Toplumda sıkça duyduğumuz, bazen de farkında olmadan kullandığımız bir cümle vardır.

"Hakkını helal et."

Çoğumuz, bir hata yaptığımızda, birine acı verdiğimizde, vicdanımızı rahatlatmak için bu sözü söyleriz.

Ancak unutmamalıyız ki, hakkını helal etmek sadece birkaç kelimeyle, bir söylemle gerçekleşmez.

Gerçek helalleşme, içten bir özür, yapılan hataların kabulü ve telafi edilmesiyle olur.

Yani, önce dökeceksiniz, kıracaksınız, ağlatacaksınız, inleteceksiniz, sonra "hakkını helal et" diyeceksiniz…

Durun bakalım, öyle helalleşmek bu kadar kolay mı?

Gerçek helalleşme, yalnızca sözlerle değil, eylemlerle ve samimiyetle yapılır.

Kişinin vicdanı, yalnızca kelimelerle rahatlatılamaz.

Birine acı çektirmek, onun huzurunu bozmak, gözyaşlarını dökmesine neden olmak, ardından “hakkını helal et” demek, yapılan hataları silmez.

Çünkü hayatta her şeyin bir karşılığı vardır.

“Çektirdiğin kadar çekersin, ağlattığın kadar ağlarsın, inlettiğin kadar inlersin.”

İnsan, başkasına verdiği acıların, sıkıntıların, üzüntülerin karşılığını mutlaka bir şekilde alır.

Atalarımızın dediği gibi, "Kurt kışı geçirirmiş ama yediği ayazı unutmazmış."

Yani, birine acı çektirseniz, o acı bir gün size geri döner.

Bir insanın kalbini kırdığınızda, bir insanın uykusuz kalmasına, huzursuz olmasına sebep olduğunuzda, bunun bedelini ödeyeceğinizi unutmayın.

İnsanların kalbine verdiğiniz zararlar, hiçbir şekilde yok olmaz.

Bunu anlamak için sadece vicdanımıza kulak vermek yeterlidir.

Yaptığınız her şeyin bir sonucu vardır, hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağı bir dünyada yaşıyoruz.

Kimse, yaptığı kötülüklerin, acıların, kırgınlıkların, insanların ahlarının ve dualarının karşılıksız kalacağını düşünmesin.

Zira her eylemin bir karşılığı vardır, her acının bir dönüşü olur.

İlahi adaletin tecelli etmeyeceği hiçbir şey yoktur.

Allah’ın adaleti, er ya da geç, mutlaka yerini bulur.

Kimse yaptığı kötülüğün yanına kar kalacağını düşünmesin.

Yaşadığınız sürece, verdiğiniz acıların karşılığını bir şekilde alırsınız.

“Ne ektiysen, onu biçersin” anlayışı hayatın temel yasalarındandır.

İnsan, birine verdiği acıları, bir gün kendisi de hisseder.

Gerçek helalleşme, sadece kelimelerle değil, o kişiyle yaptığınız her şeyin hesabını vererek olur.

Yalnızca "hakkını helal et" demekle vicdanımızı rahatlatamayız.

Önce hatalarımızı kabul etmeli, sonra o hataları telafi etmeli, insanın ruhuna verdiğimiz zararları onarmalıyız.

Sonuç olarak, kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz.

Hayatta her şeyin bir karşılığı vardır ve hiç kimse yaptığı kötülüklerin bedelini ödemekten kaçamaz.

Gerçek helalleşme, içtenlikle yapılacak bir özürle, hataların telafi edilmesiyle mümkündür.

Vicdan, sadece kelimelerle değil, eylemlerle rahatlar.

Unutmayın, her şeyin bir karşılığı vardır, ne ekerseniz, onu biçersiniz.