İSTANBUL'UN FETHİ
Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) bundan bindörtyüz küsur sene önce İstanbul’un fethi ile ilgili müjdeyi vermiştir.
İstanbul’u fethedecek kumandan ve askerleri övmüştür.
Fethi gerçekleştirecek Kumandan’ın Peygamberimiz tarafından övülmesi aynı zamanda İstanbul’un anlam ve önemini de ortaya koymaktadır.
İstanbul’u fethedecek askerlerin şerefli olduğu Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmalarından da anlaşılacaktır.
İstanbul’u fetheden Fatih sultan Mehmet Han ve askerleri şereflidirler.
Şereflidirler, çünkü Peygamberimizin övgüsüne mazhar oldular.
Şereflidirler, çünkü öneminden bahsedilen İstanbul’u fethettiler.
Şereflidirler, çünkü İstanbul’u fethederek İslam’ın mesajını dünyaya ulaştırdılar.
Şereflidirler, çünkü biz hala onların başarılarıyla gururlanıyoruz.
Peygamberimizin İstanbul’un fethi ile ilgili müjdesine nail olabilmek için Sahabe orduları İstanbul önlerine kadar defalarca gelmişler ama başarılı olamamışlardır.
İstanbul, kendisini fetih arzusuyla surları önün gelerek vefat eden bir çok Sahabenin kabrine ev sahipliği yapmaktadır.
Sonuçta, böylesine önemli bir müjdenin muhatabı Osmanlı askerleri olmuştur.
Yirmi dokuz defa Müslüman ve gayri Müslimler tarafından muhasara edilen İstanbul Fatih Sultan Mehmet ve ordusuna nasip olmuştur.
İstanbul mademki Peygamberimiz tarafından hedef gösterilmiştir, o halde çok önemlidir.
İstanbul’un önemli olduğunu bu günkü stratejik konumu itibariyle de çok rahatlıkla anlayabiliyoruz.
İstanbul’un fethi, imanın ve inancın galibiyetidir.
İstanbul, Allah’ın yardımı ile fethedilmiştir.
Fatih sultan Mehmet Han’ın askerlerine Allah’ın melekleri de eşlik edip yardım yapmışlardır.
Fethinde meleklerin görevlendirildiği İstanbul’un elde tutulması ve korunması da en az fethedilmesi kadar önem arz eder.
İstanbul’a sahip çıkmak her Müslümanın görevidir.
Fethedecek askerlerin Peygamber tarafından övülmesi, İstanbul’u koruyanların da övüldüğü sonucunu doğurur.
İstanbul’u fethedenlerin de, o beldeyi koruyanların da Şefaati Peygambere nail olacakları kanaatini taşıyoruz.
İstanbul’u korumak, sadece idaresine sahip olmak anlamına gelmez.
Peygamber tarafından övülen bir beldenin, Peygambere muhalefet eden insanların cirit attığı bir bölge haline gelmesi Peygamberi üzeceğini düşünüyoruz.
Bunun için İstanbul’un kültürünü de, tarihini de, dokusunu da, coğrafyasını koruduğumuz kadar önemle ve özenle korumalıyız.
Peygamberimizin müjdesinden yaklaşık sekiz yüz küsur sene sonra İstanbul fethedilmiştir.
Yaklaşık sekiz yüz küsur yıl her Müslümanın hayalinde İstanbul’un fethine katkı sağlamak olmuştur.
Her Müslümanın gönlünde ve vicdanında da ilel-ebed İstanbul’u korumak olmalıdır.
İstanbul’u fetheden komutan ve askerler ne kadar övülmüşse, İstanbul’u koruyanlar da o kadar övgüye layıktırlar.
Bize düşen İstanbul’u her bakımdan korumak ve böylece Peygamberimizin övgüsüne layık olmaktır.
29 Mayıs 1453 tarihi nesillerden nesillere bilgi olarak aktarılmaktadır.
Osmanlı ile ilgili herkesin ortak bildiği belki tek bilgi İstanbul’un Fetih tarihi ve fetheden komutanın ismidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.