŞTİRİ YAPARKEN OLAYLARI BAZ ALMAK GEREKİR
Köşe yazarları içerisinde, benden daha fazla eleştiren, benden daha fazla mahkemelik olan köşe yazarı olduğunu sanmıyorum. Yazdığım yazılarla ilgili hayli bilgiler verdiğimden teferruata girmek istemiyorum, sadece şunu bilmenizi istiyorum ödediğim tazminatların tamamını hakaret ettiğim için ödedim, yoksa yazıların doğruluğu veya hakikat dışı olması noktasında en ufak bir problem yok. Bu konuda herkes hem fikir, beni sevmeyen düşmanlarım dahi yazdıkları doğru ancak üslubu ağır diyorlar. Onların da kendilerine göre haklı gerekçeleri vardır, saygı duyarım, ancak benim de kendime göre bir duruşum, yazı şeklim olduğundan bu saatten sonra kendimi değiştirecek halim yok. Yazdığım köşe yazılarında en çok dikkat ettiğim konu olayları tartışıp, failleri ile ilgili yorum yapmaktır. Bu konuda en çok eleştirdiğim kişilerden birisi Büyükşehir Belediye Başkanı Y.Ziya Yılmaz, diğeri ise Ak Parti İl Başkanı Adem Güney"dir. Bu insanlarla ilgili bunca yazı yazmış olmama rağmen görevden alınmaları ile ilgili en ufak bir yorumda bulunmadım, bulunmam da benim işim o insanların görevden alınması veya alınmaması değil, yaptıkları işleri eleştirmektir. Bu konuda kim olursa olsun aynı şeyi yaparım, zira bu makamlara yapılan atamalar ya seçimle olur veya atamayla, her iki halde de eleştirilen kişileri görevden alma işi onların atamalarını yapan kişilerin olmalıdır.
Gelelim asıl konumuza dün bir köşe yazarı Cumartesi günü MHP"nin yaptığı Referanduma Hayır mitingi ile ilgili eleştiri yazmış. Doğrusunu ararsanız yazdığı eleştiride haklı olabilir, istenilen oranda o alana insan gelmemiş olabilir, ancak bu eleştiriyi yapan kişi eleştirdiği İl Başkanı"nın karşısında aynı siyasi partiyi destekleyen birisi olunca ortaya farklı bir durum çıkıyor. Nedir bu farklı durum derseniz önce şunu belirtmekte yarar var ki hayatımda hiç MHP"li olmadım bundan sonra olur muyum onu da bilemem, ancak geçmişte görev yaptığım Ak Parti"nin içerisinde sevmediğim, tasvip etmediğim bir çok insan olsa da liderini hala daha sevmekteyim ve düzgün bir insan olduğunu düşünüyorum. Bunu söyleme nedenim yazacaklarımla ilgili farklı düşüncesi olanlar olabilir onun için bazı şeylerin açıkça bilinmesinde yarar var. MHP"nin mevcut İl Başkanı Abdullah Karapıçak uzun yıllardır tanıdığım 24 saati düzgün bir insandır, gerek kendisinin, gerekse aile yaşantısının da çok düzgün olduğunu bildiğimden, kendisi ile ilgili yapılan eleştirilerde önce eleştiriyi yapan adama bakarım, samimi mi, değil mi, parti içerisinde taraf mı, değil mi, hayat felsefesi ve çizgisi Abdullah Karapıçak"dan düzgün mü, değil mi, ondan sonra yazdıklarına değer veririm. Bir adam inandığı dava ile yaşadıkları uzaktan yakından örtüşmüyor ise o adamın ne yazdıklarına, ne söylediklerine itibar etmem söz konusu olamaz. Bir adam hem ülkücü olacak hem de her akşam kafayı demleyecekse ondan değil ülkücü idealist bir dava adamı dahi olamaz. Tabi bu benim düşüncem, benim gibi düşünmeyenlere de saygılıyım, ancak seksen öncesi onca şehit vermiş bir davanın temsilcisi olmak için önce o davaya inanıp, onu yaşamak gerekir diye düşünüyorum. Bazıları kendilerini ideolog görebilir, dava adamı olduklarını sanabilirler, ancak dava adamı olmanın temel şartı o davanın gereklerini yerine getirmektir. Sizin destek vermediğiniz bir İl Başkanı"nı koltuğundan alaşağı edebilmek için sudan sebeplere sığınıp, gereği yapılmalı gibi saçma ifadelere sığınmanın çocukça bir iş olduğunu unutmamak gerek. Bu şehirde İktidar Partisinin İl Başkanı onca yanlış işler yapmış olmasına ve bunu ilgili yazar arkadaşın bilmesine rağmen hakkında tek kalem oynatmamış olmasını ilginç bulmaya gerek yok, zira arkadaşımızın takıldığı çevresi ile İktidar Partisi"nin İl Başkanı çok yakın olduklarından tamamen duygusal bir durumun söz konusu olduğunu da unutmamak gerek.
Aylardır çok önemli konularda yazılar yazıyoruz, örneğin Ondokuz Mayıs Üniversitesi"nde olup, biten bir takım konulardan tutun da, AK Parti İl Yöneticilerinin yaptıkları, çetelerle verdiğimiz mücadeleler gibi önemli konularda bu arkadaşımızın şu veya bu şekilde fikir beyan ettiğini göreniniz veya duyanınız varsa bana da söylesin de ben de bu günahsız arkadaşın günahını almayayım. Konuşmaya sıra geldiğinde mangalda kül bırakmayan bu arkadaşımızın hayatta yaptığı tek doğru işi varsa bende bileyim. Şayet bu işler konuşmakla hallolsaydı merhum Osman Bölükbaşı bu ülkede Başbakan olmalıydı. Bir insan önce kendisinin ne olduğuna, neye inandığına karar vermeli, ondan sonra da neye inanıyorsa onun gereklerini yerine getirmeli. Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkmak eskiden olabilirdi ama globalleşen dünyada herkes her şeyi çok iyi bildiğinden yemiyor. Bırakın yemeyi artık gargara dahi yapmıyor. Sözlerime son verirken Yüce Mevla"dan inandıklarımızı yaşamayan kullardan olmak temennisi ile hoşça kalınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.