RAMAZANI UĞURLARKEN…

  Dinimiz, insana maddi hayatının devamı için çalışmayı emrettiği gibi, ruhi hayatının temini ve ruhunun terbiyesi için de iman ve ibadetin gerekli olduğunu bildirmektedir. Fiziki yapımızın yaşamı için günün belli saatlerinde yemeye ve içmeye ihtiyacımız vardır. Bunu insanlar kural haline de getirmişlerdir ve bu bir zorunluluktur. Aynı şekilde insanın ruhi hayatını salimen sürdürebilmesi için inanç, ibadet ve ahlak gibi temel değerlere ihtiyacı vardır. İbadetlerin zaman içine yayılarak devamlı olmasının hikmeti de budur.

            İbadetler insan ruhunun gıdasıdır, ruhu kuvvetlendirir, yüceltir, Allaha yaklaştırır ve iyi kul, topluma faydalı insan haline getirir. İbadetlerde süreklilik esastır. Peygamberimiz az olsa bile devamlı olan ibadetin önemli, faydalı ve sevimli olduğunu buyurmuşlardır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde, ölüm gelinceye  kadar Allaha devamlı ibadet edilmesini emretmiştir. İnsanın görünen varlığını devam ettirmesinin yanında çok ulvi ve asli görevleri de vardır. Bu ulvi  görevler ancak ruh terbiyesiyle, ruh bakımıyla sağlanabilir.

            Dünyevi sınavlarda nasıl ki bir saatlik süre içerisinde yapılan değerlendirme, kişinin gelecek yaşamını belirliyorsa; dünya yaşamı da insanın ahiret yaşamını/ebedi alemdeki durumunu belirleyecektir. Yüce Allah, insan yaşamında bir takım zaman dilimlerini de dönüm noktası olarak tayın etmiştir. Bunlara mukaddes zamanlar da diyebiliriz. Üç aylarla başlayan, kandil geceleriyle anlam kazanan ve mübarek ramazan ayı ile insanları manevi bir atmosferden/iklimden geçiren bir süreci geride bırakıyoruz.

            Bu zaman içerisinde diğer zamanlara göre çok daha fazla ibadet yoğunluğu yaşadık.  Namaz kıldık, zekat-fitre ve sadaka verdik, oruç tuttuk, va’z-u nasihatlar dinledik, Kur’an tilaveti yaptık, evlerde ailemizle birlikte cemaatle namaz kıldık, öksüzleri-yetimleri-kimsesizleri-dul ve yaşlıları sevindirdik, hastaları ziyaret ettik, dargınları barıştırdık, anne-babamızın dualarını aldık, iyiliklerimizi arttırdık, kötülüklerimizi azalttık, bir daha dönmemek üzere tövbe ve istiğfarda bulunduk, birliğimiz ve bütünlüğümüz için dua ettik, Yüce Allaha ve Resulüne ramazan öncesine göre daha yakınlaştık. Bu davranışlarımızla ruhumuzu yeniledik, tazeledik, bakımını yaptık ve hayatını devam ettirmesi için gıdasını verdik. Bunlar ramazanın bereketiyle kazanılmış faydalı sonuçlar, iyi hasletlerdir.

            Ramazanın bereketiyle ruhumuzu getirdiğimiz bu noktadan geriye dönmemeliyiz. Bundan sonra inanç, ibadet ve ahlak zafiyetine düşmemeliyiz. Dünyevi ve uhrevi menfaatimiz, kısa olan ömrü en verimli hale getirmektedir. İnanç, ibadet ve ahlak ilkeleri bu hususta vazgeçilmez değerlerdir. Bu nedenle, ramazanı uğurlarken kazandığımız ve sahip olduğumuz değerleri de uğurlamamalıyız. Bir ramazanı daha geride bırakırken, sonrasına hazır olmak lazım gelir. Onbir ayın sultanı olan ramazan ayı, diğer onbir ayı da şekillendirecek etki gücüne sahiptir. Ramazan ayının eğitip, yetiştirdiği mümin; ramazan sonrasına hazır ve kamil bir forma dönüşmektedir.

            Ramazan ayı ibadet etme şuuru yanında, yapılan ibadetlerle Kamil insan duruşunu kazandırmıştır. Bu duruş; Mümin ve Müslüman duyarlılığının hayata yansıması, davranışa dönüşmesidir. Ramazana veda ederken, ramazan kazanımlarıyla yola devam edilmelidir. Ramazan; müminler için hem ibadet, hem de eğitimdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR