Siyaset Akademisi'nin, üç yanlış öğrencisi
Siyaset Akademisi üçüncü dönem eğitim dersleri başlamış durumda. Akademinin Koordinatörü Ahmet Pala'nın, işini gayet güzel yaptığını görüyorum. Zira ilk iki dönem kaydolan öğrencilerin yoğunluğu ve başarısı bu kanaatimi teyit ediyor.
Diyeceksiniz ki bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Kimi ne zaman övüp, ne zaman yereceğin belli değil. Övülmesi gereken olayları övüp, yerilmesi gereken olayları yermek gazetecinin temel görevlerinden birisi olduğunu unutmayalım.
Gelelim yanlış öğrencilerimize: Bu üç arkadaşımız uzun zamandır birlikte siyaset yapıp, zaman zaman farklı kulvarlarda olsalar bile, önemli siyasi konularda bir birleri ile istişare etmeden karar vermezler. Bazen biri diğerinden farklı düşünse bile diğer arkadaşının daha mantıklı düşündüğünü görünce düşüncesinden vazgeçip, ortak aklın verdiği karar doğrultusunda hareket eder.
Siyasetin; mümkün olanı yapma sanatı olduğunu bilerek hareket eden bu üçlü, bir araya geldiklerinde birilerini endişe sarar. Zira onların tespit ve kanaatleri toplumun ortak akıl ve kanaati ile örtüştüğünden yapacakları istişare birilerinin işine gelmeyebilir.
Mesela bu üçlüden bir tanesi ile benim aram yoktur. Ancak vereceği her karara uyarım. Çünkü kararı verirken benimle olan hukukunu değil, konuşulan olayda benim haklı veya haksız olacağım olayı inceleyerek karar vereceğinden, gözüm kapalı uyarım. Zaten önemli olan da kişilerle değil, olaylarla ilgili kanaat ve yorumlardır. Diyeceksiniz ki kim bu üç muhterem?
Tarif edeyim kim olduklarını siz bulun. Bu üçlü AK Parti'nin kuruluşunda teşkilatta görev almış, bir tanesi halkla ilişkiler başkanlığı görevini üstlenmiş, diğer iki arkadaşı ise ilk mahalli seçimlerde il genel meclisi üyesi olarak seçilerek hizmetlerine devam etmişlerdir. Son il başkanlığı seçiminde farklı kulvarlarda yer almalarına rağmen birbirlerine karşı saygı ve sevgilerinde en ufak bir azalma olmamıştır. Aksine birliktelikleri daha da fazla olmuştur.
Öteden beri üzerinde durduğum en önemli konulardan biri de siyasetteki iç çekişmelerdir. Kitle partilerinde kongre dönemlerinde farklı kulvarlarda yarışan insanlar kongre sonrası sarmaş, dolaş olurken fikir partilerinde tam tersine bir durum hakimdir. Sanki ölesiye düşmanmış gibi bakarlar birbirlerine. AK Parti kitle partisi veya merkez partisi olmasına rağmen hala fikir partilerindeki bağnazlıktan kurtulamamıştır. Bazı insanlar sayesinde durum tıpkı fikir partilerinde olduğu gibi kongre sonraları insanlar ölesiye hasım oluyorlar. Bu çok kötü bir durum. Bence Siyaset Akademisi'nde bu konu ders olarak okutulması gerekir. Hocaları ise, bu üç arkadaşımız olmalı.
Çünkü uygulamadaki örnekleri kendileri olduğuna göre, dersini de onlar vermeli. Siyaset Akademisi'nin İl Koordinatörü Sayın Ahmet Pala, bu işi gözden geçirmeli. Yoksa bu üç arkadaş öğrenci olarak derslere devam ederse zaman israfı olur diye düşünüyorum. Neden üç arkadaş diyecek olursanız, ikisinin anlattıkları konuyu anlamayan olursa, üçüncü arkadaşımız izah edeceğinden problem yaşanmaz.
Bu arada dünkü yazımla ilgili yazmam gereken bazı ayrıntılar vardı. Ancak çok değer verdiğim ve saydığım bir parti yöneticisi arkadaşımın talep ve tavsiyeleri doğrultusunda yazmadığımı birilerinin çok iyi bilmeleri gerektiğini hatırlatır, iyi günler dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.