SEVR DAĞI

 

    Hac ve Umre nedeniyle Mekke'de bulunduğumuz her defasında Sevr dağına çıkmışımdır. 
    Çeşitli nedenlerle gidemeyen hacıları ve umrecileri dağa çıkarmak için bazen aynı dönemde iki defa çıktığım da olmuştur. 
     Her defasında farklı hissiyatlar yaşadım Sevr dağının zirvesinde. 
     Birlikte dağa çıktığımız hacı ve umrecimerimizin hissiyatlarını  dinleyince de apayrı bir gönül duygusu yaşadım her defasında. 
     Dün akşam da bir grup umrecimizle gecenin ortasında, dağın zirvesinde olduk. 
     Genç arkadaşlarımızdan İsmet Karabudak  kardeşimin hissiyatları hem düşündürdü, hem duygulandırdı bizi. 
    "Bu mücadeleleri ümmeti için veren bir Peygamberin ümmeti, nasıl olur da Peygamber sünneti etrafında ortak bir hayat şekli ve toplumsal güç oluşturmaz" diye duygularını ifade eden İsmet kardeşimin haykırışı, gerçekten müslümanların dağınıklığını ifade etmek için, gecenin karanlığında sevr'in zirvesinde ders olarak bize yetti. 
    Birlikte olduğumuz arkadaşlarla mağaranın içine girerek, Peygamberimizin mağara arkadaşı Hz. Ebû Bekir ile, Kur'ân'a konu olan diyaloglarını paylaştık ve adeta 1400 yıl önce yaşanmış   tabloya şahit olduk. 
     Aramızda bulunan asker emeklisi Osman Akşan; Sevr dağı ve yolculuğu ile ilgili verdiğim bilgiler üzerine, askeri bir değerlendirmeyle, "Hocam ! Çok stratejik bir karar Sevr mağarasının seçilmesi, yolculuk kuzeye ama ilk hareket güneye doğru olmuş, böylece önemli bir zaman kazanmış Peygamberimiz, ayrıca müşrikler grubunun etki gücünü de yolculuğun başında çözmüş" diyerek, bizim de düşünce paylaşımımız olan konuya askeri bir izah getirmiş oldu. 
    Günümüz şartlarında  yaklaşık bir buçuk saatte çıkılan Sevr zirvesini hicret yolu için tercih etmek, beşeri mücadelenin de gerekliliğini ifade etmektedir. 
     Allah c.c. elbette elçisi olan Peygamberimizi bu yolculuğunda yalnız ve yardımsız bırakmayacaktı, bunu Peygamberimiz de biliyordu, buna rağmen beşeri olarak alınması gereken tedbirleri almış, gösterilmesi gereken gayreti de göstermiştir. 
    Sevr dağının zirvesinde, Peygamberimizin saklandığı ifade edilen, araları yaklaşık 100 mt. olan iki mağara mevcuttur. Bu mağaraların hangisinin esas saklanılan mağara olduğu konusunda, zirveye çıkanlar arasında ihtilaf olur genellikle. 
    Yaklaşık otuz defa çıkmış olduğum Sevr zirvesinde, her iki mağaraya da bu gözle bakıp, değerlendirmeler yapmaya çalıştım. İtibari bilgileri de dikkate alarak vardığım sonuç; dağın zirvesinde olan ve çıkışta ilk karşılaşılan mağaradır Peygamberimizin saklandığı mağara. 
    Diğer mağaranın saklanılan mağara olduğunu söylemek bu konuya eksiklik veya artı getirmez. Asl olan bilgi, Peygamberimizin Sevr dağının zirvesine çıkarak mağarada saklandığıdır. Gerisi tefarruattır. Tartışmasının yapılması da doğru değildir. 
     Sevr dağı ve bu dağın hicret yolculuğunda tercih edilmesi, ayrıca bu sürece Kur'an'da atıf bulunması; başarı için strateji, cesaret ve mücadelenin gereğini ortaya koymaktadır. 
     Akli izahlarla ifade edilmekte zorluk çekilen hicret yolculuğu esnasındaki Sevr süreci bir çok hikmetleri içinde bulundurmaktadır.  
     Her çıkışımda, farklı duygular yaşadığım ve farklı hikmetleri tefekkür ettiğim Sevr dağı ve mağarasının; gücü yeten hacı ve umreciler tarafından ziyaret edilmesini tavsiye ederim. 
     Çıkış zorluğu ve tehlikeli yolculuğu da dikkate alarak, kontrollü bir şekilde, bilgilendirmeye dayalı olarak yapılan Sevr mağara ziyareti; hac ve Umre ibadetinin duygusuna ve doyumuna da katkı sağlayacaktır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR