SEÇİM SONRASI
Özlenen siyasetçi, bir yerlere seçildikten sonra tavır ve davranışlarını hiç değiştirmeyendir!
Seçildikten sonra huy değiştirenler; havalananlar, halkın içinden kendisini soyutlayanlar, aslında siyasetçi değil, bu yaşına kadar kendisine kimlik bulamamış olanlardır. Siyaseti bir “nimet” olarak görürler ve seçildiklerinde hayatlarının başarısını yakaladıklarını zannedenler!
Oysa; siyaset ayak oyunları ve aldatmacalarla şekillenmiş bir kavramdır. Meslek de değildir. Ve dolayısıyla siyasette elde edilen başarıların gerçek hayatta değeri tartışılır!
Büyük şehirleri bir tarafa bırakırsak; ilçe yerleşim birimlerinde siyaset yapanlarda veya yaptığını zannetseler de aldatmacılık ve kandırmacılık olgularının hayli geliştiğini görürüz. Samsun elbette bizim baktığımız ve örneklediğimiz ilk yer olacaktır. Burada yaşıyoruz çünkü.
Geçtiğimiz 31 mart yerel seçimleri bir referanstır söylediklerime. Yıllar önce siyaset yaptığım bir partide, birbirleriyle arkadaşlık yapan bir gruptan söz edeceğim. Bu grup, içlerinden birisini allem edip, kallem edip, çalışıp, didinip partisinden belediye başkan adayı yaptı. Beklenir ki; belediye başkanı seçilen bu arkadaş arkadaşları ile birlikte sıkı çalışmalar yapsın, güç olsun, partisine halkına hizmet etsin…
Hayır!
Siyasi gelenekler devreye girdi…Seçilen, kendisinin seçilmesi için gece gündüz çalışanları türlü ayak oyunları ve Bizans entrikaları ile uzaklaştırdı. Yani halk tabiri ile “kazığı attı” Nasıl mı?
Bu grup seçimlerden bir gün önce bir araya gelip, listeleri hazırladılar. Kime ne göreve yazacaklarına birlikte karar verdiler…Grup ya bunlar! Ekip… Takım… Ne derseniz deyin! Sonra mı ne oldu?
Grubun belirlediği adamlar gitmiş, yerine başkaları yazılmış… Çoğu görüntü verip emek vermeyenler ve seçim sürecince kendi menfaatleri için nemalananlar, gücü yetecek yere güç vermeyenler! Peki, gruba liderlik eden ve başkanlığa adaylığını koymuş muhterem arkadaşlarına bu yapacağından bahsedip, “Listemde şu isimlerin olmasını istiyorum” deseydi ne kaybederdi?
Sayılı günler çabuk geçiyor! Elbette bu yapılanlar geçmişte kalacak. Dostluklarını, arkadaşlıklarını bir listeye değişenler bir bakacaklar, yeni liste yapma zamanı gelmiş. O zaman etrafında kimi bulacak çok merak ediyorum.
Allahtan Samsun insanı, medeniyette hayli ilerlemiş. Yoksa, başka bir ilde böyle bir durum yaşandığında adamın suratına bakmazlar… Baksalar da “tuuu sana” demek içindir!
Nerede kaldı delikanlılık? Yok… Nerede kaldı dostluk arkadaşlık? Yok…
ŞİMDİ YEREL SEÇİMLER GEÇTİ!
Her yerel seçimlerde olduğu gibi hayatında hiç kravat takmamış tipler, takım elbiselerinin içine rengi uyumsuz boyun bağlarını dolayacaklar ve kendilerini sokağa atacaklar…
Hasta ziyaretleri, cenazeler, kahve sohbetleri…Bu arkadaşlar, seçimlerden önce, haberlerini yaptırmak için önlerinde takla attıkları gazetecileri de tanımaz, takmaz olacaklar…Ne zaman? Seçildiklerinde… Gazeteci bir anda ismiyle hitap edilen lüzumsuz adam olacak…Ama dedim ya…Bizler, halk, hancıdır…Siyasetçi yolcu…Seçildiklerinde havalarından geçilmeyen, örneğin belediyede çalışan bürokratlara mavi boncuk dağıtanlar, bu dönemlerde “huy değiştirecekler” Seçimler geçti çünkü…
Gelenek böyle dostlar!
Samsun’da bu güne kadar bu geleneği bozan tek siyasetçi ise, Rahmetli Muzaffer ÖNDER’dir. Onu örnek alanlar ise Vedat YILMAZ, Nihat BATUR, Necmi AKKOYUNLU oldu. Onları gerçekten bütün bu yazdıklarımdan tenzih ediyorum. Bu başkanlar önce ne ise sonrada hep o oldular...
Hatta daha mütevazı, daha olgun, olaylara daha mantıklı yaklaşan birer belediye başkanıydılar…Bu durum, onları özlediğimiz siyasetçiler kategorisine sokuyor ve Samsun’da gelecek nesilin, yani siyasete girmeyi düşünenlerin kendisinden örnek alması gerektiğine inanıyorum.
Bu seçimlerde de seçilen örnek olacak iki isim görüyorum. Biri Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Mustafa DEMİR diğeri Atakum Belediye Başkanı seçilen Cemil DEVECİ, her ikisini de yakinen tanıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.