İNSANI TANIMAK...
Yüce Allah Kur'anda insanı tanıtmıştır. İnsanın; nankör, aceleci, sabırsız, şükürsüz olduğunu ama imani ve Kur'ani değerlerle tanışan ve yaşayan insanda; bu insani zaafların törpülendiği de Kur'anda belirtilmektedir. Kur'anın, insanla ilgili bu ve benzer örnekleri; beşeri, sosyal, idari, siyasi ve ticari hayatta görülmektedir. İlahi mesajı sindirememiş Müslümanlarda da çokça sorunlu insanların olduğu bir vakıadır. İnsan, diğer insanı; ya vezir yapmakta ya da rezil etmektedir. İnsansız hayat olmayacağına göre; her insan diğer insanın etkisinde olacak ve kalacaktır.
Bazı insanlar "Değer"sel katkı sağlar, bazıları da "Bedel" ödetir. Bazılarının saniyesi ve kelimesi "Ufuk" açar, bazılarının saati ve sayfası bile "İşe" yaramaz. Bazılarını dinlerken huzur bulursunuz, bazılarını da susacak diye dinlersiniz. Dost seçmek önemlidir, önemli olduğu kadar da zordur. Zoru başarıp, dostla olmak; dertlere de deva bulmaktır. Dinlediğinizde huzur bulduğunuz dostunuzdur, susması için dinlediğiniz de hesabı için yanınızda bulunanınızdır. Bunları doğru tanıyan insan da huzur bulur.
İnsanlık tarihi boyunca; insanları tarif eden ve tecrübelerin ürünü bir çok tarif yapılmış, örnekler verilmiştir. İnsanın; yanında ve yakınında olan her insanda, tanımadığı bir insan ortaya çıkmaktadır. Yüz yüze, diz dize olan insanla, diğer insan arasında zaman içinde çok farklı ilişkiler ortaya çıkmaktadır. Çıkar ve menfaatin belirlediği ilişkiler de ise; insanlar arasında günlük değişmeler görülmektedir. Her insan değerlidir. Bu değer; insan olarak yaratılmış olmalarındandır. Bu nedenle de; her insan tanınmaya değerdir ama her tanışılan insanla ilişki ve iletişim devam ettirilemez.
Sonradan mağduriyetler ve pişmanlıklar oluşmaması için; gönül dünyasına ve sosyal yaşama zarar verecek insanlardan uzak durulmalıdır. Bunun için de insanın ve insanların iyi tanınması gerekmektedir. Her insanın gerçek yüzünün tanınması; bir çok kör düğümün çözülmesi anlamına gelmektedir. Kör düğüm çözmenin zorluğu, insanın gerçek yüzünü tanımaktan daha kolay bir işlem ve süreçtir. Ya bir sohbetlik ve bir çay içimlik tanışma olacak ve böyle güzel kalacak, ya da kör düğüm çözümü gibi gerçek yüzler tanınana kadar uğraş verilecek. Ancak, insanın gerçek yüzü tanındığında çoğu kere ortaya çirkinlik çıkacaktır. Bu da; hayâl kırıklığı ve insanlara karşı genel bir güvensizlik oluşacaktır.
İnsan; güzel olan dünyayı ve dünya yaşamını fesatla ve hasetle, çıkarla ve menfaatle bozan ya da imanla ve Kuranla düzenleyen ve düzelten tek varlıktır. Dünyanın ve kainatın tüm varlıkları insana hizmet etmektedir. Bu durum da insan; ya şükretmekte ve dünyayı imar etmekte ya da şımarmakta ve dünyanın huzurunu bozmaktadır. İnsanların zaafları; birbirlerine güvensizliğin de kaynağıdır. Karektersiz ve şeref fakiri insanlar; güven değerini de ortadan kaldırmaktadır. Güvensizbir toplumda, huzurlu bir cemiyet hayatı yaşamak neredeyse mümkün değildir. İnsanları tanımak ve gerçek yüzlerini görmek için onları testten geçirmenin hiç bir mahzuru yoktur. Zira, kaydedilmesi zorunlu olan insan böylece; baştan uzaklaştırılmış olur.
İnsanları gerçek yüzleriyle tanımak; zordur, inciticidir ama çok güzeldir, Zira; mağduriyetler oluşmadan ve ağır bedeller ödemeden mesafeli bir tavır geliştirilebilir. İnsanı tanımamak saniyelikaka tanımak zaman alacak bir süreç gerektirir. Tanınmayan insan anlaşılabilir ama tanınan insanın tahmin edilmeyen yanını görmek kolay anlaşılabilecek bir durum değildir. Paylaşılan tecrübelere bakıldığında, insanların çoğu; yanındaki insanları tanıyamamaktan müzdarip oldukları görülmektedir. Bir insanı tanımanın en kestirme yolu; çıkarını ve menfaatını kesmek, öfkesini tetikleyecek bir işlemi onun önüne sürmekle sağlanabilir. Yanındaki bir insanı tanımak; bahar havası gibidir, kışı yaşatmıştır ama artık ondan kurtuluş da gerçekleşmiş ve görülmüştür.
Bazı insan; ilk cümlesi ve yaptığı tek davranışla tanınır, -ki- bu gibi insanlar zararsızdır ama bazıları vardır ki, onları tanımak; ya yıllar alır ya da yıllara bağlı tecrübeler gerektirir. Ancak, her insan diğer insana tecrübe kazandırır. Kötü insanı tanımak için ödenen bedel; yeni bedellerin ödenmesini engeller. İnsan; sevdiği insanı değil ihtiyacı olanı arar ve bekler, her insan da mutlaka bir şey bırakır ve öğretir. Her ödenen bedel kazanılmış tecrübedir. Ortak özellikleri nedeniyle, bir insanı tanımak üzerinden kazanılan tecrübe; diğer insanları tanımaya da yetecektir. Bir insanı tanımak için mutlaka onunla birliktelik gerekir. Sevilen insana öfke duyulmaya başlanıldığı an; onun tanındığı zamandır. Atalarımız, insanı tanımak için; ya alış veriş ya da yolculuk yapılması tavsiyesinde bulunmuşlardır.
Huzurlu bir hayat için; diğer insanları iyi tanımak gerekir. Cemiyet hayatı yaşayan insanın, diğer insanlarla ilişkisi kaçınılmaz, onlara ihtiyaçları zorunludur. İdarede, ticarette, siyasette iş ve işmemler diğer insanlarla yürütülmektedir. Onları iyi ve erkenden tanımak başarının da sırrıdır. Genel olarak kazanılan tecrübeler göstermiştir ki, insan; merhametten çok ihanet içindedir. İslâm; merhameti mü'min, ihaneti de münafık özelliği olarak tanıtmıştır. İnsanı iyi tanımak için, onu tanıtan; Kur'an ve İslâmın iyi bilinmesi gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.