NASIL BİR DEĞİŞİM?

Bugün birkaç konuya değinmek istiyorum. Bunlardan ilki AK Parti’de beklenen değişim, bir diğeri ekonomideki gidişat ve yerimiz kalırsa tasarruf tedbirleri ile asayişteki sıkıntılara değinmek istiyorum. AK Parti’de beklenen değişimle başlamak gerekirse; bu konuda öncelik olarak teşkilat tabanından değil genel merkez yönetiminden başlanması gerekir. Yapılacak kongrelerde il teşkilatlarının yapılanmasını yapacak olan genel merkez yöneticileri mevcut yöneticiler olursa bunun hiçbir anlamı olmaz. Cumhurbaşkanı, genel merkez yönetiminin de yenileneceğini söyledi ancak bu değişimin tabandan tavana doğru değil, tam aksine tavandan tabana doğru yapılması gerekir. Aksi halde değişimin hiçbir anlamı kalmaz. Mevcut üst yönetimin yapacağı değişimin hiçbir anlamı yok, onlar başarılı olsalardı AK Parti yerel yönetimlerde muhalefete düşmezdi. Üst yönetimin tamamı değişmeli, sadece Cumhurbaşkanı kalmalı. Bu değişim yapılmadan teşkilatlarda yapılacak değişimler sadece göstermelik olur, onun dışında bir işe yaramaz. İllerde yapılacak değişime gelince; burada olmazsa olmaz demokrasinin kurallarının işletilmesi gereğidir. Teşkilatlarda çalışan insanların emekleri görmezden gelinemez. Bu insanlar emek verip mahalle, ilçe, il yönetimlerinde görev alma hakkına sahipler. Siz yukarıdan aşağıya il başkanı tespit edip kongrelerde tek liste halinde seçim yaparsanız buna değişim değil dayatma denir.

Gelelim nasıl bir değişim olmalı sorusuna; öncelikli olarak yukarıda belirttiğim sandıktan çıkma kuralını işlettikten sonra iş daha kolay bir hal alır. Tabandan gelen teşkilat mensupları mahalle başkanlıklarından başlamak suretiyle ilçe ve il yönetimlerini seçme ve seçilme hakkı elde ederlerse güzel sonuçlar ortaya çıkar. Gençleşme çalışmaları yapılmalı ancak bunu yaparken partinin kuruluşundan itibaren emek vermiş, başarılı olmuş ve daha sonra kenara çekilmiş isimlerden de mutlaka istifade edilmeli. Siyaset tecrübe gerektirir, işi bilmeyen gençlere bırakılırsa çok hata yaparlar. Tecrübeli isimlerle gençleri buluşturup dinamik kadrolar oluşturulmaz ise AK Parti genel iktidarı da kaybeder. AK Parti’nin gündeminde olan ekonomik programın güzel tarafları yok değil ancak tasarruf tedbirleri olarak kamuoyuna sunulan konuların çok da işe yarayacağını sanmıyorum. Kamu kuruluşlarının alacağı on liralık gazete aboneliğini iptal etmeyle bu işler çözülmez. Bu işi kökünden çözmenin en önemli yolu kamu kurumlarındaki ihalesiz alımların önünü kesecek 22/d veya benzeri uygulamalara son verip açık ihale zorunluluğunu getirmektir. Yoksa idareler milyonlarca liralık işleri bölüp bölüp kafalarına göre istediklerine verirler siz de öte yandan tasarruf tedbirleri aldık diye avunursunuz.

Burada vatandaş da üzerine düşeni yapmalı. Mesela, et fiyatları yüzde otuz düştü ama kurbanlıklarda en ufak bir gerileme yok. Kasapta kemikli et 350-400 lira bandında, kurbanlıklarda 650 lira bandında. Bu kadar fırsatçılık olur mu? Size yaşadığım enteresan bir olayı anlatayım. Çatalçam, yazlık bölgesi olduğundan süt üreticileri kafalarına göre fiyat koyuyorlar. Bir ay önce 120 lira olan 5 litrelik sütü kepeğe zam gelmemesine rağmen 150 lira yapmışlar. Bölgedeki bayanlar bu duruma tepki gösterip süt alımını uzak yerlerden yapmaya başlayınca oradaki süt üreticileri fiyatı yeniden 120 liraya çekmişler. Allah aşkına böyle bir fırsatçılık olur mu? Neymiş efendim girdi fiyatları artmış! Artan bir şey yok. Yaz ayına girdik, hayvanları sokağa salıp bedava et süt üretmek varken yattığınız yerden para kazanmak isterseniz Allah hesabını sorar. Burada sadece devlet değil hepimiz üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Eline fırsatı geçiren istediği gibi fiyat artışı yaparsa sadece kendisine değil ülkeye de zarar vereceğini bilmeli.

Son olarak Tekekköy’de çıkan yangından zarar gören kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, Allah beterinden saklasın. Bir de son bir hafta içerisinde şehrimizde iki cinayet yaşandı, ona değinmek istiyorum. Birisi Canik’te yaşandı, ölen döşemeciyi tanıyordum. Üç dört yıl önce kardeşleri eski dostum olan Ahmet ağabeyin oğlunu vurmuşlardı, şimdi de ağabeyleri vuruldu. Olay birbiriyle bağlantılı mı bilemiyorum ama her iki ölüm de üzücü, geride kalan aileler perişan oluyor. Aynı şekilde Fatih Mahallesinde de bir vurgun olayı yaşanmış, üzücü bir olay keşke yaşanmasaydı, ailesine başsağlığı diliyorum. Bu tür olayların yaşanmaması için hepimiz önce çocuklarımızdan sonra etrafımızdan başlamak suretiyle üzerimize düşeni yapmalıyız diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR