Nineteen Eighty-Four
"İnsanın azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olması bile deli olduğu anlamına gelmiyordu. Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan. Doğruya sarıldığın zaman tüm dünyayı karşına bile alsan, deli olmuyordun."
1984, Orwell'ın bütün dünyayı ve sistemi protesto ettiği ve yer yer acımasız, baskıcı, simsiyah bir dille kaleme aldığı unutulmaz romanıdır.
Yalnızlığa, şiddete, tutsaklıklara, sıkışmışlıklara, geçmişin durmaksızın değiştirilmesine ve en önemlisi bitmek bilmeyen ölümcül bir baskıya adeta göğüs germeye çalışan ve bunu yaparken başını olabildiğine dik tutan bir romandır.
Bizi, 1948 yılından atılan tokadı nasıl olur da günümüzde hala hissedebildiğimize şaşırtan harikulade bir romandır. Ütopyadan ziyade bir karşı ütopyadır aslında. Asla ve asla hayal ürünü de değildir. Tohumlarını atmış ve yıllar içinde yeşertmiş bir romandır.
Aslında Orwell'ın bu gerçekçi dilini 'Paris ve Londra'da Beş Parasız' isimli kitabında da yaşamak mümkün. O yoksulluğu, umutsuzluğu, evsizliği, işsizliği ve çaresizliği öyle yalın bir dille kaleme döküyor ki, isimsiz kahramanın kendisi olduğunu düşünüyor insan. Derinlere, çok derinlere nüfuz eden bir anlatım ve akıcılık, son satıra kadar insanı kuşatmaya devam ediyor.
1984'e dönecek olursak, karakterlerin sürekli izlenmesi, tamamen kontrol altında bir hayat sürmeleri, "parti" denen oluşuma ve "Büyük Birader'e" ters düşecek herhangi küçük bir fikre bile kapıldıklarında işkence görmeleri, kendi geçmişlerini ve zihinlerini zorla unutmalarının sağlanması... Nasıl bir iç sıkışıklık veriyorsa insanın göğsüne, sayfalar adeta kasvetle çeviriliyor ancak elden bırakmak da mümkün olmuyor.
Kitabı detaylı incelemeye devam edeceğim ancak öncesinde bu yazdığım ilk bölümde sevdiğim bir paragrafı sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Gerçekliğin en açık biçimde çarpıtılması böylelerine kolayca benimsetilebiliyordu, çünkü kendilerinden istenenin iğrençliğini hiçbir zaman tam olarak kavrayamadıkları gibi, toplumsal olaylarla yeterince ilgilenmedikleri için neler olup bittiğini de göremiyorlardı."
Herkese tavsiye ediyorum. Son yıllarda özellikle ülkemizde popüler hale gelen ve hala çok satanlar listesinde olan bu romanın, o listelerde olmasa bile okunması ve okutulması gerektiğini düşünüyorum yıllardır.
Sahi, bu hayatta sizin 101 no'lu odanızda ne var?
Devam edecek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.