OLMAK YA DA OLMAMAK İŞTE BÜTÜN MESELE BU!
Ne düşler kurabilir insan,düşünmeli bunu.
Bu düşüncedir felaketleri yaşanır yapan
Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına,gururunun çiğnenmesine
Sevginin kepaze edilmesine
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
Kötülere kul olmasına iyi insanın
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
Kim ister bütün bunlara katlanmak
Ölümden sonraki birşeyden korkmasa
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Ürkütmese yüreğini?
(W.Shakespeare )
"Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu!"diye başlayarak Hamlet ile yapar felsefesini Shakespeare. Olmak ya da olmamak mı mesele yoksa bu iki kutup arasında gidip gelen bir süreç mi?Bu ikisi arasında verilen bir çabadır yaşam. Benim böyle bir derdim yok sadece vakit dolduruyorum bu mekanda diyen etkisiz elemandır.Oysa etkili olmak,etkilemek lâzım. Çünkü canlı cansız yaratılan her varlığın bir sebebi var.İnsan da yaşam sebebini bulmalı, anlamalı. Düşünen insan hayatı ve içindekileri anlamlandırma çabasındadır.Bu anlamlandırmalar çoğu kez zıtlıklar etrafında çıkar karşımıza.Mutluluk-mutsuzluk,sevgi-nefret,iyi-kötü, yanlış -doğru, güzel -çirkin, yaşam-ölüm,korku-cesaret, varlık -yokluk.
Sürekli mutlu olsak,mutsuzluğu yaşamasak mutluluğu arayış yoluna gider miydik?Kötüyü bilmesek iyinin kıymetini bilir miydik?Hep sağlıklı olsak,hastalığın zorluğunu yaşamasak,sağlıklı kalmayı diler miydik?Yokluğu bilmesek,düşünmesek varlık bilincini oluşturabilir miydik?Bu zıtlıklar birbirini anlamlı kılarken bize de seçim imkânı sunar.Biri olmak isterken diğerinden kaçarız.Mutlu olmak için mutsuzluktan,iyi olmak için kötüden,kazanmak için kaybetmekten kaçarız.
Güvende olmayı tercih eder insan korkularından kaçmak için. Shakespeare'nin dediği gibi ölümden korkmasa insan,gidip de dönmeyeceği dünyadan ürkmese yüreği, dünyayı kendine güvenli alan görür müydü? Şikayet ettiği, belki de acı çektiği yaşamın içinde var olma çabası içinde olur muydu?Belki de bu korku cesarete sürükler bizi. Bizim inancımıza göre ölüm yok oluş değil,diğer alemdeki var oluşumuzun başlangıcı ve orada nasıl var olacağımız burdaki var oluşumuza bağlı.
Savaşlar bile bu yüzden çıkmıyor mu?Var olma çabasından. Dünya üzerinde ya kendi topraklarında ya da başka milletlerin topraklarında var olmak adına harcanıyor bunca varlık ve insan.Var olmak için yok ediyor!.
Bir yazarın duygularını,düşüncelerini, bilgilerini ya da hayalindekileri yazıya dökmesi de bir varoluş çabasıdır. Yazıya dökülüp uzun yıllar yaşayacak esere dönüşmese,kimse bilmeyecek ,yok olup gidecektir.Oysa ortaya çıkan varlık nice insana yol gösterici ışık,düşünce dünyasına yada hayal dünyasına açılan bir pencere olur.Yokluk yerine varlık olur.
"Sezgisel akıl kutsal bir hediyedir ve rasyonel akıl sadık bir hizmetçidir. Biz hizmetçiyi onurlandıran ve hediyeyi unutmuş bir toplum yarattık "der Einstein. O hediyeyi derinlere gömdük,işte o derinlerde kalan madendeki cevheri çıkarmak için bir fener yakıp, karanlık dehlizlerden geçerek sormalıyız varoluş sorularımızı.
Varlığımızın sebebi ne?Bu şekilde var oluşum (iyi ya da kötü )neye sebep olur?Var olmak için ne yapmalı, nasıl bir yol seçmeliyim?Nasıl bir var oluşla anılmak isterim?Çabalarım nasıl bir varoluş için olmalı?
Çelişkiler insanları fikir yürütmeye, fikir yürütmeler de doğru ya da yanlışa varmayı sağlar. Bizler de bu tercihlerimizle yaşarız. İnsanın içsel dünyasına keşfi farkındalığına ve mutluluğuna açılan kapıdır. Kendisiyle iletişime geçen insan bu farkındalığı ile seçimlerini oluşturur ve yaşamındaki değişimi gerçekleştirir. Bu uyanışla farkına vardığımız şeylerle uyumlu hale geliriz.Uyum içinde olmak insanı sorumlu, güvenli ve dirençli kılar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.