Neval Hanım Demedi !
Bazen gece geç saatlerde gazeteye gelir, sayfaları merak eder, gözden geçiririm. Bazen de matbaaya gider, orada bir eksiklik var mı diye bakar, eve öyle giderim. Bazen de hiç eve gidemez gece sabaha kadar matbaada olurum. Gazeteye geldiğim akşamlar, yazar arkadaşlarımın yazılarını okur, ondan sonra ayrılırım. Ancak dünkü yazıları hiç okuyamadan matbaaya gittim. Ben de sizler gibi baskıdan sonra okuma fırsatı buldum. İlk okuduğum yazı da Neval Hanımın yazısı oldu. Çünkü yazı ilk sayfada...İlk olarak da onun yazısını okudum ve hayli duygulandım. Ben Neval Hanımı hiç tanımazdım. Gazetemiz kurulduktan sonra köşe yazılarını okuyunca gıyabında tanıma fırsatım oldu. Doğrusu yazılarındaki içtenlik, samimiyet, akıcılık ve üslup etkiledi beni, hatta bu yazdığı yazıların sayısını arttırmasını ve kültür sayfalarını yapmada bizlere yardımcı olmasını istedim, sağolsun kırmadı bizleri hiç bir beklentisi olmadan bize destek verdi. 'Peki neden' diye düşünecek olursak ortak aklın sorması gereken bu sorunun cevabı gayet basit... O da benim gibi "aklını kiraya vermeyi sevmiyor". İrade-i cüziyye olarak adlandırdığımız hal ve hareketlerimizi şekillendirme mekanizmasını kullanmasını biliyor ve yapması gereken hal ve hareketleri kendi istem biçimine göre şekillendirip sonuçlarına da razı oluyor. Bu benim de hayat tarzımdır... Hani derler ya "Hürriyet bedelini ödemek kaydıyla dilediğini yapmaktır" diye, aklını kiraya vermeyen herkesin yapması gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum.Neval Hanım bulunduğu fakültede bir mücadele veriyor... "Ne mücadelesi" derseniz 'aklını kiraya vermeme, onurlu yaşama ve inanmadığı şeyleri yapmama mücadelesidir'. Tabi ki bunun bedeli vardır ve o da bu bedeli ödüyor. Doktora tezleri hazırlıyor, komisyon üyeleri gelmiyor, geliyor "bu konu çok ağır sen altından kalkamazsın daha hafifini yap!" diyor, daha basitini hazırlıyor "böyle tez mi olur, bu basit olmuş" diyorlar ve tezi reddiyorlar... Bence suçlusunuz Neval Hanım... Siz şehre gelip şehirdeki bir takım insanlara aklınızı kiraya vermiyorsunuz, onlara rukü ve secde etmiyor Allah'a secde ediyorsunuz... Peki "bu dediklerimi yapanlar Allah'a secde etmiyor mu?" diye aklınıza soru gelebilir... Ediyor da araya bazı muteber kulları koyuyorlar!.. Cenab-ı Hak o muteber kulları yüzü suyu hürmetine secdelerini kabul buyursun diye... Ancak Neval Hanım, "Allah ile kul arasına kimse giremez" inancıyla hareket ettiğinden aklını kiraya vermemiş, neticesinde de bedel ödüyor.Ben o tipleri çok iyi tanırım... Köyümden getirip, lise ve üniversiteyi okuttuğum bir çocuk, yüksek lisans sınavına girdiğinde, köylüm olduğunu söylediği bir Prof. çocuğa; "Sen madem ki Adnan'ın köylüsüsün sana sıfır!" deyip çocuğun istikbaliyle oynayacak kadar merhametten mahrum bir insan!..(tabiî ki insan denirse) Bu tiplerle mücadele etmek insanlık namına onur verici bir davranıştır. İşte Neval Hanım bu yüzden onlara "canınız cehenneme!" demiyor!..Aslında benim bugünkü konum bu değildi, yazmaya başladığım Samsunspor konusunda elimde olan belgelerle ilgili sizleri bilgilendirmeyi düşünüyordum ancak Neval Hanımın yazısını okuyunca dayanamadım duygularım kabardı, kusuruma bakmayın. Bu sütunları yazmak zorunda kaldım, nasipse önümüzdeki yazıdan kaldığımız yerden devam ederiz. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.