Gaziantep, Türkiye ortalamasını yansıtan bir vilayettir. Sorunsuz, terörsüz bir il olarak bilinir. Terörle ismi neredeyse duyulmamıştır. Güvenli büyük şehirlerimizden birisidir. 

Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Adana, Osmaniye, Hatay ve Mersin gibi illerimiz; nüfus yapısı birbirine benzeyen, farklı inanç yapılarının ve etnik kimliklerin bir arada huzurla yaşadığı vilayetlerimizdendir. Bu vilayetlerimizde öne çıkan güzellik, sükunettir.  

Bu güzel vilayetlerimizden birisi olan Gaziantep'te menfur bir olay yaşandı dün akşam. Resmi rakamlara göre ellinin üzerinde vatandaşımızın ölümüne neden olan bir terör faliyeti gerçekleştirildi. Bir çoğu onsekiz yaşın altında olan evlatlarımızın hayatına son verildi. Bölgesel sevinç günü olan bir düğün merasimi, ülkesel bir hüzün gününe dönüştürüldü hainler tarafından. 

Terörün dini, dili, milliyeti ve sınırı olmaz. Bunu en iyi ülkemiz tecrübe etmiştir. Teröre karşı en dirençli duruşu da yine milletimiz göstermektedir. Vatan sevgisinin imanın gereği olduğunu bilen milletimiz, vatan müdafâsı için canını ortaya koymaktan kaçmamaktadır. Kutsal saydığı vatanı için yine kutsal kabul ettiği canını ortaya koymaktadır. Onun için de, milletimiz tarih boyunca, kendi vatanında  hep hür yaşamıştır. 

Ülkemiz üzerinde dünya egemenlerinin büyük emelleri vardır. Bunu bugün çocuklar da dahil bilmeyen yoktur. Ya ülkemizi kendi istedikleri şekilde dışarıdan idare etmek, ya da istilâ ederek içeriden yönetmek amacındadırlar  uzun zamanlardan beri. 

Dışarıdan idare etme gayretleri başarıya ulaşmamış, bu yöntemle istenilen hedef tutturulamamıştır. Hedefi tutturmak için her on yılda bir darbe yapılmasını sağlamışlarsa da yine istedikleri olmamıştır. 

Dünya egemenlerinin,  Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesiyle ilgili projelerinin hayata geçebilmesi için ülkemize ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyacı, ülkemizi dışarıdan idare ederek karşılayamayacaklarını anlayan hain ve zalim güçler, ülkemizin idaresine el koymak istemektedirler. 15 Temmuz İşgal Girişimi bunun için yapılmıştır. 

Başta Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız olmak üzere, devleti idare edenlerin dik duruşu, hassas kurumların işgale kurumsal olarak karşı oluşları ve milletimizin canı pahasına tepkilerini ortaya koyması '15 Temmuz İşgal Girişimi'ne engel oldu. 

Gelişmiş, kendi ayakları üzerine duran ve yanlışları egemenlere hatırlatan bir Türkiye ile Ortadoğu haritası yeniden çizilemezdi. Bunun için, bir gecede işgal edemedikleri ülkemizin sesini kesmek, belini kırmak, nefes almasını zorlaştırmak gerekiyordu. Gaziantep terör olayı bu planın bir parçasıdır. 

PKK, PDY(Feto), IŞİD, PYD hepsi aynı üst akıl tarafından idare edilen, renkleri farklı, hedefleri bir olan taşeron örgütlerdir. 15 Temmuz, bu gerçeğin herkes tarafından anlaşılmasını sağladı ve büyük ölçüde de, bu örgütlerin ortaklıkları deşifre oldu. 

Bugün itibariyle 14 Temmuz'dan daha iyi yerdedir ülkemiz. Cumhurbaşkanımızın etrafında bloklaşmış %50 nin üzerindeki kitle birbirine daha kenetlenmiş, konu vatan olunca, diğer blokla birlikte milli bir duruş oluşmuştur. 

Siyasi düşünceler bir tarafa bırakılarak, 7 Ağustos buluşmasıyla, dünyaya etkileyici birlik mesajı verilmiştir. Gaziantep terör olayı, 7 Ağustos birlikteliğine karşı bir girişimdir. Seçilen bölge, seçilen ortam ve seçilen kitle tamamen provakatif bir planlamadır. 

Hainler ve zalimler bilmeliler ki, bu millet etnik yapı ile değil, çatı anlayışıyla bir ardadır.  Çatı; bir çok etnik yapının ve bir çok farklı görüşün ortak değeri olan "Din"dir. İnanç birliği, vatanın savunmasında en etkili güçtür. Bu güç bu milletin kanında, canında ve zihninde hiçbir zaman yok olmayacaktır. 

Millet olarak, '15 Temmuz İşgal Girişimi'ne nasıl karşı koymuşsak, 30 yıldır teröre birlikte nasıl direnmişsek, bin yıldır bir arada nasıl yaşamışsak, bundan böyle de vatanımız ve geleceğimiz için inancımız gereği bir arada,tek yumruk olacağız.  

Gaziantep'te gerçekleştirilen terör olayını böyle okumak lâzım. Söz konusu mel'un olay, büyük bir planın küçük bir kıvılcımıdır. Çanakkale'de olduğu gibi, yedi düvel'le karşı karşıyayız.