Küçük olsun benim olsun mu?....

Küçük olsun benim olsun mu, Yoksa büyük olsun hepimizin olsun mu?

 

Cuma günü yazdığım yazıya ilgi hayli yüksekti. Zira toplumun büyük bir kesimini ilgilendirdiğinden, gerek okuma oranı, gerekse yorum yazma oranı hayli yüksekti. Hoşuna gidenler çoğunlukta iken, işine gelmeyip, yorum yazanlar da oldu. Bizim için önemli olan yazının okunup, mesajın yerine gitmesi idi, zira bugün bilinmesi gerekenler yarın bilinirse kıymeti harbiyesi olmaz.
Gerek siyasette, gerek ticarette, gerekse toplumsal hayatta her zaman savunduğum ve doğru olduğuna inandığım şu ki; siyasette paylaşmayı, ticarette ortak olmayı, sosyal hayatta ise ortak aklı kullanmayı bilmeyen toplumların başarılı olması mümkün değildir. Büyük olsun hepimizin olsun mantığını uygulamayan toplumlar, küçük olsun benim olsun mantığı ile hareket ettikleri sürece başarılı olmaları mümkün değildir.
Tarihin hangi dönemine bakarsanız bakın, büyük devlet olmak için yola çıkan liderler ortak aklı kullanarak başarıya ulaşmışlar, güçlü olan kabilelerle ve gruplarla iş birliği yapmışlar, onlara bir takım imtiyazlar tanıyarak, yönetimin içerisine dâhil etmişler, bir kısmının yakınları ile akraba olmuşlar, evlenmişler, hediyeleşmişler, zor günlerinde yanlarında olmuşlar. Sizin anlayacağınız büyük olabilmek için her türlü fedakârlığı yapmışlardır.
Yaklaşan yerel seçimlerde, Parti teşkilatları büyüklüğün gereği olan fedakârlığı yapmaz, küçük olsun benim olsun hesabını yaparlarsa kaybetmeye mahkûmdurlar. Kısa vadede kazansalar bile, uzun vadede kaybedecekleri bir gerçektir. Belediye Başkan Adayları ve Teşkilat yöneticileri, vasıfsız, kendi iradeleri ile hareket etmeyen, birilerinin kuklası veya sadece parmak kaldırmak için adam seçmeye kalkarlar ise bunun bedelini çok ağır öderler. Aldığım duyumlar doğru ise, bazı belediye başkanları teşkilatlara haber gönderip, meclisimizde farklı ses istemiyoruz, biz ne dersek yapacak adamları yazın listelere diyorlarmış. Ancak haberi gönderdikleri yer yanlış! Parlamenterlere haber gönderip, yasa çıkarıp, meclisleri lağvedin, biz bürokratlarımızla belediyeyi yönetiriz demeleri daha doğru olur kanaatindeyim.
Peki, bu işin doğrusu nedir diyecek olur iseniz, bir fıkra ile cevap vermek isterim; Hoca öğrencisine sormuş: Evladım islamın şartı kaç? Öğrenci demiş ki, Hocam islamın şartının kaç olduğunu sende biliyorsun ancak hinliğinden bize soruyorsun değil mi?diye eklemiş. Şimdi bizim yönetici arkadaşlarımız gerek il genel meclisinde, gerekse Belediye meclislerinde yapılması gereken ne olduğunu bilmiyorlar mı, elbette ki biliyorlar. Ancak siyasi dengeler, gelecek hesapları, menfaatler, beklentiler, teşkilat seçimleri, milletvekilliği seçimleri derken ipin ucu kaçacak gibi gözüküyor. Burada bana göre yapılacak en doğru şey öncelikli olarak nitelikli, iş bilen, fikir üreten insanlar ön plana alınmalı, bunun yanında belli başlı güçlü gurupların, aday olamamış belediye başkanlarının, yazılı ve görsel basından güçlü gurupların desteğini alarak, kırmadan ve dökmeden herkesi aynı çatı altında toplamaktır. Bunu yapmak hiçte zor değil, yeter ki samimi olunsun. Büyük olsun hepimizin olsun hesabı yapılsın, eminim ki çok güzel sonuçlar alınır.
Aksi halde daha önce bir yerlere aday olup, kendi mahallesinden, köyünden dahi oy alamamış insanlardan medet umarak bir takım hesaplar peşine koşulursa, bu düpedüz şehrimize ihanet olur. Zira o insanlar daha önce seçilememenin verdiği acı ile insanlara zulmedip, birlikte çalışacakları insanların koltuklarına göz dikip, onları çalıştırmayacaklardır. Sizin anlayacağınız çok değil, üç beş ay sonra huzursuzluk hat safhaya çıkacaktır. Bunun örneği geçmişte Canik Belediyesinde, İlkadım Belediyesinde yaşandı.
Tekrar yaşamanın hiçbir anlamı yok. Oy mu istiyorsunuz? Alın yanınıza bu saydığım isimleri en yüksek oyu almazsanız gelin yanıma. Uzlaşmak mı istiyorsunuz? Gidin yanlarına, uzlaşmazlarsa her şeyine iddiaya girerim. Örnek mi istiyorsunuz işte Kurupelit belediye Başkanı Turan Çakır. Adam aday olamadı ama Büyükşehir belediye başkanının yanından ayrılmıyor, canla başla adam gibi çalışıyor. Hiç kimseye de kırgın değil, siyasetin uzun soluklu bir yol olduğunu çok iyi biliyor. Bir diğeri Erdoğan Başkan, gidin yanına yardım isteyin, yapmazsa bana ne derseniz deyin razıyım. Bitmiş adamlarla, dernekçilerle, vakıfçılarla, bilmem hangi ocağın başkanlığını yapmış fosilleşmiş adamlarla siyaset yapılmaz. Bırakınız küçük olsun benim olsun hesabını yapmayı, büyük olsun hepimizin olsun hesabını yaparak, hem partinize, hem şehrinize hem de kendinize hizmet edin. İyi pazarlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR