KAN VE DİN BAĞI
Devletlerarası ilişkilerde belirleyici olan unsur; ülke menfaatleridir. Bu ilişkilerde din ve kan bağı da önemli bir etki gücüne sahiptir. Din ve kan bağı toplumsal ilişkilerin daha hızlı kurulmasına yardımcı olur. İlişkilerde esas olan; ülke menfaatleri ve bunun gerektirdiği avantajları kullanmaktır. Bireysel ilişkilerde de belirleyici unsurun çıkar ve menfaatler olduğu pratik tecrübelerle görülmektedir. İnsanın belirleyici olduğu her ilişkide tarafların çıkar ve menfaatleri ön plana çıkmaktadır. İlişkilerin belirlenmesinde etkili olan faktörler ilişkinin başlamasında etkili olsa bile, süreci ve sonucu daha çok menfaatlerin sürekliliği sağlamaktadır. Her iki tarafın menfaatleri ilişkinin de sürecini belirlemektedir. İlişkilerde bir tarafın menfaat ve çıkarlarında ki azalma veya bitmesi ilişkinin de bitmesine neden olmaktadır. Menfaatlerin bittiği noktada, kan ve din bağı ilişkinin devam etmesini sağlamaya yetmemektedir.
Sağlık bir ilişki için elbette din ve kan bağı çok önem arz etmektedir. Ancak ifade ettiğimiz gibi esas belirleyici olan geleceği matuf çıkar hesaplarıdır. Bu hesaplarda her iki tarafın ortak menfaati ilişkinin adını da yöntemini de, sürecini de, sonucunu da belirlemektedir. Hatta ! Çoğu kere görünmeyen neden kişilerin kendi menfaat hesaplarıdır. Taraflar karşılıklı çıkar hesabı yapmış olsalar dahi, işin özünde birinin diğeri üzerinden çıkar hesabı, matematiksel denklem gibi ilişkinin de devamına veya bitmesine neden olmaktadır. Zaman zaman kurulan ilişkilerin menfaat yüzdelikleri nedeniyle bozulduğu görülmektedir. Ortada güçlü menfaatler söz konusu olduğunda tarafların her ikisi de bu menfaat oluşumunun kendi eseri olduğundan hareketle sürecin ve sonucun kendi lehine artılara dönüşmesine dönük bir takım entrikalar içine girebilmektedir.
Dostluklarda belirleyici olan kan ve din bağıdır. Böylesi ilişkilerde kişi karşıdakinin menfaatini göz önünde bulundurarak, başkasını kendisine tercih edebilmektedir. Dünyevi kaygılarla oluşturulmuş ilişkilerde ise esas olan karşılıklı menfaatlerdir. İnsani zaaflar bu tür menfaatlerde de tek taraflı başarıyı düşünerek zaman içinde kendi menfaatinin hesabını yaparak, ilişkinin şeklini de buna göre belirleme çabasına girebilmektedir. Bireysel ve toplumsal ilişkilerin menfaatler üzerine kurulmasında her hangi bir sorun yoktur. Zira yapılan iş ve işlemlerde bir çıkar elde etme planı zaten işin başında vardır. Yanlış olan; bir tarafın diğer tarafı kullanmak üzere işin başında kurduğu gizli tuzaktır. Bu çeşit ilişkiler iki tarafa da zarar vermekte, tatsız sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle de; böylesi bir ilişkiyi taraflardan biri fark ettiğinde, ilişki ivedilikle bitirilmelidir.
Din ve kan bağı; ilişkilerin menfaatlerden kurutulup, dostluklarla devam etmesinin önemli bir unsurudur. Ancak; devletler arası ilişkileri din ve kan bağı değil, çıkar ve menfaatler belirlemektedir ve bu; doğru bir tercihtir. Elbette her devlet, öncelikle kendi din ve kan bağı olan diğer devletle ilişkisini planlayacak, menfaat ve çıkarlarını bu devletlerle yapmaya çalışacaktır. Ama burada süreci ve sonucu belirleyecek olan yine ülkelerin çıkarları olacaktır.
Ticari ilişki ve ortaklıklarda da denklem böyledir. Din ve kan bağı gözetilerek ortaklık edilecek kişiler tercih edilebilir ancak; sürecin belirlenmesinde çıkar ve menfaatler hesaba katılmalıdır. Aksi halde; zaman içinde insanlar kan ve din bağı nedeniyle el sıkıştıkları kimselerle bozuşmuş olabilecektirler. Bunun için de; “dost ve akrabalarla ticari ilişki yapılmaz” diye toplumsal bir kabul oluşmuştur.
Dostlukların menfaatlere dönüştüğü görüldüğünde ve ticari ilişkilerde birinin diğerini kullandığı fark edildiğinde; bu ilişkiler ivedilikle bitirilmelidir. Çoğu kere, insani zaaflar; din ve kan bağının ortaya koyduğu ilişkileri buharlaştırabilmektedir. Bu durum; dinin eksiği değil, din müntesibinin kusuru ve yanlışıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.