TATLI DİLLİ OMAK
“Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” atasözümüz bir hakikatın ifadesidir ve tarihi tecrübelerin ürünü olarak söylenmiş, hikmet dolu bir sözdür.
İnsanlar arası problemlerin bir çoğu sözün söylenme biçiminden ve maksadı aşan ifadelerin kullanılmasından meydana gelmektedir. Küçük bir meselenin izahını yaparken kullanılan cümleler, muhatabın psikolojik ve kavrama düzeyeni hesaba katmadan söylenen sözler cinayetlere varacak sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Oruç ibadetinin maksadını ifade eden Peygamberimiz “Birisi size oruçlu olduğunuz zaman sataşırsa ona , “Ben oruçluyum” deyin” buyurmak suretiyle, insanlar arası ilişkilerdeki ölçüyü belirtmiştir. Yüce Allah Kur’anı Kerimde, “Cahiller size sataşırlarsa, onlara “Selam” deyin geçin” buyurarak, insanlarla ilişkilerde onların durumlarına göre söz kullanılmasını ve yakınlık kurulmasını bildirmiştir.
Sözün ne olduğu kadar nasıl söylendiği de önem arz eder. Hatta bir sözün olumlu ya da olumsuz tesiri sözün nasıl söylendiği ile yakından ilgilidir. Söylenecek sözün akıl süzgecinden geçirilmesi, ölçülüp tartılması, kalbi karşılığının göz önünde bulundurulması gerekir ki, o söz kimseyi incitmesin ve söz nedeniyle kimsenin kalbi incimesin.
Konunun izahı için Padişahın biri ile ilgili olarak şöyle bir hikaye paylaşılır. Padişah rüyasında dişlerinin döküldüğünü görür. Bu rüyadan çok etkilenir ve ülkenin en mahir rüya yorumcularına, rüyasını tabir etmelerini emreder. Rüyayı anlattığı tabircilerden birisi; Padişahım, o kadar uzun ömrünüz olacak ki, bütün çocuklarınızın ölümlerini göreceksiniz. Padişah, çocuklarının ölümünden söz eden rüya tabircisine öfkelenir, yetkisini kullanarak onu zindana attırır. Sonra başka bir rüya tabircisine rüyanın tabir edilmesi için davet gider. Bu defa rüyayı tabir etmek üzere Padişah huzuruna gelen rüya tabircisi; Sultanım, Allah size o kadar bereketli ve uzun bir ömür verecek ki, evlatlarınızın hepsinin mürüvvetini göreceksiniz ve hepsinden de uzun yaşayacaksınız. Padişah bu bilgiye çok sevinir ve bu rüya tabircisini ödüllendirir.
Aslında, sonuçları itibariyle her iki rüya tabircisi de aynı şeyi söylemiştir ama ikinci tabirci farklı üslup kullanmış, muhatabın psikolojisini dikkate alarak izah yapmıştır.
Peygamberimiz; ya hayır söyleyin ya da susun buyurmak suretiyle de konuşmadaki muhtevanın sınırlarını belirlemiştir. Atalarımızın; “söz bilirsen söyle ibret alsınlar bilmiyorsan sus da insan sansınlar” atasözü konuşmanın sonuçları itibariyle yansımasının önemine dikkat çekmişlerdir.
Muhatabın durumunu dikkate alarak söz söylemek önemli olmakla birlikte, Müslümanın konuşma muhtevasının ve üslubunun incitici olmaması esastır. Güler yüz ve tatlı dil, insani ilişkilerde en temel belirleyicidir. Karşıda bulunan kimsenin makam, imkan ve mekan gibi kendisini güçlü kılan hiçbir hali, onunla münasebette üslup farklılığı gerekçesi olmamalı. Herkesle insani ve İslami değerler ölçüsünde münasebet kurulmalı. Bunu sağlayan unsur da konuşmada tercih edilen yöntemdir. Tatlı dilli olmak, her türlü olumsuzluğa karşı sigortadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.