OLAYLARA İDEOLOJİK BAKMAMAK GEREK
OLAYLARA İDEOLOJİK BAKMAMAK GEREK
Gerek iş hayatında, gerekse sosyal hayatta arkadaş seçerken, insanlarla ilgili değerlendirme yaparken veya olaylarla ilgili yorum yaparken ideolojik davranmak çok yanlış bir davranış biçimi olduğu kanaatindeyim. Hayatımın hiçbir döneminde insanları siyasi görüşleri, inanış biçimleri veya doğdukları yere göre değerlendirmeye tabi tutmadım, bu yüzden bir çok arkadaşımın eleştirisine maruz kalsam da asla düşüncelerimden taviz vermedim. Benim olsun, küçük olsun veya bizim kötü başkalarının iyisinden iyidir mantığı ile hareket etmedim. Yanlış bir işi kim yaparsa yapsın karşısında olurum, doğruyu da kim yaparsa yapsın yanında olurum. Bu bizim hayat felsefemizdir, inanç Dünyamızın gereğidir.
Geçtiğimiz hafta sonu bir sivil toplum örgütü eski bir Belediye Başkanını şehrimize getirip, konferans verdirmiş, şehirdeki bürokratların bir kısmı da bu konferansa katılmışlar, hatta konunun eğitimle ilgili olması nedeniyle Milli Eğitim Müdürü de toplantıya davet edilince o da nezaket göstererek toplantıya katılmış. Buraya kadar olup, bitenler gayet normal en ufak bir problem yok, ancak buradan sonrası çok alakasız bir biçimde kamuoyuna sunulduğundan gündem haline geldi. Sivil Toplum kuruluşunun şube Başkanı Eğitim sistemi ile ilgili bazı eleştirilerde bulunmuş. Nedir o eleştiriler derseniz yetişen gençliğin okullarda manevi eğitim almadığından boşlukta olduğunu, ahlaki bir çöküntü ile karşı karşıya olduğumuz için eğitim sisteminin bu doğrultuda politikalar üretmesi gerektiğini beyan etmiş. Burada ne anormallik var derseniz baktığınız yere göre değişir, şayet yetişecek olan nesillerin maneviyattan uzak, barlarda, pavyonlarda, gününü gün eden bir gençlik olmasını istiyorsanız o zaman birilerine göre bu arkadaşımızın konuşmaları tamamen yanlış, yok Dinine, Vatanına, milletine, Maneviyatına bağlı bir gençlik yetişsin istiyorsanız yine bu malum çevreye göre yapılan konuşmada ciddi problem var.
Habersiz kalıp, manşet yapmaya haber bulamayan bazı gazeteler bu konferansı manşet yapıp, olayı kafalarına veya kendi inanç Dünyalarına göre yorumlayan bazı yayın kuruluşları Milli eğitim Müdürünü olayın göbeğine koyarak yapılan konuşmanın sanki direk Milli Eğitim Müdürü muhatap alınarak yapıldığını gündeme taşımışlar, oysa olaya biraz objektif bakıldığında durumun hiç de öyle olmadığı çok rahat bir biçimde ortaya çıkacaktı. Yapılan konuşma tamamen sistemle ilgili eleştiriden ibaret olup, kimse hedef alınmaksızın yapılmıştı. Yapılan eleştiri kişiler üzerinde yoğunlaşmayıp, tamamen sistemdeki yanlış uygulamalar eleştirilmekteydi. Bana göre haklı tarafları da çoktu ancak mevcut Hükümetin bu konudaki müspet çalışmaları da göz ardı edilmemeliydi. Zira okullara Peygamber efendimizin Hayatı ve Kur'an derslerinin seçmeli ders konmasının nedeni de bu eksikliğin giderilmesi idi. Bazı çevreler Hükümetin bu uygulamasını şiddetle eleştirip, veryansın ederken, maneviyatçı eğitimcilerin bu yapılanları yetersiz bulması en azından biraz insafsızlık değil de neydi? Bir yandan bu yapılanları göğüslemek zorunda kalan Hükümet diğer yandan kendi Dünya görüşündeki insanların eleştirisini de göğüslemek zorunda kalması fevkalade zor bir durumdur. Esasta yapılan eleştiride haklılık payı vardır ama son on yılda yapılanları göz ardı etmek insaf terazisine sığmaz. Hadi diyelim bu arkadaşlar biraz siyasi, biraz da duygusal bir konuşma yapmışlar, peki basının bunu alıp, sanki Milli Eğitim Müdürü hedef alınmış da kafasını eğerek o konuşmayı dinlemiş şeklinde haber yapmanın habercilik mantığı ve objektif davranma ile ilgisi nedir anlamış değilim. Bir yayın organı olaya kendi dünya görüşü doğrultusunda böyle bakarken bir başka yayın organı yapılan bu konuşmadan duyduğu rahatsızlığı dile getirip, konuşmayı şiddetle eleştirmiş. Bir başka köşe yazarı ise konuşmayı yapan arkadaşa ağır ithamlarda bulunmak sureti ile bir nevi hakarette bulunmuş. Sizin anlayacağınız birisi bir kuyuya bir taş atmış ama kimse taşı çıkarmaya niyetli değil, herkes kafasına göre kuyuya taş doldurmaya çalışıyor.
İyi güzel de kardeşlerim burada suçlu kim?, haklı kim? derseniz herkes olaylara kendi ideolojik penceresinden baktığından kendine göre haklı ancak yapılan haberlerin aslı astarı olmadığı ortada. Konuşmacı sistemi eleştirmesine hatta bunu daha sonra açıklamış olmasına rağmen birileri sırf kafalarına göre haber yapmak adına olayı mecrasından çıkartarak çok farklı bir yöne çekmeye çalışmıştır. Daha sonra bu basit konudan ekmek çıkarmaya çalışanlar yiye, yiye ekmeği bitirememişlerdir. Acizane Bürokrat arkadaşlara tavsiyem katılacakları programları çok ince eleyip, sık dokuyarak katılmalarıdır. Bu şehir bazı konularda çok sıkıntılı illerden birisi olduğunun bilincinde olarak her toplantıya katılmamalarını tavsiye ediyorum. Hiçbir şey yapamaz iseler alsınlar bir kitap okusunlar bundan iyidir. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.