ŞEHİR KULÜBܒNDE NELER OLUYOR

 

            Bir yıl önce yaşadığım çirkin olayın ardından Medresei Yusufiyye"ye girdiğimde sağ olsun Şakir Gürel Bey daha önce birlikte yaptığımız ve adını da birlikte koyduğumuz eğrisi doğrusu  programını üç konukla devam ettirmişti. Konuklardan birisi şu anda Cemiyet Başkanlığı koltuğunda oturan zavallı adam, ikincisi geçmişte yaptığı tecavüz olayından ceza alıp, daha sonra affa uğrayan sübyancı adam, üçüncüsü ise gazetecilik mesleği ile çok ilgisi olmasa da bir gazeteye ortak olması ve daha sonra o gazetenin imtiyaz sahibi olması nedeni ile yayına konuk edilmiş olan avukat arkadaşımızdı. Programı sunan Şakir Bey gayet iyi niyetle yaşadığımız olayı masaya yatırmış, ancak diğer katılımcıların programlı ve maksatlı gelişleri neticesi olay çığırından çıkmış, mağdur durumunda olan ben iken, katılımcıların olayı saptırması sonucu ortalığı karıştıran, mahallenin delisi ilan edilmiştim.

            Adili mutlak olan Yüce Rabbim çok zaman geçmeden neyin neden yapıldığını, kimlerin nerelerde neden bulunduğunu, şehirde yaşanan olumsuzlukların arkasında kimlerin olduğunu insanlara kısa zamanda gösterdi. O günlerde bizim aleyhimizde bir oluşum yapıp, bir araya gelen insanlar, büyük bir olay yapmışlar gibi, günlerce, haftalarca, hatta aylarca yaptıkları oluşumla ilgili reklamlar yapmışlar, birleşik medyayı kurmuşlardı. Gittikleri her toplantıda veya sohbette bunun havasını atmakla kalmayıp, televizyonlarında aylarca reklam yapıp, yaptıkları reklamda kendilerine düşen görevi yerine getirdiklerini, bu anlamda bir gazete ve iki televizyon kanalının bir araya gelip birleştiklerini ilan edip, görev sırasının topluma geldiğini haykıran reklamlar yapıyorlardı, ama toplum bunu yemedi ne yaptıkları yayınlar izlendi, ne de yakında Samsun"da olay çıkacak diye reklam yaptıkları gazete okundu, sizin anlayacağınız toplum mühendisliği yapmaya kalkanlar bir kez daha sınıfta kaldı. Bu gün itibarı ile KAZ TV Vezir Hazretleri"nin himayesi altına girip, mülkiyeti Büyükşehir Belediyesi"ne ait olan Yedaş binasına taşındı, kanalın kağıt üzerindeki boyu uzun, aklı kısa sahibi de bu güne kadar yaptıklarından tövbe edip, hacı olmak üzere Beytullah"a gitti.

            Peki bizim yazı başlığı ile bu anlattıklarının ne alakası var derseniz, acele etmeyin onu da izah edeceğim. Şakir Gürel Bey"in programına çıkıp, beni mahallenin delisi ilan eden geri zekalılara şimdi sormak istediğim birkaç soru var; Birincisi bu güne kadar bizim ele aldığımız konuları ele alabilecek cesaretleri, yürekleri, adamlıkları olmamasına rağmen, bizim özgürlüğümüz olmadığı zaman neden konuşuyorlar da şimdi susuyorlar. İkincisi şimdi yazacaklarımı hepsi bilmesine rağmen ödleri bilmem nerelerine karıştığından bunları kaleme alamamışlarsa bunu neden itiraf etmekten çekiniyorlar? Üçüncüsü bu şehirde eşrafın, esnafın, üst düzey bürokratların ve siyasetçilerin ortak mekanı olan şehir kulübünde bunca olumsuzluklar olurken bunu sadece ve sadece bizim dile getirebilmemizden hiç ama hiç kimse kendisine pay çıkarmak istemiyorsa bu şehrin üzerine ölü toprağı serilmişse biz ne yapalım.

            Bu kadar izahattan sonra gelelim asıl konumuza, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte yeni rejimin sistematik olarak oturması için devrimler başlamış, bu doğrultuda harf inkılabı, giyim kuşamdaki inkılaplar, eğitimdeki inkılaplar, tekke ve zaviyelerin kaldırılması gibi temel inkılapların ardından, esnafın ve üst düzey yöneticilerinin oturup, kalkabileceği bir mekan oluşturmak amacıyla şehir kulüpleri kuruldu. İlimizdeki şehir kulübü de 1940 yılında kurulmuştur. İlk kurucuları Vali muavinleri, mahkeme başkanları, okul müdürleri ve tüccarlardan oluşmuş. Şehir kulüpleri sadece ilimizde değil, tüm illerde hatta büyük ilçelerin çoğunda kurulmuş, kulübe üye olmak için belli şartlar aranmış, sadece belli miktarda aidat ödemek yeterli olmamış, belli kişilerin güvencesi alınmak şartı ile üye olma şartı getirilmiştir. Kulübe üye olmayan kimseler giremez şartı en önemli şartlardan birisi olmuş, hatta bu konuda zaman, zaman eleştiri de almıştır.

              Samsun şehir kulübü de uzun yıllardır bu şekilde idare edilmekte iken geçen sene enteresan bir durumla karşı karşıya kaldı. Önce kulübün lokantası Hacı Garson"un eşine işletmek üzere kiraya verildi, her ne kadar kiracı Hacı Garson"un eşi gözükmekte ise de uygulamada işi bizzat Hacı Garson"un idare ettiği bir gerçekti. Hacı Garson bu işte güzel para olduğunu anlayınca oturup güzel bir plan kuruyor, planın adı kulübü halka açmak, hedef kulüp lokantasını meyhane gibi herkese açık olarak çalıştırmak. Peki bunu nasıl yapacaktı, önce kulübe kendi yandaşlarını üye yapıp, bu sayede bir kongreye gidip, kongrede tüzük değişikliği de yaparak kulübe herkesin girmesini temin edecek değişikliği yapmak. Bu operasyonları yapabilmek için yanına bir çeteyi de gayri resmi ortak alıp, muhalefet edenleri susturmak ise planın ikinci parçası. Bu olup, bitenlerin farkında olan üyeler yapılan kongrede aday çıkarıp, bu yönetimden kurtulmak istese de buna muvaffak olamadılar. Kongrede şimdiki Başkanı destekleyen Hacı Garson galip geliyor ve planın ondan sonraki bölümünü uygulamak için düğmeye basıyor. Hacı Garson"un bundan sonraki maceralarına bu yazıda yer kalmadı. Başka bir yazıda kalan bölümü paylaşmak üzere mutlu Pazarlar diliyorum.

 

                       

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR