İSLAM’DA TİCARET

İnsanların hayatını rahat bir şekilde devam ettirebilmeleri için; ihtiyaçlarını meşru yollardan karşılamaları gerekmektedir. Haysiyetli ve şerefli bir hayat bu gereklidir. Bu işlemlerin genel adı da “Ticaret”tir. İlk insan Hz. Adem’den beri ticaret vardır. Peygamberlerin hepsinde bir takım meslekler oluşmuş, neredeyse her Peygamber bir şekilde ticaretle uğraşmıştır. Ticaret; İslam’a göre helal kazanç yollarından biridir. Yüce Allah Cuma suresi 9. ve 10. Ayetlerde; “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için ezan okunduğunda, alışverişi bırakıp hemen Allah’ı anmaya/namaza koşun. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allâh’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz” buyurarak ticaretin helal olduğunu bildirmiştir.

Peygamberimiz gençliğini ticaretle geçirmiş, güvenilir sıfatını ticari hayatındaki doğruluk ve dürüstlük nedeniyle elde etmiştir. Peygamber olarak görevlendirildikten sonra da ticaretin kurallarını ve hukukunu belirleyerek, ticareti teşvik edici mesajlar sunmuştur. Ticaretle uğraşanların ve bunu yaparken doğru sözlü olup, güvenilen bir tacir olunması halinde; ahirette Peygamberle birlikte haşr olunacağını bildirmiş, en üstün kazancın kişinin elinin emeği olan ve dürüstçe yapılan alışveriş olduğunu hatırlatmıştır. Peygamberimizin telkin ve tavsiyelerini dikkate alan Sahabe-i Kiramın çoğu ticaretle iştigal etmiş, kendi el emeği olan işler yaparak ve alın teri dökerek geçimlerini sağlamıştır. Hz Ebu Bekir, Hz. Osman, Aburrahman b. Avf gibi sahabeler bunlardan bazılarıdır. Hz. Ömer de halifeliği döneminde pazarları denetler, arkadaşlarına ticaret yapmalarını tavsiye ederek, “eğer siz ticaret yapmazsanız Müslüman olmayanların ticaretine ihtiyaç duyarsınız” buyurmuştur. 

Ticarette dürüstlük ve doğruluk en önemli sermayedir. Müslüman için bu özellikler inancının gereğidir. Bu nedenle de; Müslüman öncelikle ticaret yapmak durumundadır. Kurallarını İslam’ın oluşturduğu ticaret şekli; hem ticaret yapanı, hem de ticaretten istifade eden tüm tarafları mutlu edecektir. Peygamberimizin; rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu  buyurduğu rivayetler arasındadır. Bir hizmet; karşılığı ücret olarak alınsa bile, başkasını memnun ve mutlu etmek için yapılıyorsa; ibadettir, berekettir, rahmet vesilesidir. Aynı işlem ve hizmet; karşı tarafı soymak, yolmak, elindekini ve cebindeki almak için yapılıyorsa; ihanettir, zulümdür, müsibet ve bela vesilesidir. Her iki hareketin işlemi de, ortaya çıkan maddi sonucu da aynıdır. Ama; yapılma niyetiyle, manevi sonucu aynı değildir. Bu nedenle; birisi ibadet, diğeri ihanettir. Ticareti; insanlara hizmet için yapmak gerekir.

Ticaretin temel kuralı; karşı tarafı aldatmamaktır. Aldatan bizden değildir buyuran Peygamberimiz, ticaretin ahlaki kurallarını hatırlatarak; müşterinin bilgisizliğinden ve gafletinden faydalanmanın İslam ahlakıyla bağdaşmadığını bildirmiştir. Bu yöntemle elde edilen kazançlar helal değildir. Bunlara kazanç da denmemektedir. Bunun adı; soymak, yolmak ve dolandırmaktır. Bir Müslümana kusurlu bir malı, ayıbını söylemeden satmak helal değildir. Ancak; alıcı ve satıcı malın kusurunu söyleyerek alış veriş yaparlarsa bu onlara helal olur. Yalan söyleyerek, tartıda ve ölçüde hile yaparak, yemin edip malı olduğundan farklı sunarak, stoklayıp fiyatların yükselmesini sağlayarak, müşteri kızıştırarak ticaret yapmak haramdır. Bundan elde edilen kazanç helal değildir. Peygamberimiz; “bir malı alıyor görünerek değerini arttırmayınız” uyarısında bulunmuştur.

Kazancın helal yoldan elde edilmesi, ticaretin İslami kurallara göre yapılması; ibadettir. İslam’ın ticareti; ahlaki değerlerle şekillenmektedir. Müslüman ticarette güvenilen olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR