İŞ TAKİPÇİSİ SİYASETÇİLERİ TANIMAYA NE DERSİNİZ
Kişinin ayinesi iştir lafa bakılmaz diye bir atasözümüz var, bugün bu atasözümüzü uygulamalı olarak anlatmama ne dersiniz? Her zaman söylediğim gibi biz bu gazeteyi kurarken, şehrimizde olup, bitenleri tüm detayları ile kamuoyuna açıklayacağımızı söylemiştik. Sanırım bu güne kadar yaptığımız yayınlarla bu sözümüzü yerine getirme noktasında ne kadar samimi olduğumuzu görme imkanınız oldu. Üzerine gittiğimiz konular ve insanlar bizim atadan kalan düşmanlarımız veya kan davalılarımız değil, tam aksine büyük bir bölümü arkadaşlık yaptığımız insanlardır. Yanlışı yapan en yakınımızdaki eşimiz, dostumuz veya akrabamız da olsa, bizim görevimiz onu topluma tanıtmak olduğundan gereğini yapmaktan asla çekinmeyiz. Dün manşetten verdiğimiz Adem Güney"in Barodan silinmesi olayı, geçtiğimiz hafta yaptığımız haberlerin ardından Baro yönetimi tarafından gündeme alınmış, konuyla ilgili bir muhakkik tayin edilmiş, bir aylık bir çalışmadan sonra raporunu verip, Yönetim Kurulu"nun gereğini yapacağı bizlere bizzat yetkili makamlarca bildirildi. Şayet hukuk çalışır, yasalar işlerse olacak bellidir, yok siyaset işler, hukuk devre dışı bırakılırsa, o zaman da olacak olan bellidir. Her iki durumda da yapılabilecek itirazlar, üst makamlara müracaatlar olacağından olayın belli bir noktadan sonra çözüme kavuşacağına inanıyorum. Avrupa"da siyaset yapmak için para harcanır, ülkemizde ise para kazanmak için siyaset yapılır. Bu söylediğim belki biraz garibinize gidecek ama söylemde ne olursa olsun, uygulamada durum böyledir. Hayatımın yaklaşık 25 yılı aktif siyasetle iç içe geçmiştir, tabiri caizse tüm siyasi partilerin arka planında olup, bitenleri üç aşağı, beş yukarı bilirim. Hangi siyasetçinin Adalet Partisi döneminde zengin olduğunu, hangi siyasetçi, iş adamının Anap döneminde köşe döndüğünü, hangi siyasetçinin sol iktidarlar döneminde yıldızının parladığını, hangi siyasetçinin Refah Partisi"nin devri iktidarında kamulaştırılacak arazilerin listesini önceden elde edip, daha sonra arazi sahiplerine gidip, onlardan avukatlık alıp, yapılan kamulaştırmalarda tezyidi bedel davaları açarak köşe olduğunu, hangi siyasetçi, iş adamının AK Parti döneminde eniştesi, kardeşi gibi yakınları sayesinde iş aldığını çok iyi bilirim. Hatta Anap iktidarlarında, Ali Binhektar, Mehmet Suoğlu ve rahmetli Mehmet Alkan"ın aldıkları işleri iyi bilirim, hatta o dönemde Anap"lı olup, şimdi AK Partili olan Talakların, Mehmet Aydın Devlet Hastanesi"nin mobilya ihalesini nasıl aldıklarını ve orada dönen dolapları çok iyi bilirim. Sizin anlayacağınız son 25 yılda bu şehirde kimin ne halt yediğini çok, ama çok iyi bilirim. O zamanlar şayet elimde gazete olmuş olsa idi hepsini teker teker yazacağımdan emin olabilirsiniz. Gelelim AK Parti döneminde zengin olanlara; Bunları tek yazıda yazma imkanım yok, ancak sırası ve zamanı geldikçe yazacağım. Bu gün eski Atakum Belediye Başkanı Adem Bektaş ile yine eski Merkez ilçe Başkanı İbrahim Sandıkçı"nın marifetlerinden bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Hem Adem Bektaş, hem de İbrahim sandıkçı babalarının bıraktığı servet sayesinde, zengin ailelerden gelen iki genç siyasetçi olmalarına rağmen, AK Parti"nin kuruluşunda biri İl Teşkilatı"nda, diğeri ise Merkez İlçe Teşkilatı"nda görev almış iki arkadaşımız. AK Parti iktidar olunca, bu iki uyanık genç bir yandan siyasette yükselmek isterlerken, diğer yandan da malı götürmenin hesabını yapmış olmalılar ki, 2003 yılının en sıkıntılı konularından birisi Adem Bektaş"ın hastanelerdeki tadilat, tamirat inşaatlarındaki iş takipçiliği idi. Hatta o günkü idarecileri adeta illallah ettirmişti. Öte yandan İbrahim Sandıkçı, Atakent"in üstlerinde mülkiyeti hazineye ait olan çok mükemmel bir arsayı adeta ölü fiyatına almış, yanına da teşkilattan bazı arkadaşlarını alarak çok güzel bir arsa hükmündeki araziyi kapatmışlardır. Nihayet 2004 yılındaki mahalli idareler seçiminde Atakum Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Adem Bektaş"ın, Başkanlığı döneminde yaptıkları adeta dillere destan olduğundan, 2009 mahalli seçimlerinde seçimi kaybetmiştir. Bu arada Ali Akyüz"den boşalan Merkez İlçe Başkanlığı makamına oturan İbrahim Sandıkçı"nın ilk icraatı, kendisine ait olan dokuz katlı binayı on kata çıkarttırmak olmuştur. Bu konuda bizzat bana gelerek, inşaatının karşısında bir başka siyasetçiye on kat verildiğini, kendisine verilmediğini söylemiş, akabinde on katlı imarı kendisi de almıştır. Bu iki ihtiraslı arkadaşımız siyasi arenanın dışında kalınca, geçtiğimiz aylarda yeniden bir araya gelip, Ankara yolu üzerinde bulunan eski Tekel Tütün Depoları"nı yok pahasına almaya kalkmışlar, ancak olayın duyulması üzerine bu girişimlerinde başarılı olamamışlardır. Ülkemizde siyasetin para için yapıldığı mantığının doru olup, olmadığına şimdi siz karar verin. Aslında bugün il yönetimindeki kartçı kardeşimizi de yazacaktım, ancak yerim bittiğinden o başka yazıya kaldı. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.