KÂBE'DE CUMA NAMAZI...
Müslümanların haftalık lokal kongreleri anlamına da gelen cuma namazı, ülkemizde her cami ve mescitte kılınmaktadır. Resmi otoritenin izin verdiği her mekân cuma namazının kılınması için uygun kabul edilmektedir. En küçük ve hücra köşedeki mescitlerde de cuma namazı için cemaat bulunmakta, hatta çoğu yerde mescitler bu hizmete cevap vermede yetersiz bile kalmaktadır.
Hanefi fıkhına göre, imam hariç en az üç kişinin cemaat olduğu ve izin alınmış yerde cuma namazı kılınabilmektedir. Hatta, resmi otoritenin izni söz konusu ol(a)madığı yer ve zamanlarda, cemaat kendi içinden birisini tayin ederek cuma namazının kılınmasını sağlayabilmektedir. Ülkemizde bu konuda her hangi bir sorun ve sınırlama da bulunmamaktadır. Her isteyen, istediği yerde cuma namazı kılma fırsatına sahiptir.
Bazı İslâm ülkelerinde cuma namazı kılınacak camiler belirlenmiştir. Her cami ve mescitte cuma namazı kaldırmamaktadır. Arabistan bunlardan bir tanesidir. Mahalle camilerinin her birinde cuma namazı kılınmamakta, mahalle sakinleri cuma namazı kılınan diğer cami ve mescitlere gitmektedir. Geçmişte, ülkemizde de cuma camisi adı altında, bir kaç mahalle veya köyün ortak alanındaki bir camide cuma namazları kılınır, bu camilere de cuma camisi denirdi. Şehirlerin anası olarak isimlendirilen Mekke'de de, mahalle camilerinin her birisinde cuma namazı kılınmamaktadır.
Tevhidin merkezi olan Kâbe; Mekkede bulunanlar ve yaşayanlar için hem tavaf yapmanın, hem de namaz kılmanın adresidir. Böyle olmasına rağmen, hava sıcaklığı ve insan yoğunluğu nedeniyle, mahalle camilerinden de cuma namazı kılınması için belirlenmiş olanlar, bu hizmette değerlendirilmektedir. İmamların, hutbelerini kendilerinin hazırladığını yine kendilerinden öğrendiğimiz cami görevlileri bu hizmetleri vakıf marifetiyle yürütmektedirler. Medine'de bulunan Mescid-i Nebevî ve Mekke'de bulunan Harem-i Şerif'de de hizmetler vakıf marifeteyle sürdürülmektedir.
4 Temmuz tarihinden beri, hac ibadeti nedeniyle kutsal topraklarda bulunan hacı adaylarına rehberlik yapmak üzere Arabistandayız. 5 Temmuz günü Cuma namazını Medine'de Mescid-i Nebevide kıldık. Sonraki cuma namazlarını hac bitimine kadar Mekkede Harem-i Şerif'de kılmaya gayret edeceğiz. Geçtiğimiz iki cuma namazını Kâbe'de eda ettik. Henüz hac yoğunluğunun oluşmadığı bu günlerde vakit namazlarını da, cuma namazlarını da Kâbe'de kılmak çok sorun olmamaktadır. Ancak, bayram öncesi ve sonrası cumalarda yoğunluk ve izdiham sebebiyle Kâbe'de cuma namazı kılmak çok özel gayret, bir o kadar da marifet gerektirmektedir.
Kâbe'de cuma namazı kılmak ayrı bir huzur vesilesidir. Defalarca, hac ve umre nedeniyle, Resulullah ve Beytullah misafirlerine rehberlik yapmak üzere kutsal topraklarda bulunan ve onlarca defa, gerek Mescid-i Nebevide, gerekse Mescid-i Haram'da cuma namazı kılan biri olarak, her defasında farklı bir duygu, farklı bir huzur yaşamaktayım. Vakit namazlarında da benzer duygu ve huzuru hissetmiş olsam bile, cuma namazının duygusunun daha derin olduğunu müşahede ediyorum.
Kâbe'de cuma namazı gerçekten farklı bir duygu yaşatmaktadır. Kâbe imamının sunduğu hutbeyi genel hatlarıyla ve ana çerçeve içerisinde anlamış olmamız da bu duyguya katkı sağlamaktadır. Hutbe muhtevasının derinliğine göre imamın ses tonlaması yapması ve zaman zaman da sunduğu konunun etkisinde kalarak hıçkırıklarla ağlaması, dinleyenlere de ekstra duygu katmaktadır. Bu hisleri yaşayıp, söz konusu duygular göz yaşına dönüşünce de, cuma namazının maksat, anlam ve önemi daha iyi fark edilmektedir.
Bu cuma hutbesinde, çoğu kere olduğu gibi Kâbe imamı yine, okuduğu hutbenin etkisiyle hıçkırıklar içerisinde bir sunum yaptı. Hac sürecinden ve haccın temel unsurlarından biri olan "Telbiye" konusundan bahsetti. Telbiye'nin ne demek olduğunu, arka mesajını ve derinliğini anlatmaya çalıştı. Özetle; tevhid, iman, islâm ve hidayet olduğundan bahisle; Telbiye'nin şirkin karşısında kalkan, nimetlerin karşısında şükrün izharı olduğunu hatırlattı. Zaman zaman hutbe konusunun derinliğinin etkisinde kalarak göz yaşlarını tutamadık. Cuma namazları müslümanların genel kongresidir aynı zamanda. Bu nedenle de, cuma hutbesinde başta orada bulunan cemaat olmak üzere ümmete derin mesajlar verilmesi gerekir. Bu cuma Kâbe'de bunu hissettik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.