İNFAK EDERKEN DİKKATLİ OLMAK

Ahlak; insanların düşüncelerinin hayata ve davranışa yansıyan biçimine denir. İnfak; var olanı paylaşmak demektir. İnfakı sadece maddi olarak değerlendirmek de yanlıştır. İmkanları olmayanın da paylaşacak şeyi vardır. Peygamberimiz; “..yarım hurma ile bile olsa sadaka veriniz, o da yoksa tebessüm ediniz, tebessüm etmek de sadakadır..” buyurmuştur. Sahip olunan şeyden mutlaka vermek gerekir. Esas olan, insanların birbirlerinden istifade etmeleridir. Bazılarının imkana, bazılarının merhamete, bazılarının şefkate, bazılarının da adalete ihtiyacı vardır. 

Bunların paylaşılması infaktır. İnfakın da bir ahlakı vardır. İnfakı yapmak ayrı şeydir, usulüne riayet etmek daha başka bir şeydir. İnfakta bulunmamak çok büyük bir eksikliktir ama yapılan infakın usulünde hata yapmak ve infak ahlakını bilememekten kaynaklanan sonuçlar daha da vahim kusurlar doğurur. 

İnfak ahlakı; infakı yaparken ihlas ve samimiyet içerisinde olmaktır. Paylaşırken şımarmamaktır. Paylaştığın kimseyi ezmemektir. Verdiğinin senin değil, verdiğin kimsenin hakkı olduğunu bilmektir. İnfakta haddini bilmek gerekir. İnfak; büyüklenmek için değil, imkanın sahibini tanımak için vaaz edilmiştir. Sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi infakta temel kuraldır. Gizli sadaka verenlerin Peygamberimizin sancağı altında haşr olacağı müjdelenmiştir.  İnfak,  kimsesizlerin nefesi ve sesidir. Allah’ın insanlar için yaptığı taksimata itibar edip, sorumluluğun paylaşılmasıdır.

Her zaman mutlaka paylaşacak bir hurmamız, içireceğimiz bir suyumuz, yedireceğimiz bir ekmeğimiz, giydireceğimiz bir gömleğimiz, söyleyeceğimiz güzel bir cümlemiz, okşayacağımız bir elimiz, güleceğimiz bir gözümüz, tebessüm edeceğimiz bir dudağımız vardır. Bunlar yapılırken; infak ahlakının sınırları zorlanmamalıdır. İnsanların onurları incitilmemelidir. Müslümanların gururları kırılmamalıdır. Göz yaparken kaş çıkartılmamalıdır. İnfak yaparken; infak ahlakını dikkate almak ve bu güzel amelin faziletini buharlaştırmamak gerekir. 

İnfak sadece ramazan ayına mahsus bir ameliye değildir. Varlığı paylaşmanın sınırı, zamanı ve mekanı yoktur. Usulüne riayetle yapılan her paylaşım infaktır. Suriye, Irak ve Uzak Doğudan ülkemizde bulunan Müslüman kardeşlerimiz ve bunlarla birlikte gelen diğer inanç grubundaki soydaş, dindaş, vatandaş ve insan olarak kardeşlerimizin bir çok ihtiyaçları olduğu bilinmektedir. Bu insanlara yardım etmek bir sorumluluk, hatta bir zorunluluktur. Yardımlaşmada esas olan kurallara riayet edilmesi de ayrıca bir duyarlılıktır. Herkes aynı karakteristik yapıda olmadığı için, ihtiyaçlarını karşılayacak yardımı isterken mahcup olmaktadır. Müslüman duyarlılığı; istemeye gerek kalmadan, ihtiyaç sahibine ulaşmayı gerekli kılmaktadır. İhtiyacı karşılarken de, ihtiyaç sahibinin kendisi için bir nimet olduğunun farkında olmak lazım gelir.

Zaman zaman ihtiyaç sahiplerinin taleplerine karşı; çok kaba, yakışıksız ve lüzumsuz tavırların sergilendiği görülmektedir. İsteyen bir kimseye; “Allah versin demek” doğru bir söylem değildir. Allaha iş öğretmeye ve kişiye adres göstermeye kimsenin hakkı ve yetkisi yoktur. Bazen de verilen yardımlarla ilgili olarak, üst perdeden gereksiz ve yakışıksız, kaba ve maksadı aşan tavsiyelerin yapıldığı görülmektedir. Nezaket sahibi olması gereken Müslümana bu tür yaklaşımlar yakışmayacaktır. Allahın nimetini, Allaha kuluna infak ederken, nimetin sahibinin Allah olduğu unutulmamalıdır. İnfakta en önemli husus budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR