ERDEM VE GÜNDEM
Erdem ve erdemli olmak, insanlara has bir özelliktir. Hep bu kelimeyi kullanırız iyi insanlar için. Anlamını tam bilmez isek de. " O erdemli insandır" dediğimizde muhatabımız ne dediğimizi fark ediyordur. Diğer bir ifade ile, "Erdem" kelimesinin TDK' ndaki tanimlamasını bilmezse bile mesajı anlıyordur. Önemli olan mesajı anlamak değil midir? Biz burada bu kelimenin kısaca anlamını ifade edelim: Erdem veya fazilet, ahlaki olarak doğru olan şeyi yapıp yanlış olanı yapmamaktır. Erdem kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. "İnsanın ve yaşamın anlamı nedir?" sorusuna verilen felsefi cevap başlangıçta "erdemli olmak" olarak belirtilmiştir.
Başta ilahi mesajlar ile beraber ilahiyatçılar, felsefeciler, sosyologlar, pedagoglar, filozoflar, cemaatler ve tarikatların nihai hedefleri erdemli insan yetiştirmektir. Nitekim İbrahim Suresi'nin 33. Ayet-i Kerime'sinde; - Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verdi, buyurulmaktadır. Bu derece ni'metlerle donatılan insanoğlunun sorumluluğu gereği erdemli olmak zorundadır. Erdemli insan olmanın kuralları evrenseldir. Bu kuralların temelinde "Allah Teâlâ'nın korkusu vardır. “Ey müslümanlar, Allah’tan nasıl korkmak lâzımsa
öylece korkunuz...” (Kur’an, Âl-i İmrân, 102) Nitekim Mehmet Akif de bir şiirininde bu manada der ki; Ne irfandır veren ahlâka yükseklik ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır. Erdemli olmanın en önemli göstergesi hiç bir etki altında kalmadan, şunun bunun gazına gelmeden, olayların tahlilini yapıp sonucunun nereye varacağını kestirmektir. İnsanlığın ifsatı için dip dalganın nereden geldiğini akletmemek ve ne pahasına olursa olsun öncelikle etrafını uyarmaktır. Allah Teâlâ 'nın korkusunun önüne başka korkular koymamaktır.
7/24 uyanık olmak, uyuyan ümmeti uyandırmak ve uyarmaktır. Gündemi sapote etmek için önümüze konulan aldatmacalara kanmamaktır. Neticeye ulaşıncaya dek ümmetin en önemli gündem maddelerini yine milletin listesinin başında tutmasını başarmaktır. Başlığımızda "gündem" kelimesini koymuştuk. Gündem nedir? Gündem; toplantılarda görüşülecek konuların bütünü, "ruzname". Yaşanan günlük olaylar olarak tanımlanabilir.
Her insanın kendine uygun bir gündemi vardır. Kişisel bazda gündem; aslında "en önemli dertlerimiz" ve bu dertlerimizi masaya yatırıp tartışmak ve çözüm yolları üretmektir denilebilir. Özelde gündem ne ise genelde de o olmalıdır. Yani ülkemizin en önemli dertlerini başlık yapmaktır. Ülkemiz ve komşularımızın acil sorunlarını masaya yatırmak, çözüm buluncaya kadar o masadan kalkmamaktır. Gerçek sorunları öyle veya böyle insanların kafasından uzaklaştırmaya çalışanlara fırsat vermemeliyiz. Hesabını ardına kadar sorumlulardan sormalıyız.
Peki biz ise önemli sorunları çözümleme yerine gereksiz konuları piyasaya servis edip esas sorunları rafa kaldırıyoruz. Böyle yapmak demek gerçek sorunları savsaklamak çözüme odaklanmamak, milleti oyalayıp zaman kazanmak ve başka amaçlara hizmet etmek demektir. Bu durum aslında bir milletin çürümüşlüğünü ifade eder. Vücut kanser olmuş, her organa yayılma ve vücudu teslim alma riski varken, hastayı cildiyeciye, götürmek, makyajıyla uğraşmak gibi bir şey oluyor.
Bu çürümüşlüğün içinde hepimiz varız. İktidarıyla muhalefetiyle bu oyunun içinde yer alınmaktadır. Bu arada erdemli insanlarımız, politikacılarımız, siyasetçilerimiz, gazetecilerimiz elbette vardır. Yalnız sesleri çok gür çıkmadığından gündemi belirlemede fazla etkin olamıyorlar. Daha doğrusu güç kimdeyse mahkemede onlar haklı olduğu gibi gündemi de onlar belirliyor. Benim burada eleştirdiğim ve tasvip etmediğim konu ise muhalefetin de aynı cendere içinde yer almasıdır. Muhalefet iktidara karşı gündem belirleyemiyorsa iktidara alternatif değildir demektir. Sosyal medyaya ve ana habere bir bakın. Gündemi kim belirliyorsa güçlü o demektir.Yıllardan beri gündemi hep iktidar belirliyor. Öyle ise güçlü olan mevcut iktidardır. Millet gündemi belirleyenlerin peşine daha çok gittiğini ana muhalefet partisi bir asırdan beri anlamamıştır.
Daha seçime üç buçuk yıl olmasına rağmen ana muhalefet partisi aday kimi göstereceği tartışmasının ötesine geçememesi, milletin sorunlarını arka tarafa atmasını şaşkınlıkla karşılıyorum. Bu durum milletin ekserisinin sahipsiz kalması anlamına da geliyor. O zaman millette umut kalmıyor. Umudun olmadığı yerde mutluluktan, heyecandan ve hayalden bahsetmek mümkün değildir.
Bu tespit muhalefet ve iktidar ayrı bulvarda görünse de aynı menzilde doğru mu yol alıyorlar? sorusunu akla getiriyor. Küresel güçlerin hegemonyası her geçen gün üzerinizdeki etkisi artıyor.Yıllar önce yeni doğan çocuğun küresel güçlere 1200 dolar borçla doğar deniliyordu.Bu rakam 6.500 dolarlara yükselmiştir. "Borç alan emir alır" sözünü unutmayalım. Erdemli insan yetiştirmektir hedef. Erdemli insanlar da gündemi belirler.
Selâmette kalınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.