HUDEYBİYE ZİYARETİNDEN....
İslam tarihinin en önemli karelerinden birisi Hudeybiye sözleşmesidir. İslam toplumunun devletleşme süreci Hudeybiye sözleşmesiyle başlamıştır.
İlk bakışta müslümanların aleyhine gibi görünen Hudeybiye sözleşmesi, sonuçları itibariyle müslümanların lehine olmuştur. Bu sözleşme ile Müslümanlar geniş kitlelere sesini duyaracak fırsatları yakalamışlardır.
Hudeybiye sözleşmesiyle, siyasi bir nüfus haline gelen Müslümanlar, bu sözleşmeden sonra diplomatik bir statü de kazanmışlardır.
Hac ve umre ibadeti için Mekke'de bulunan vatandaşlarımıza fırsatlar ölçüsünde Hudeybiye ziyareti yaptırılır.
Biz de her defasında birlikte olduğumuz hacı ve umreci kafilemizle Hudeybiye'yi ziyaret eder, hatta buradan ihrama girerek, birlikte umre yaparız. Bu vesile ile bir grup umreci arkadaşımızla cumartesi günü Hudeybiye'yi ziyaret ettik ve buradan İhrama girerek bir de umre yaptık.
Hudeybiye, Mekke çevresinde İhrama girilen beş mikat sınırından birisidir. En faziletli umrenin de buradan ihrama girilerek yapılan umre olduğu ifade edilir. Umre yapmak üzere, ihrama girmek için gidilen Hudeybiye'de, bu yerin önemi de umrecilerle paylaşılır.
Hudeybiye'nin İslâm tarihindeki önemi, süreci ve sonuçları umrecilere anlatılır. Çoğu kere, bir çok umrecinin Hudeybiye sözleşmesi esnasında ve sürecinde yaşanan olayları dinlerken duygulanıp, göz yaşı döktükleri görülür.
Kur'ana da konu olmuş Hudeybiye süreci miladi 628 yılında gerçekleşmiştir. Peygamberimiz 1400 kişilik sahabe kafilesi ile umre yapmak ve Kâbe'yi ziyaret etmek üzere Medine'den (hicri 6 senesinde) yola çıkmıştır.
Bu kararı, gördüğü bir rüya üzerine almış, söz konusu rüya'dan Fetih suresinde bahsedilmiştir. Kurban edilmek üzere 70 deve ve korunmak amaçlı küçük savaş silahlarını da yanlarında bulunduran Peygamberimiz, Mekke'nin 30 km yakınında bulunan Hudeybiye'de çadırını kurarak, olaydan haberdar edilmek üzere Hz.Osman'ı Mekke'ye müşriklerin yanına göndermiştir.
Müşrikler, Peygamberimizin ziyaret talebini kabul etmeyerek, elçi olarak gelen Hz. Osman'ı da tutuklamışlardır.
Bu bilginin Hudeybiye'ye ulaşması üzerine Peygamberimizin yanında bulunan Sahabeler, kanlarının son damlasına kadar müşriklere karşı mücadele edip, savaşacakları konusunda biad etmişlerdir. İslâm tarihinde bu yeminleşmeye "Rıdvan Biat'ı" denmiştir.
Müslümanların mücadele için yeminleştiğini duyan müşrikler, Hz.Osman'ı serbest bırakmış, Süheyl isimli bir müşrik'i de, kendilerinin elçisi olarak anlaşma yapmak üzere Peygamberimizin yanına göndermişlerdir.
Süheyl ile Peygamberimiz arasında yapılan ve adına "Hudeybiye Sözleşmesi" denilen anlaşmanın üç ana maddesi vardır. Umre yapılmadan geriye dönülecek ve bir yıl sonra üç gün umre yapmak için Müslümanların Mekkeye girmesine izin verilecektir. On yıl süreyle Müslümanlar arasında savaş olmayacak ve bu sözleşme hükümleri on yıl sürecektir. Bu süre içinde müslüman olan müşrikler geriye iade edilecek, tarafların yanında olan kabilelere savaş açmak sözleşmeyi bozma nedeni sayılacaktır.
Tüm maddeleri Müslümanlarının aleyhine gibi görünen bu sözleşme sonuçları Müslümanlarının lehine sonuçlanmış, Mekke'nin Fethi süreci bu sözleşme ile başlamıştır. 18 yılda 1400 olan Müslüman sayısı, sözleşmeden sonra hızla artmış, iki yıl içinde bu sayı oniki bine ulaşmıştır.
Sözleşme gereği ihramdan çıkarak umre yapmayan Müslümanlar, niyet edip yapmadıkları bu umreyi bir yıl sonra kaza etmişlerdir.
Ana hatlarını paylaştığımız ve ayrıntılarında göz yaşlarını tutamayacağımız sahnelerin bulunduğu Hudeybiye süreci İslam tarihinde bir milat olmuştur.
Bu nedenle; umreciler Hudeybiye'yi ziyaret ederek, buradan ihrama girip umre yaparlar. Hudeybiye ruhunu canlı tutmak için biz de böyle yaptık. Bir çok ayrıntısıyla birlikte Hudeybiye'yi umrecilerimizle paylaşarak duygulu anlar yaşadık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.