MUHARREM AY’I VE AŞURE GÜNÜ

Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu gününe aşure günü denir.

İslam öncesinde aşure gününde oruç tutulur, Mekke’de olanlar Kabe’nin örtüsünü değiştirirlerdi.

Peygamberimizin de İslam öncesi dönemde aşure orucu tuttuğu rivayet edilir.

Bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz; “Aşure günü orucunun, bir önceki yılın günahlarına kefaret olmasını Allah’tan umarım” buyurarak bu günde oruç tutulmasını tavsiye etmiştir.

Ramazan orucu farz kılındıktan sonra da Peygamberimiz aşure orucunu tutmaya devam etmiş ve ramazan orucundan sonra tutulan en faziletli oruçlardan birisinin de aşure günü tutulan oruç olduğunu bildirmiştir.

Aşure gününü ortaya almak suretiyle bir gün öncesi ve bir gün sonrasıyla birlikte üç gün oruç tutmak bu sebeple yerleşik bir gelenek haline gelmiştir.

Muharrem ayı, hicri yılın ilk ayıdır.

Hicretin bu ayda gerçekleşmiş olmasının yanında insanlık tarihi açısından da önemli hadiselerin bu ayda gerçekleştiği bilgisi vardır.

Hz. Ademin Cennetten çıkarılışı, Nuh tufanının oluşu, Hz. Musanın firavun zulmünden kurtuluşu, Hz. Yusufun kuyudan  kurtulması, Hz. Yakubun gözlerine kavuşması, Hz.Eyübün iyileşmesi gibi insanlık tarihi içerisinde özellikle Peygamberlerin hayatında bulunan önemli  kırılma noktalarının bu günde olduğu öteden beri  anlatılmakta ve rivayet edilmektedir.

Hicretten 17 yıl sonra Hz. Alinin teklifi ile Hz. Ömerin halifeliği zamanında Muharrem ayı hicri yılbaşı olarak kabul edilmiştir.

Muharrem ayının manevi ikliminde Müslümanlar istifade etmelidir.

Peygamberimiz Muharrem ayına, Allah’ın ayı manasına gelen “Şehrullah” ismini koymuştur.

Hz. Hüseyin’in bu ayda ve Muharrem’in onuncu gününde şehit edilmesi bu ayın Müslümanlar tarafından hüzünlü geçirilmesine neden olmamalıdır.

Elbette Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi her Müslümanın canını yakmaktadır, ancak bu olay, Muharrem ayının manevi iklimini değerlendirmeye engel teşkil etmemelidir.

1400 küsur yıl önce Müslümanlar arasında olan bu tarihi vakıa bu günün kavgasına gerekçe yapılmamalıdır.

Bizler Hz. Hüseyin’in haksızca şehit edildiğine inanıyoruz ama buradan hareketle de bir mevzi oluşturmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR