Müslüman bir ülkede hiç yaşanmaması ve duyulmaması gereken suçlardandır tecavüz olayları. 

Bir tane olayın varlığını duymak bile, o toplumdaki bütün Müslümanları rahatsız etmelidir.

Mala, cana, rıza, akla ve dine yapılan saldırılar affedilmez suçlardır. Bunlar korunması gereken kutsallardır.

Kur'an-ı Kerim'de açık ifadelerle tecavüzden bahsedilmemesi, bu konunun hafife alındığı anlamına gelmez. 

Tecavüz; ırza, bedene ve akla karşı yapılan bir müdahale olduğu için, korunması gereken kutsallardan sayılan bu değerlere yapılan saldırının, medeni hukuk açısından cezası olduğu gibi dini hukuk açısından da bir hükmü vardır. 

Hem medeni hukukta ciddi karşılığı olan, hem de dini hukuk açısından müeyyidesi bulunan tecavüz suçları, yüz kızartıcı suç kapsamında tarif edilmektedir. 

Son günlerde bazı illerimizde küçük çocuklara tecavüz edildiğini, medyadan duyduk. Tecavüzün her çeşidi lanetli bir davranış olmakla birlikte, çocuklara karşı yapılan tecavüz eylemleri, müslüman bir toplumun yüz karası olaylardır. 

Tecavüz; istek dışı, karşı cinse veya bir başka kimse ve canlıya yapılan cinsel baskıdan, fiili hâle kadar, her bir kademe ve karesini ifade eden fiildir. 

Bu fiili durum, daha çok erkek tarafından; kadına, canlı varlıklara ve çocuklara karşı uygulanan istek dışı cinsel birleşme olarak ortaya çıkmaktadır. 

Toplumun infialine neden olabilecek bu suçlar, aynı zamanda işlendiği toplumu felakete gökürecek fiilleri. 

Yozlaşmanın, soysuzlaşmanın, ahlaksızlaşmanın ifadesi olan, tecavüz olaylarının görüldüğü toplumlarda, insanların panik içinde olmaları ve güvende bulunmamaları, önüne geçilemez toplumsal olayların ortaya çıkmasına neden olabilir. 

Hiçbir şekilde haklı izahı olmayan tecavüz olaylarının gerçekleşmemesi için, ailelere, topluma ve devlete sorumluluklar düşmektedir. 

Aileler; çocuklarının eğitimini takip edip, dini ve örfi değerlere göre çocuklarının yetişmesini ve yetiştirilmesini sağlamalıdır. 

Toplumun her ferdi; bu ve benzeri olaylara duyarsız kalmayıp,  tecavüz olaylarının gerçekleşmemesi için, el birliği yapıp, toplumsal bilincin oluşmasına katkı sağlamalıdır. 

Devlet; bütün kurum ve kuruluşlarıyla başta tecavüz olmak üzere, tüm suçlara karşı toplumu bilgilendirmeli, hem de okullarda bu suçların ne kadar âdi olay olduğu öğretilerek, çocukluktan itibaren toplumu suçtan uzak bir bilinç altında yetiştirip, korumalıdır.

Tecavüz suçları; devletin cezasını hafifletip, affedemeyeceği  suçlardandır. Dini hukuk açısından recm cezasına kadar karşılığı olan suçlardır. 

Suç işleyen ve suça karışan insanlar bu toplumun içinden çıkmaktadır. Çocukluğunda cami ve okul eğitimi alanların bu suçlara karışma oranı ya sıfırdır, ya da çok düşüktür. 

Ülkemizde, Avrupa Birliği normlarına uygunluk kapsamında kaldırılan idam cezasının bazı suçlar için mutlaka getirilmesi uygun ve gerekli görülmektedir. 

İnsan fıtratını bilen Yüce Yaratıcı'nın koymuş olduğu ilahi kuralın hilafına olan hiçbir süreç ve karar, o toplum için hayırlı bir sonuç ortaya koymamaktadır. 

Toplumun sosyal düzeninin bozulmasına, kişilerin ruhi depresyona girmesine, ailelerin travma geçirmesine neden olan tecavüz olayları hakkında ciddi caydırıcılığı olabilecek cezalar verilmelidir. 

Öncelikle bu tip ve tür piskopatik ortamlar kurutulmalı, sonra da bu ve benzeri suçları yapan piskopatlar en ağır cezalara çarptırılmalıdır. Kanun yapıcılar  ve hüküm verenler, mutlaka tecavüze uğrayan masum ve mağdurların ruh hallerini hesaba katmalıdır. 

Toplumumuzun, tecavüz olaylarından çok rahatsız olduğunu  görmekteyiz. Bu haklı sese, feryada dönüşmeden önce kulak verilip, önlenmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.    

Okul öncesinden başlayarak, eğitimin son kademesine kadar dini değerlerin mutlaka çocuklara ve gençlere verilmesi sağlanmalıdır. En önemli ve geçerli tedbir, din eğitimidir.