MÜSLÜMANIN İBADET ANLAYIŞI
Son ümmet için örnek insan, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. Peygamberimiz tüm davranışlarını vahyin ürünü olarak gerçekleştirmiştir. O, Kur’anın direk muhatabı olmuş, söz ve eylemlerini vahye göre şekillendirmiştir. Peygamberin ümmeti olan insanlar da Peygamberimizin sünnetine göre davranışlarını belirlemek, eylem ve söylemlerini geliştirmek durumundadırlar. Peygamberimiz insanlara, hayatın tüm karelerini ibadete dönüştürecek bir yaşam biçimi sunmuştur. Hayatı, ibadeti, siyaseti, idareyi, ticareti, beşeri ilişkileri, komşuluğu, aileyi ve hülasa; günün yirmi dört saatini, ömrün bütün karelerini ibadet olarak geçirmenin kodlarını öğretmiştir. Hak rızasına uygun olarak yapılan her işin ve söylenen her sözün ibadet olduğunu ümmetine anlatmıştır.
Sahabe de ibadetinin tamamını Peygamberimizden öğrenmiştir. Peygamberimizden öğrendikleri ibadet anlayışına göre; her ibadeti Allahın emri için yaptılar, bunu yaparken Yaratanın rızasını kazanmayı murat ettiler. İbadetleri yaparken, sahip oldukları nimetlerin şükrünü eda etmeyi de düşündüler. Böylece ibadet yaparken, hem Allaha şükrettiler, hem Allahın rızasını kazanmaya gayret ettiler, hem de Allahın emirlerini yerine getirmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşadılar. Peygamberimiz sahabeyi ibadet konusunda eğitirken ve bu eğitimin evrensel bir ibadet anlayışına dönüşmesini isterken, her bir insan gurubunu ve anlayışını da dikkate almıştır. İbadette; kolaylığın, devamlılığın ve samimiyetin temel gereklilik ve dikkate alınması gereken husus olduğunun altını çizmiştir. Namazı benim kıldığım gibi kılın, namaz kıldırırken acele etmeyin ama yavaş da davranmayın anlamına gelecek mesajlarını sunarken, gençlerin, yaşlıların, işi olanların ve farklı düşünmeye müsait bulunanların hepsini dikkate alarak bir tanım yapmıştır. İnsanlarla ve canlılarla ilişkinin de ibadet olduğunu ifade ederken; hakka uygun yaşamanın, merhamete uygun davranmanın, adalete uygun karar verip, ilişki geliştirmenin ibadet olduğunu hatırlatmıştır. Peygamberin; herkes gibi uyuduğunu, dinlendiğini, alış veriş yaptığını, çalıştığını, ailesiyle ilgilendiğini ve böylece hayatın her karesinde bulunduğunu ortaya koyarak da, Müslüman yaşamının, sadece cami ve seccade merkezli olmadığını göstermiştir. İbadetleri kendi arasında birbiriyle mukayese etmeyerek, aralarında öncelik oluşturulmamasını, her ibadetin kendi içinde hikmetlerinin bulunduğunu öğretmiştir. Dünyevi yaşamın ibadetlere engel olmamasını, hiçbir maddi varlığın ibadetin önüne geçmemesini de zaman zaman hatırlatmıştır.
Peygamberimizin öğrettiği şekliyle ve muhtevada ibadet yapan sahabeler; dünyada ahiretin tadını almış, dünyayı ahiretin tarlası olarak değerlendirmeyi başarmıştır. Onlar her ibadetinde Allahın muradını hesap etmiş ve buna uygun muhtevada ibadet yapmışlardır. Yaralı olduğu halde, ölümün eşiğinde bulunan Hz. Ömer sabah namazını geçmeden kılmayı istemiştir. Hz. Ali ayağına saplanan okun, namaz kılarken ki huşu halinde çıkarılmasını istemiştir. Abdullah b. Mes’ud namaz söz konusu olduğunu yüzünün rengi değişmiş ve çarşaf gibi buruşmuştur. Toplam 6 yıl Müslüman olarak yaşayıp şehit olan Sa’d b. Muaz namaza verdiği ehemmiyet ve Hz. Peygamberin mesajlarına gösterdiği sadakat nedeniyle yetmiş bin meleğin cenazesini taşıdığı bir sahabe olarak tarihe örnek biri olarak Peygamberimizin övgüsünü kazanmıştır.
Müslümanın ibadeti, Peygamberimizin gösterdiği ve sahabenin anladığı şekliyle olmalıdır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.