İMKAN DEĞİL İMAN ESASTIR

İslam’a göre ahiret hayatı önemlidir ama bu anlayış dünyayı dışlamak anlamına gelmemektedir. “Dünya; ahiretin tarlasıdır” buyuran Peygamberimiz; bu beyanıyla ahiretin dünyada şekilleneceğini anlatmaktadır.

İmkan ve iman; insan hayatının şekillenmesinde önemli unsurlardır. İman; gönül ve duygu konusu, İmkan ise; fiziki ve maddi bir değerdir. Her ikisi de önemlidir. Ancak; imkanın imanı şekillendirmesi kabul edilemez bir olay, imanın imkanı düzenlemesi ise esastır.

İmkanlar, imanın kuvvetlenmesine ve imani değerlerin hizmetine vakfediliyorsa anlamlı ve önemli, değerli ve güzeldir. İmani güzelliklere engel olabilecek, insanı Rabbından uzaklaştıracak ve ibadet etmenin önünde engel teşkil edecek hiçbir imkan; İslama göre kabul edilemez.

Harun’ları Karun yapan; imkanların imanı engellemesidir. Karun’ları Harun’lara dönüştüren ise, imanın imkanları şekillendirmesi, imkanların imani konulara hizmet etmesidir. İmani değerlere hizmet etmeyen imkanların hiçbir anlamı yoktur.

Varlıkta Allaha ulaşmak, yoklukta Allaha yakınlaşmaktan daha zordur. Varlık; gaflete sürükleyebilir ama yokluk zindelik sağlamakta, sürekli Yaratanın gücünü hatırlatmaktadır. Yoksulların ve zorda kalanların ağzında genellikle Allahın ve Resulünün adı duyulur. Belki çok az sayıda istisnai bazı tiplerde sin-kaflı ifadeler görülür.

İmanlı gönüller, huzurlu bir yaşamın adresidir. İmanı merkeze koymayan imkan sahipleri; sürekli arayış içindedir. İmkanın, yani varlıkların ilahlaştığı bir gönülde; fıtratla savaş başlamıştır. Fıtrata uygun olmayan adımlar; kişinin vicdanıyla hesaplaşmasına neden olacaktır.
Yüce Allah Karun’u Kur’ana konu etmiş, Karun üzerinden insanlara yol haritası belirtmiştir. Atalarımız da, buradan yola çıkarak; “Karun kadar malın olsa ne fayda” diye, imkanlara karşı meydan okumuştur.

Veysel Karani’nin, günümüzde bile Müslümanların üzerinde kişisel etkisi varsa, bu onun imanının gücü nedeniyledir. Kendisine mecnun denen Yemen/Karani Köyünde çobanlık yapan Üveys’in, Veysel Karani oluşu; sahip olduğu Allah ve Peygamber sevgisindendir. 
Veysel Karani’nin  koyunlarının peşinde kazandığı beş kuruşun dördünü olmayanlarla paylaşması varlığından değil imanından dolayıdır. Karun’un tırlar dolusu imkanlarından kimseye bir şey koklatmaması da imkanlarını ilah edinmesindendir.

Zekat konusu anlatılırken örnek olarak ismi ve davranışları anlatılan Salebe; hem imanın hem de imkanın örnekliğini gösteren bir semboldür. Peygamberimizin Salebeye; “Şükrü eda edilen az mal şükredilmeyen çok maldan daha hayırlıdır” diye nasihatta bulunduğu zaman Salebe imanıyla örnek olan bir sahabe iken, Peygamberimizin gönderdiği zekat memurlarına, sahip olduğunu söyleyerek malların zekatını vermeyen Salebe imkanını ilah edinen bir örnek olmuştur. 

İmkanlarını, imanın gölgesinde ve hizmetinde tasarruf edenler için imkan güzel ve faydalıdır. Bunun adı infak ve tasadduktur. İlaha kulluğun imkanla gösterilmiş şekli infaktır. Sahip olduklarının peşinde koşan ve Hümeze suresinde belirtildiği gibi, varlığın kendisini kurtaracağına inanarak, onları biriktirip ilahlaştıranlar için ise o varlıklar yüktür.

Ahiretin kazanıldığı yer dünyadır. Dünyada imanına hizmet eden mümin ahiretini kazanmıştır. İlahını unutup, varlığın beşinde koşanlar ise ahiretini kaybetmiştir. Mal; son ümmetin fitnesidir. Peygamberimiz ilaha hizmet etmeyen malı fitne olarak tarif etmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR