ORGAN NAKLİ

Günümüzün önemli konu başlıklarından bir tanesidir Organ Nakli’dir. 3-9 Kasım tarihleri arası da Organ Nakli Haftası olarak değerlendirilmektedir. Organ Naklinin dini boyutunun ne olduğu, organ bağışlamanın dinen caiz olup-olmadığı merak edilmekte, bu soruların cevabı sık sık sorulmaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu bu konuda verdiği fetvasında; "Dinimizde, kitap ve Sünnet'in delaletlerinden çıkarılmış umumi hüküm ve kaideler de vardır. Bilindiği üzere, insan mükerrem bir varlıktır. Mahlukatı içinde Allah onu mümtaz kılmıştır. Bu itibarla normal durumlarda ölü ve diri kimselerden alınan parça ve organlardan faydalanılması, insanın hürmet ve kerametine aykırı görüldüğünden, İslam alimlerince caiz görülmemiştir. Ancak, zaruret durumunda, zaruretin mahiyet ve miktarına göre bu hüküm değişmektedir. Nitekim dinimiz, bir kısım fiil ve davranışları yasak kılmış, kitap ve sünnet bunları tespit etmiştir. Sözgelimi murdar hayvan (meyte), kan, domuz eti, şarap... vb. şeylerin yenilip içilmesi, alınıp satılması, ilaç olarak kullanılması haram kılınmıştır. Ancak ,zaruret halinde bunlardan ölmeyecek kadar yenilip içilmesinin (el-Bakara, 173; el-Maide, 3; el-En'am, 119) meşru olduğu beyan buyurulmuştur." Fetvada, İslam alim ve hukukçularının zorunluluk durumunda bir ölçüde dinen yasaklanmış şeyleri mübah kıldığı ve zaruret halinde, başka bir çare olmayan bütün yasakların zaruret miktarınca işlenmesinin caiz ve mübah olduğu sonucuna vardıkları ifade edilmiştir. Fetvanın devamında şöyle denilmiştir: "O halde, ölmüş kimselerden tedavi maksadıyla organ ve doku alma ve bunları hasta veya yaralı kimselere nakletme konusunda bir hükme ulaşabilmek için; zarurete binaen, cesedin kesilmesi, organ ve dokularından bir kısmının alınmasının caiz olup olmadığı, hastalığın tedavisinin zaruret sayılıp sayılmayacağı, organ ve doku nakli caiz ise, hangi şartlarla caiz olduğunun bilinmesi gerekmektedir. İslam alim ve hukukçuları, karnında canlı halde bulunan çocuğun kurtarılması için ölü annenin karnının yarılmasına, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan kimselerin kırılmış kemiklerinin yerine, başka kemiklerin nakline, bilinmeyen hastalıkların öğrenilmesi ve hayatta bulunmaları sebebiyle hastaların tedavilerinin sağlanabilmesi için, yakınlarının rızası alınmak suretiyle, ölüler üzerinde otopsi yapılmasının caiz olacağına, fetva vermişler, canlı bir kimseyi kurtarmak için, ölünün bir parçasını itlaf etmeyi caiz görmüşlerdir. O halde, hayatı veya hayatî bir uzvu kurtarmak için başka çare olmadığında, kan, doku ve organ nakli yolu ile de bazı şartlara uyularak, tedavinin caiz olması gerekir."

Özetle;  zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayatî bir uzvunu kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının, meslekî ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen bir tabip tarafından tespit edilmesi, hastalığın bu yoldan tedavi edilebileceğine tabibin kesin kararının bulunması, organ veya dokusu alınan kişinin, bu işlemin yapıldığı esnada ölmüş olması, toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında (ölmeden önce) buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla, yakınlarının rızasının sağlanması, alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması, tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması halinde, organ bağışı caizdir, yapılabilir, dinen her hangi bir mahsuru yoktur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR