Mahrumiyeten medeniyete
Çiftçi bir ailenin altı çocuğundan biri olarak dünyaya gelirsiniz. Bakkalı, kahvehanesi ve okulu olmayan, imamdan başka yabancı bir insanın olmadığı bir mahallede çocukluğunuz geçer. Devir 1980 li yıllardır, çocuklardan ziyade babaların sözünün geçtiği ailelerin zamanıdır.
Başarılı bir ilkokul hayatından sonra, bir medeni hareketle aileniz sizi ortaokula yazdırır. Köyde ev, okul, tarla üçgeninden sonra onca öğretmen ve öğrencinin olduğu bir büyük dünyaya gözleriniz adeta açılır. O koca deryada bir yaprak bile değilsinizdir belki. Zekânız, başarılarınız, terbiyeniz ve davranışlarınızla göz doldurur ve hep adınızdan söz ettirmeyi başarırsınız.
Üç yıllık ortaokul hayatınız bu şekilde bittikten sonra dananın kuyruğunun kopacağı lise seçimine iş gelmiştir. Düz lisenin sonunda üniversite kazanamazsanız boşta kalmak vardır. O halde bir meslek lisesine giderseniz bari mesleğinizi yaparsınız. Birkaç yıl sonra meslek liseniz de bitmiş ve mesleğinizde iş bulamadığınızdan rotayı üniversiteye çevirmiş bulursunuz kendinizi. Binlerce saatlik ders çalışma maratonunun ardından gelen üniversite hayatı sizi farklı dünyalara götürecektir. Farklı illerden ve kültürlerden arkadaşlarınız olacaktır.
Bütün bu zaman zarfında yetiştiğiniz ortam ve kültürün de etkisiyle sosyal hayattan biraz kopuk da kalmış olabilirsiniz. Kısacası sürüde bir koyun değil de, tek başına bir çoban da olmuş olabilirsiniz. Teşbihte hata olmaz, der büyüklerimiz.
Sizin artık yolunuz, perspektifiniz imkân ve ihtimalleriniz yavaş yavaş şekillenmiştir. Büyük şehirlerin merkezindeki üniversite hayatından sonra, Anadolu'nun ücra yerlerinde göreve gitme vaktiniz gelmiştir. Kolay gelsin arkadaş, başa gelen çekilir. Nitekim senden önce de bu devran hep böyle sürmüştür, senden sonra da bu böyle sürecektir. Talih kuşu senin başına konmuştur, şanslı birisin nitekim. Annen seni herhalde kadir gecesi falan doğurmuş olmalı. Adın da Kadir değil ama. Bu kısmın latife olduğunu da hemen söylemeliyim. Çünkü ücra bir yerde yaşamak hiç de kolay olmayacaktır.
Şehre hiç gitmeden aylarca kardan kapanan yollardan dolayı köyde kaldığınız da olacaktır. Aşırı kış şartlarından ve mahrumiyet bölgesinden dolayı dağın başındaki görev yerinizde kesilmiş elektrikle, donmuş ve akmayan suyla, çekmeyen cep telefonuyla, çalışmayan ev telefonuyla, hizmete ara veren iş yerinizle, köye gelemeyen arkadaşınızla, bir kola şişesi suyla bir gününüzü geçirirken, bir hafta on gün öylece mahsur kalacaksınız.
Üç metrekare, duvarı rutubetli bir odada altı ay yaşamak zorunda kalacaksınız çünkü başka kalabileceğiniz ev olmayacak. Ayda bir ilçeye gittiğinizde, yolda hiç yaşamadığınız, araba tutma hadisesini yaşayacak, sonra da saatler süren yolculuktan sonra paytak paytak uyuşmuş ayaklarınızla yürüyecek, köyden indim şehre misali olacaksınız.
Sabah hava ışımadan el feneriyle evden çıkacak, köpekler ısırır korkusu altında, patika yoldan bir saat yürüdükten sonra traktörün kasasında yağmur ve soğuk altında şehre ineceksiniz. Evdeki ekmeğiniz küflenecek, siparişle aldığınız sebzenin yarısını çürük olduğu için çöpe atacaksınız.
Akşam ilçeden dönerken geldiğiniz komşu köyün arabası, sizin kaldığınız köye çıkamadığı için siz o çamur, karanlık ve rampa yolu ellerinizdeki erzak poşetleriyle çıkacaksınız. Köye vardığınızda elektriksiz boş ve soğuk bir evle ve yıllardır o köyde kalmış olmanın verdiği kötü bir duyguyla baş başa kalmış olacaksınız.
Evinizin altındaki eşek sesi ve ahır kokusundan on yıl sonra kurtulacak, artık modern ve güvenlikli sitelerde yaşamaya başlayacaksınız. Komşunuzun doktor olduğu, altınızda matbaanın olduğu ve elinizin altında her türlü imkânın olduğu günleri göreceksiniz. Laptopla yazdığınız yazıyı e-mail aracılığıyla gazetelere gönderecek ve değerli okurlarla buluşabileceğiniz günleri de Rabbim size gösterecektir. Bütün bu sıkıntılardan sonra, herkesin her şeyi olsun, benim sadece siz değerli okurlarım olsun yeter, diyeceksiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.