Tarımda istikrar devam ediyor
Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Dr. Turhan Tuncer, Tarımda İstikrar (!) devam ediyor diye bir açıklamasını elektronik posta yoluyla gönderdi. Bu açıklamayı kesinlilkle şeker pancarı üreticilerimiz okumalaı ve ona göre gardlarını almalılar. Yoksa ürettikleri üretiikleri şeker ğancarları her dönemde ellerinde C4 gibi patlayıp duracak. TZMO genel başkanının iletisinde yer verdiği görüşleri şöyle:
NBŞ SEKTÖRÜ, YERLİ PANCAR ŞEKERİ SEKTÖRÜNÜ TEHDİT EDİYOR!
Türkiye`de pancar şekeri sektörünün yıllık ekonomik büyüklüğü 3 milyar doların üzerinde olup; doğrudan ya da dolaylı olarak 10 milyon kişinin geçimini sağlamaktadır. 2001 yılında çıkarılan 4634 sayılı Şeker Kanunu kapsamında kota tahsisi yapılan 7 şirkete ait 33 pancar şekeri fabrikasının kurulu üretim kapasitesi 3,1 milyon ton/yıldır. Nişasta bazlı şekerde (NBŞ) ise kota tahsisi yapılan 5 şirkete ait 6 fabrikanın kapasitesi 1 milyon ton/yıldır.
NBŞ fabrikaları, içerden ve dışarıdan aldıkları mısırı işleyerek fruktoz ve glukoz şurubu üretmektedirler. Şeker pancarı sektörü tümüyle ulusaldır, dolayısıyla üretilen katma değer de ülke içinde kalmaktadır. Oysa ülke mısırda dışa bağımlıdır, başka bir deyişle yapılan dışalım ile yurtdışına kaynak aktarılmaktadır. NBŞ sanayi piyasasının % 75'ine çok uluslu şirketler egemendir, üretilen katma değer de bunlara transfer edilmektedir.
Bilindiği gibi Şeker Kanunu`nun 3. maddesinde yer alan NBŞ için belirlenecek kotaları Bakanlar Kurulu`nun % 50 oranında artırma ya da eksiltme yetkisi, 2003-2004 pazarlama yılından itibaren NBŞ kotalarının artırılması yönünde uygulanmıştır. Hükümet, yargı kararlarını da çiğneyerek, NBŞ kotasını her yıl artırmakta ve şeker pancarı üreticilerini çok uluslu şirketler karşısında mağdur etmektedir. Son olarak 29 Haziran 2011 tarih ve 27979 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile 2010-2011 pazarlama yılında NBŞ için Şeker Kurulu tarafından 244.400 ton olarak belirlenen kotanın % 50 oranında artırılması kararlaştırılmıştır.
AB ülkelerinde 2009-2010 pazarlama yılına ilişkin pancar şekeri/NBŞ kotaları ve oranları incelendiğinde; AB-27 ortalaması NBŞ üretim kotasının % 6.5 olduğu, ülkeler bazında bu oranların Almanya`da % 1.92, Fransa ve Hollanda`da ise "0" olduğu görülmektedir. Şeker Yasası`na göre ülkemizde bu oran % 10`dur; Bakanlar Kurulu kararı ile % 50 artırılarak, % 15 olarak uygulanmaktadır.
Yarattığı inanılmaz rant ile "siyaset-iş dünyası" ilişkisini yeniden kurgulama gücüne bile sahip olan şeker sektöründe uzun zamandır, pancar üreticileri ve işçileri aleyhine yürüyen bir süreç yaşanmaktadır. ODA`mız kanunda NBŞ için kota oranlarının kesin hükme bağlanması ve bu alanda çokuluslu şirketlerin değil, Türk çiftçisinin yararı gözetilerek hareket edilmesi gerektiğine inanmaktadır.
CANLI HAYVAN VE ET İTHALATI TÜM HIZIYLA DEVAM ETMEKTEDİR
1980`li yıllardan itibaren Türkiye`de uygulanan neo-liberal politikalar çerçevesinde tarım ve hayvancılığı destekleyen, girdi ve teknoloji sağlayan kurumlar ya özelleştirilmiş ya da tasfiye edilmiştir.
2010/2011 Mayıs ayları arasında yani son 1 yılda canlı hayvan ve et ithalatı için 1.2 milyar dolarlık döviz harcanmıştır. 2010 yılının tümünde ithalat 584 milyon dolar iken; bu yılın ilk 5 ayında 686 milyon doları bulmuştur. Et ithalatındaki gümrük vergisinin, 2 Temmuz 2011`den itibaren yüzde 75'e yükseltilmesine karşın ithalat hızla devam edecektir. Dışa bağımlılığın faturası önümüzdeki yıllarda çok daha ağır bir bedelle ödenecektir.
İthalat odaklı hayvancılık politikaları; bugüne kadar yalnızca ithalat lobileri ve bu amaca yönelik olarak kurdurulmuş şirketlerle Türkiye`yi pazar haline getirmek isteyen çokuluslu tekellere yarar sağlamıştır.
5 AYLIK TARIM ÜRÜNLERİ DIŞ TİCARET AÇIĞI 2.5 MİLYAR DOLARI BULDU
Tarımda kendi kendine yetebilen bir konumda olan Türkiye, uygulanan neo-liberal politikalarla bu özelliğini kaybederek, pek çok ürünü ithal etmek zorunda kalmıştır. Böylelikle tarımda net ihracatçı konumdan net ithalatçı konuma gelinmiştir.
Son 8 yıldan 6`sında tarım ürünleri ithalatı ihracatını geçmiştir. 2008`de tarımsal ithalat 6.4, tarımsal dış ticaret açığı ise 2.3 milyar doları bularak Cumhuriyet döneminin rekoru kırılmıştır. 2009`da küresel kriz nedeniyle gerileyen ithalat 2010`da yeniden tırmanışa geçmiş ve 6.5 milyar dolara ulaşmıştır.
TÜİK tarafından 30 Haziran`da yayımlanan dış ticaret verileri 2011 yılında tarım ürünleri ithalatı ve dış ticaret açığında yeni boyutlara ulaşılacağının ipuçlarını vermektedir. Çünkü Ocak-Mayıs dönemini kapsayan 2011`in ilk 5 ayında dış ticaret açığı şimdiden 2.5 milyar dolara ulaşmıştır.
Tüm bu olumsuzluklar, hükümetin her fırsatta pembe tablo çizmeye çalıştığı tarım sektöründe sanıldığı gibi bir "istikrar" olmadığını net biçimde ortaya koymaktadır. Tarım sektörümüzün bu sıkıntılı süreci atlatabilmesi ve Türkiye`nin tarımda yeniden kendi kendine yeter duruma gelebilmesi için içeride ve dışarıda, sektörel gerçek ve gereksinimlere uygun bir tarım politikasının uygulanması gerekmektedir. Tersi durumda tarım sektörümüz çok daha ağır sorunlarla karşılaşacaktır. Uzamanından gelen bu kadar net açıklamalardan sonra insanlarımız özelliklede şeker ğancarı üreticilerimiz ve biz şeker tüketicileri ne kadar dikkatli olacağız göreceğiz bakalım. Yoksa her zaman olduğu gibi adam sende elle gelen düğün bayram diyerek sessizliğimizi bozmayacakmıyız? Saygılarımla......