TEVAZU SAHİBİ OLMAK…
Alçak gönüllü olmak İslami bir davranıştır. Bu davranışa sahip olanların bir takım bedeller ödediği bir vakıadır. Toplumumuzda ne kadar dik olursa kişi ve hatta ne kadar dikleşirse; o kadar mesafe kazanmaktadır. Alçak gönüllü olan da, diğer insanların muhabbetini elde eder. Zaman zaman incitilir, zaman zaman yok sayılır, dikkate alınmaz ama her halükarda aslında alçak gönüllü insan kazançlıdır. Zira bu davranış İslami terbiyenin bir gereği ve sonucudur. İslami olan her şey sahibine dünya ve ahirette sermayedir.
Tevazu sahibi olmak anlamına da gelen alçak gönüllülük; kişinin değerini ve itibarını yükseltir, kişiyi yüceltir. Alçak gönüllülük; güzel ahlak sahibi olmanın unsurlarındandır. Güzel ahlak da Müslümanın en değerli sermayesidir. Peygamberimiz güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş, Yüce Allah Peygamberimizde güzel ahlak olduğunu Kur’an da insanlara bildirmiştir. İnsanlığa rehber olarak gönderilen Peygamberimizin en güzel özelliklerinden birisi de güzel ahlak sahibi olması, kibirden uzak, alçak gönüllü bir ilişki sunmasıdır.
Alçak gönüllülük; hakkı kabul edip, Allaha boyun eğmek, itaat ve ibadetleri riyasız, kusursuz ve eksiksiz yapmak, insanlara karşı da; konum, makam, imkan, unvan, pozisyon ne olursa olsun kibirli ve gururlu olmamaktır. Alçak gönüllü kimselere; mütevazi insan denmektedir. Alçak gönüllülükte de samimiyet esastır. Davranışlardaki alçak gönüllülük maksadı aşmaya başladığında, karşı tarafın rahatsızlığı söz konusu olur. Tevazunun azlığı kibir, çokluğu da zillettir. Yüce Allah Peygamberin bile, Müminlere karşı alçak gönüllü davran emrini vermiştir. Bu emir Peygamberimizin şahsında tüm müminler için geçerlidir.
Mü’minlerin birbirlerine karşı şefkati, merhameti ve tevazusu din kardeşliğinin bir gereğidir ki, dini hukuk açısından bir hak oluşturmaktadır. Mü’min din kardeşlerine karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı da şiddetli olacaktır. Bu davranış; Kur’anın sunduğu bir Mümin tavrıdır. Kur’anda; Rahmanın iyi kulları olarak tarif edilen insan guruplarının özellikleri sayılırken; onların alçak gönüllü oldukları, onlara birisinin sataşması halinde bile “Selam” deyip geçtikleri anlatılmaktadır.
Lokman suresinde; Hz. Lokmanın oğluna öğütlerini insanlığa ahlak kuralları olarak bildiren yüce Allah; kibirlenmenin, surat asmanın ve yeryüzünde çalımlı yürümenin yanlışlığını, bunun kibirlilik olduğunu ve Allah’ın kibirlileri sevmediğini başta Mü’minler olmak üzere tüm insanlara hatırlatmaktadır. Alçak gönüllü olmak erdemli bir duruştur. 39 bin tasrihi
Matbaa Harbi kimsenin bu tutumunu istismar edenlerin yanlışlığı kendilerine yüktür. İnsanların böbürlenmesini yüce Allah zulüm olarak tarif etmektedir. Mütevazi kimsenin alçak gönüllü davranışlarını istismar eden zalim olur. Kibirlenmek haksızlık, mütevazi olanlara karşı istismar ise zulümdür.
Alçak gönüllü olanın kaybedeceği bir şey yoktur ama kazanacağı çok şey vardır. Allahın rızası, insanlar tarafından itibar edilmesi en büyük kazancı olacaktır. Mütevazi olmak; bir duruştur, ahlaktır, edeptir, erdemdir. Kişi alçak gönüllü olmakla bundan bir kazanç elde etmeyi hesaplamaz. Bu davranış; davranış sahibinin asli ve asaletli duruşudur. İnandığı dinin müntesibi olmakla yapması gereken davranış biçimidir. Böyle bir duruşla; karşı tarafı ikna etmek, gönlüne girmek ve bundan dünyalıklar elde etme çabası varsa eğer; bu alçak gönüllülük değil, gönül hırsızlığıdır. Gönül hırsızlığı; maddi hırsızlıktan çok daha ağır bir vebal ve günahtır.
Müslüman için; alçak gönüllülük esastır. Bir kimsenin kalitesi; mütevaziliği ölçüsündedir. Tevazu; rastgele bir davranış değildir. Azı cimrilik, çoğu yağcılıktır ve zillettir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.