KAYIKÇIBAŞI İLE BAY SERCİOYA...
KAYIKÇIBAŞI İLE BAY SERCİO'YA YENİ İSİMLER BULMAMIZ GEREKİYOR
Pazar günü Vezir Hazretleri ile ilgili yazmış olduğum yazıya yorum yazan bir arkadaşımız Vezir Hazretleri isminin ona yakışmadığını, zira yaptığı işlere bakıldığında ona Yusufcuk veya Vezircik demenin daha doğru olacağını belirtmiş. Arkadaşımızın yorumunu okuyunca aklıma Kayıkçıbaşı ile Sercio geldi. Kayıkçıbaşı'na bu ismi verme nedenimiz Vezir Hazretleri'nin kayığını sürme görevini kendi uhdesine aldığından ve bu işin başı benim dediğinden bu unvanı kendisine layık görmüş idik, ancak son dönemlerinde yaptığı icraatlara baktığımızda artık kendi namına çalıştığını görünce bu ismin değişmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Bay Sercio'ya gelince o ismi ona bizim çocuklarla kendi ailesi vermişti, biz Medresei Yusufiye'de iken TV'de oynanan bir dizide mazlum bir adamı canlandıran Sercio adlı vatandaşa olan benzerliği nedeni ile bu isim ona takılmıştı, ancak onun da icraatlarına baktığımızda bu ismin çok masum kalacağını ve kendi icraatları ile bağdaşmayan bir isim olduğundan değiştirilmesi gerektiği kanaatindeyim.Peki, bu iki zatı muhtereme nasıl bir isim verelim derseniz aklıma Harun Reşit ile Behlüldane arasında buna benzer yaşanmış bir hikaye geldi.
Döneminde padişahlık makamında oturan Harun Reşit yanına Behlüldaneyi çağırıp Behlül sen herkese güzel isimler veriyorsun, kimisine Seyfullah, kimisine Abdullah, kimisine Mutasım Bilah diyorsun, bana da güzel bir isim bulsana deyince Behlüldane Senin ismin olsa, olsa Neuzu Billah olur demiş. Bu eski mesai arkadaşlarıma isim bulmakta güçlük çekiyorum. Nedenine gelince birlikte çalıştığımız dönemde kamu işleri ile meşgul idiler, ancak şimdi elime gelen evraklara baktığımda durumun tam tersine döndüğünü ve kendi ceplerine çalışmaya başladıklarını görüyorum.
Bay Sercio bir yandan kendi oğlunun gayri resmi ortağı olduğu akrabası bir avukatın yine avukat olan oğlunun şirketine verdiği ihaleler sonucu malı götürdükleri yetmezmiş gibi, bir yandan tüm akrabalarını çalıştığı kurumda işe başlatmış, bir yandan eşi adına aldığı arsaları kafasına göre imar uygulamaları yapmak sureti ile istediği yere taşımış, diğer yandan etrafındakilere bulunduğu makamı her türlü kullandırıyor. Bir insan biraz insaflı, biraz vicdanlı, biraz da utangaç olmalı. Bu adam iki çocuğunu da özel üniversitelerde çalıştığı kurumdan örtülü ödenek kullanmak sureti ile okuttuğunu hepimiz biliyoruz, kendisi de inkar etmiyor. Buraya kadar olanına tamam ancak bu çocuklar mezun olduktan sonra kendi başlarının çarelerine bakmaları gerekirken her ikisini de çalıştığı kurumdan nemalandırmak veya bizzat işe almak sureti ile istihdam etmesine ne demeli?
Gelelim Kayıkçıbaşı'na, birlikte çalıştığımız dönemde dürüstlükten, doğruluktan ahkam kesip, yanlış yapanlara her türlü hakaretler yağdırırken kendisini takdir ediyordum, ancak bu dönem yaptığı uygulamalara baktığımızda emin olun o adamla bu adamın aynı kişi olduklarından şüphelenmeye başladım. Bir insan bu kadar nasıl değişebilir anlamış değilim. 2007 yılında Atakum'un sırtlarından aldıkları yirmi dönüm arsayı sadık adamları olan Akın Özgün'ün eşinin üzerine tapusunu yapmalarına rağmen bu kez yeni açılan araştırma hastanesinin yanında aldıkları arsaları bizzat eşlerinin üzerine almaktan çekinmemişler, hatta bu arsalarla ilgili yapılan imar uygulaması mağdur vatandaşın mahkemeye vermesi sonucu iptal edilmiş olmasına rağmen, olay henüz Danıştay aşamasında iken yasaları hiçe sayarak yeniden imar uygulaması yapmaları akıllara durgunluk verecek derecede yasa tanımamazlıktır.
Yaptıkları imar uygulamasında kendileri encümen toplantısına girmeyip, evraka toplantıya katılmadı şeklinde yazdırıp, insanları kandırdıklarını sanıyorlar. Buna değil insanlar havada uçan kargalar dahi gülerler. İnsan menfaati için bu kadar gülünç duruma nasıl düşebilir onu da bir türlü anlayamıyorum. Yapılan imar uygulamasının üst yazısını kendisi imzalıyor, ama encümene katılmadığından yapılan imar değişikliğinden haberi yokmuş gibi politika izliyor. Sevsinler seni bu toplum keriz, sadece bunlar akıllı öyle mi? Onu önümüzdeki seçimde göreceğiz.
Bu iki eski mesai arkadaşımla ilgili yeni isimler mi bulmalıyız, yoksa alışılan isimlerle anılmalarına devam mı etmeliyiz, bunun kararını siz değerli okurlardan gelecek olan yorum ve telefonlara göre belirleyeceğiz. Sizin anlayacağınız bizde de demokrasi geçerli, karar sizin. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.