ÖLÜNÜN SÖYLEDİKLERİ…
Musalla taşı; insanların riyasız, yalansız, haramsız olarak üzerinde dümdüz uzandıkları ve kendisini uğurlayanlara en anlamlı mesajların verildiği yerdir. Hayatını dümdüz yaşayanlar, gururla uzanırlar musalla taşına kendisini uğurlayanların huzurunda. Rahattırlar ve uğurlayanları mutlu ederler. Hayatını eğik bükük yaşayanlar, riyasız gün geçirmeyenler, nokta kadar menfaat için virgül gibi kıvrananlar, yalanı kendisine sermaye yapanlar, haramı servet olarak görenler, şöhreti adamlık sananlar, şehveti delikanlılık diye ifade edenler, bulundukları makamdan dolayı enaniyet gösterenler, kendisinin dışındakileri küçük görenler, "küçük dağların sahibi benim, büyükleri de dedemden kaldı" mesajını verecek şekilde yürüyüş yapanlar, imkanlarına göre söz söyleme hakkının olduğunu düşünenler... nasıl yatacak kendisini uğurlayanların huzurunda, o dümdüz taşın üzerine. Ölüm geldiğinde ne yapacaklar, yaşadıklarının hesabını nasıl verecekler, sorulan sorulara ne diyecekler. Kendisinden önce yaşayan ve vefat edenlerin kendilerine söylediklerine kulak tıkadığı için hayatın hakikatini göremeyen onlar; kabirde ve mahşerde, ahirette ve kıyamette ne yapacaklar, yaptıklarının gerekçesi olarak neler söyleyecekler ?
Ölünün söylediklerini anlamak gerekir. Peygamberimiz; vaiz ve vaaz olarak ölüm hakikati ve ölenlerin söyledikleri yeterlidir buyurmuştur. Ölüden ders dinlemek ve ölüm gerçeğinden ders almak gerekir. Bunun en çarpıcı sunumunu ölünün dümdüz uzandığı “Musalla Taşı” söylemektedir. Musallada dümdüz olacak insan ama bundan ya mahcup olacak ya da kendisiyle gurur duyacaktır. Yaşarken hiçbir düzlüğü ve düzgünlüğü olmayan kişi rahatsız olmayacak mı kendisini uğurlayanların huzurunda bir defalık da olsa düzgün uzanmaktan ? Birlikte yaşadıkları ve kendisini uğurlamak üzere musalla taşının önünde bulunanlar, hiçbir düzgünlüğüne şahit olmadıkları kişiyi musalla taşında dümdüz görünce acaba ne düşünecekler? Hayatı hava atmakla, caka satmakla geçen kişi musalla taşının karşısında nasıl dümdüz olacak ? Cenaze namazını kıldıracak kişinin musallanın önüne geçip de, "musalla da yatan falan oğlu/kızı falanı nasıl bilirsiniz?" diye sorduğunda ne hissedecek musallada yatan acaba ? Cılız bir sesle yakınlarının "iyi biliriz" dediği ama büyük ekseriyetinin hiç ses çıkarmadığı bir mevta nasıl bir durumda olur tabut içinde acaba? Hayatı boyunca, musalla taşının önünde kendisini uğurlayanlar hakkında yalan söylemiş, iftira atmış, gıybet yapmış, onları hor görmüş, dövmüş ve sövmüşse dümdüz yattığı musalla taşının üzerinden nasıl bakacak kendisini uğurlayan o kimselere ?
Musallaya yatan ölü; yaşarken yaptığı kıvırmayı yapamayacak, riyakarlığı gösteremeyecek, iki yüzlü olamayacak. Artık yattığı taş onu dümdüz yapmıştır. Dümdüz olmanın onurunu hiç yaşamadığı dünyadan dümdüz yatıp ayrılacak. Musalla taşının üzerinde dümdüz yatarken, kendisini uğurlayanlara haykırırcasına; "Sakın ha ! Benim durumuma düşmeyin, son gidişinizdeki düzgünlüğü hayatınızın her karesinde gösterin" diyebilecek mi, bunları söylese de, cenaze namazını kılmaya gelenler o ölünün söylediklerini anlayabilecek mi acaba ? Düzgün bir hayatın sahibi olan mevta da aynı taşın üzerinden, gururla kendisini uğurlayanları selamlayıp özlemini çektiği Rabbına kavuşacaktır. Dünya yaşamının son durağı ile ahiret hayatının ilk durağı kabirdir. Bu ana merkeze musalla taşının üzerinden gidilir. Musalla taşını görmeyenler, fonksiyonunu bilmeyenler verdiği mesajı da kavrayamazlar. Ölünün söylediklerini anlamayanların, aynı taşın üzerinde dümdüz yattıklarında belleri acıyacaktır. Zira o taş, riyasız, haramsız, yalansız bir taştır. Eğri yaşayıp kıvıranların, kötü yaşayıp kıvrananların dümdüz yapıldığı bir taştır. Musalla taşına yatmadan, ölenin söylediklerini duymak, anlamak, ibret çıkarmak ve hikmetini kavramak gerekir ki yatıldığında beller acımamış olsun. Cenaze merasimlerinin gösteriye dönüştüğü ortamlarda, ölünün söylediklerini kimse duyamıyor maalesef.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.