Hainler, İstanbulda 4 kişinin hayatına son veren ve otuzun üzerinde insanın yaralanmasına neden olan bir terör gerçekleştirdiler.

Zannediyorlar ki, bu vatanı böyle bölecekler ve insanımızın birliğini dağıtacaklar. 

250 bin şehidin kanı ile sulanmış  Çanakkale zaferinin sene-i devriyesinde kendilerince mesaj veriyor zalimler. 

Çapulcu sürüsü olduklarının hesabını yapmadan, medeniyetler kurmuş bir milletin düzenini bozmanın peşindeler.

Bu eylemleri yapmakla kan döküp, gözyaşına  neden olduklarını ve ailelere ateş düşürüp ağlattıklarını düşünüp, mutlu olabilirler.  

Hayatlarına son verilen insanımızın aileleri, o hainlerin sevinmelerini sağlayacak bir feryat içinde değiller. Evlat ve yakınlarının şahadeti onlar için onur madalyası olmuş ki, "diğer oğlum da bu vatana feda olsun" diyorlar. 

Çanakkale'nin ruhunu, kurtuluş savaşının süreç ve sonucunu bilmeyen bu çapulcu sürüsü kendilerini aldatıyorlar.

Aslında, bu hain saldırıları gerçekleştirenler günlük yaşayan taşeron teröristlerdir. 

Onların ağababaları üst aklın sahipleridir. O üst aklın sahipleri de, kendilerince ülkemize ayar yapmak, gücümüzü ellerinde tutmak, geleceğimizi kendi değerlerine göre şekillendirmek, Ortadoğu'nun tabii nimetlerini kendi hesaplarına göre elde etmek, İslam alemine abilik yapma özelliği ve öncelliğine sahip olan milletimizin bu refleksini engellemek gibi bir çok hesabi gayretlerin peşindeler. 

Çanakkale'de nasıl ki, neredeyse bütün dünya, ihtilaf devletleri safında yer almışsa, yine aynıları,  benzer ihtilafi ittifaklar kurmuşlardır. Her birinin ülkemiz üzerinde farklı hesapları olan bu arka güçlerin, kendi ortak hesaplarına en uygun olan sonuç ülkemizin belinin kırılması, bileğinin tutmamasıdır. 

Sayın Başbakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun, önemli bir görüşme ve anlaşma için Avrupada bulunduğu zamanda ve yerde, geçeceği yol üzerine ve göreceği şekilde, hem de o hainlerle ilgili konunun konuşulacağı toplantı sürecinde, aynı hainlere çadır kurdurma izni verilip, ülkemizin başbakanını protesto ettirmeleri, taşeronların arka gücünü ve üst aklını görmeye yetecek işarettir. 

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi, koyunlarında besledikleri bu taşeron hainler, ağababalarını da bir gün ısıracaktır. Kaybedecek bir değerleri olmayan terör unsurlarının ayakta durmak ve hayatta kalmak için, kucağına oturdukları ağlarının üstünü pisletmekten de kaçınmayacaklardır. 

İnsanlık tarihinde, zulüm yapanların yaşadığı görülmemiştir. Zalimler, bir gün döktükleri kan ve göz yaşında mutlaka boğulmuşlardır.  Çünkü, göz yaşı ve kan üzerine mutluluk inşa etmeye çalışmak ilahi fıtrata terstir.

Kendi toplumlarının  mutluluğu için Ortadoğu çoğrafyasında bulunan tabiî nimetleri elde etme yolunda, bu çoğrafyadaki insanları kan ve göz yaşına boğmak zalimliktir.

Güçlerini, haktan ve adaletten  yana koymayıp, menfaat ve ihanet yolunu seçenler, mutlaka dünyada da ahirette da ilahi cezaya çarptırılacaklardır. 

Ortadoğu'nun kanını ve canını emip, malına konmaya uğraşan gaspçı hainlerin, kendi ülke vatandaşları ahlâk bunalımı yaşamaktadır. Liderleri onlara imkan üretmeye çalışırken, onlar da köprülerden, binalardan atlayıp intihara koşturmaktadır. 

Ülkemizin gücü ve varlığı, dünya egemenlerinin, Ortadoğu hesaplarına büyük ölçüde engeldir. Otuz yıldır karşı karşıya olduğumuz ve yaklaşık elli bin evlat ve vatandaşımızın hayatının sona ermesine neden olan terör, bu anlayışın taşeron hizmet koludur. 

Üst akıl ve egemen güçler, ülkemizin etki gücünü ortadan kaldırmak için, yine ülkemizin insanı üzerinden oyun kurup, topraklarımızı parçalamayı hedef seçmişlerdir. 

Seçilen hedef yanlış olduğu için, yapılan hesap tutmamıştır. Bu Necip milletin askeri, idari ve pratik dehasıyla, imanını dikkate almadan yapılan hesap dumura uğramıştır. En önemlisi de Yüce Allahın bu millete yardımı unutulmuş, hatta hiç hesaba katılmamıştır. 

Gelinen sonuçta, gözyaşı ve kan dökülmüş ama vatan bölünmemiş, bir metre toprak kaybedilmemiştir. Şimdi, bu hain terör unsurları son çırpınışlarının böğürmelerini yapmaktadır. Canları çıkmak üzeredir.