KENDİNİ SORGULAMAK….
İmkanlar ve Makamlar, imanlı insanların elinde olursa toplumun hizmetine dönüşür. Aksi olursa, toplumun soyulması ve ezilmesi söz konusudur. Makamlarda oturanlar, koltuğun sahibi değil, toplumun hizmetçisidir. Makamların pozisyonunu kendi hesabı için sermaye yapmaya çalışan fırsatçılar, topluma ihanet eden zalimdirler.
Makamları kullanıp, kurum imkanlarıyla kendilerini tanıtmaya ve hayatını şekillendirmeye çalışan zavallılar, emanete ihanet eden aciz insanlardır. Peygamberimiz, emanete ihanet edenlerin Münafık olduğunu bildirmiştir. Müslümanın iman derecesi, çektiği tespihin sayılarıyla değil, sahip olduğu nimetlerin paylaşımı oranında ölçülür.
Namaz kıldığı halde, sahip olduklarını paylaşamayan, namazın ehemmiyetini çözememiş, sonuçlarını da hissedememiş durumdadır. Kat, yat, apartman ve servet sahibi olduğu halde etrafındaki işsiz ve aşsız insanların sayısını bilemeyen insan, elinde bulundurduğu malın-mülkün sahibini tanıyamamış demektir. Üç ayları oruçlu geçirdiği halde, çöp kutularından topladıklarıyla çocuklarının rızkını karşılamaya çalışan komşusunu fark edemeyen bir kimse orucun hikmetini ve bereketini anlayamamış demektir. Her yıl umreye gidip, fırsat buldukça hac ibadeti için kutsal topraklara giden kimse, eşinin ve kızının başını örttürememişse İslam’ın temel mesajını kavrayamamış demektir.
İslami ilimleri öğrettiğini söyleyip, cihat peşinde koştuğunu iftiharla anlatan Müslüman, Suriye’deki göz yaşı ve kana duyarsız kalıyorsa, Mursi’nin zindanda oluşundan rahatsız olamıyorsa öğrettiği ilim ve peşinde koştuğu cihad, şovmenlikten başka bir şey ifade etmiyor demektir.
Müslümanlar, klavye mücahidi, koltuk sevdalısı, şöhret müptelası, servet aşığı, şehvet tutsağı olamazlar. Müslümanlar, başkasının göz yaşı ve kanından beslenmek için yarış tutamazlar. Müslümanlar, kamunun imkanlarıyla kendilerini besleyip sosyal ve siyasal hesap peşinde koşamazlar.
Din adamı sarığının, adalet adamı cübbesinin, eğitim adamı kaleminin, sağlık adamı değerinin, emniyet adamı güveninin, kamu adamı maaşının, ticaret adamı kazancının, toplum adamı duruşunun hakkını vermelidir.
Sahip olunan her nimet Allah(c.c.)’ın insana imtihan için verdiği lütuftur. Her kademe, pozisyon, makam ve imkandaki Müslüman, sahip olduğu durumun sorumluğunu bilmeli ve bunları toplumun hizmetine tahvil etmelidir. Sahip olduğu imkan ve makamları kendi hesabının sermayesine dönüştürenler, makamları kurumun hizmeti yerine kendini tanıtım mekanizması gibi kullanalar, kamunun kaynaklarını özel hesabına katkı payı haline dönüştürenler; kendilerini, imanlarını ve yaptıklarını sorgulamalıdır.
Yanlış yapanlar mutlaka sorgulanmalı ve bu kimseler ayrıca kendilerini sorgulamalıdır. İmanını sermaye yaparak imkan elde edenler imanını sorgulamalı, makamını kullanarak kendi geleceğini inşa edenler de yaptıkları konusunda sorgulanmalıdır. Müslüman yanlış yapmamalı, yüzünü kızartacak, toplum önünde kendini savunamayacak, Rabbının huzurunda mahcup olacak hiçbir söz ve eylemin sahibi olmamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.