Toplum Bozuluyor mu? ( 1 )
Ortaokul yılları, dersin öğretmeni anlatıyor. Avrupa bizde ki gençliği bozmaya çalışıyor. Gülüp geçmiştik, şimdi hala gülüp geçenlerin olduğu gibi. Yıllar sonra sadece kendisini düşünen, her şeyden kopuk bir gençlikle karşılaşacağız. Devlet o zaman gençliğin sorunlarıyla ilgili yada bir biriyle bağlantılı birkaç bakanlık açacak ve her şey yüzeysel kalacak. Çünkü ok bir kez yaydan çıktı.
Atasından daha çok Amerikalı sanatçıyı tanıyan gençlikten ne bekliyorsunuz? Avrupalı futbol yıldızlarını tanıyıp milli marşını bilmeyen gençlikten ne bekliyorsunuz ? Peki bu duruma nasıl geldik ?
Nasıl geldiğimizi konuşmaya aileden başlarız, aileden okula, okuldan çevreye, çevreden yine aileye döneriz, tavuk mu yumurtadan, yumurtamı tavuktan çıktı noktasında kalırız. Basın deriz, televizyon deriz, sanal alem deriz sonra yine aileye döneriz.
Hikaye bu ya,
1932 yılında Cumhuriyet gazetesi bir güzellik yarışması tertipler. Türkiye'nin bu ilk güzellik yarışmasını Keriman Halis kazanır. Türkiye'nin ilk güzellik yarışmasını kazanan 19 yaşındaki Keriman Halis, aynı yıl 28 ülkenin katılmasıyla Belçika'nın Spa şehrinde düzenlenen dünya güzellik yarışmasına Türkiyeyi temsilen gönderilir. İlk kez bir Türk kızı dünya güzellik yarışmasına katılacaktır. Herkes yarışmanın sonucunu merak etmektedir. Derken yarışma günü gelir ve ülkelerini temsil eden kızlar jürinin önüne sırayla gelip, puan toplamaya çalışırlar. Bütün katılımcıları izleyen jüri üyeleri puan değerlendirmesi yapmak üzere başka bir salonda toplanırlar. Başkan kürsüye gelir ve jüri üyelerine şu konuşmayı yapar;
“Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Yüzyıllardır dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren Osmanlı imparatorluğu artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağa bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi olan Türk güzeli Keriman Halis, karşımıza mayo ile çıkıp kendini bize beğendirmeye çalışmıştır. Bu Türk kızını kendi zaferimizin tacı kabul edeceğiz ve onu kraliçe seçeceğiz. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene İslamı ve Türkleri yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa'nın zaferini kutluyoruz. Bundan dolayı Türk güzelini dünya güzeli olarak seçeceğiz. Fakat kadehlerimizi Avrupa'nın zaferi için kaldıracağız.” Bu konuşmadan sonra jüri üyeleri toplandıkları salondan çıkarlar ve Türkiyeyi temsilen dünya güzellik yarışmasına katılan Keriman Halis’i dünya güzeli olarak seçtiklerini açıklarlar.
Sonra bir bira reklamı yapıştırılır duvarlara, gazetelerin bir bölümüne;
‘’Ankara orman çiftliğinde yapılan ,Ankara birası. Avrupa bira fabrikaları imalatı derecesinde; baş ağrıtmaz,mide bozmaz ve hayatı uyuşturmaz, yalnız sıhhat ve neşe verir. Hakiki bira lezzetini ancak Ankara birasında bulabilirsiniz, ‘’
Bira fabrika açılmıştır, istihdam sağlamıştır, talep vardır, arz eder. Okullarda dağıtımı yapılır, bayilikler açılır, aileler geçimini sağlar. Reklam sektörü afiş basar, başka şehirlere nakliye ile gider, nakliyecinin aracı arızalandığında sanayici kazanır, dinlenme tesisinde mola verip yemek yediğinde orada ki işletme sahibi kazanır, ekonomi canlanır.
Üretilen her şey, sunulan hizmetin hikayeleri hep aynıdır, bir çark döndürülür. Film sektörü toplumu şekillendirmeye başlar, kısıtlı bütçeleriyle,o filmini satar, insanlar ruhlarını. Topluma cinselliğinde öğretilmesi gerekir, sektör buraya el atar, bir odanın dışına çıkılmadan konulu ! filmler yapılır, ilginç isimler verilir, ‘’Acı severim,tatlı döverim.’’ ,’’ Kokla beni melehat’’ sonra bu filmlerin usta oyuncuları yaşlandığında siyasete soyunurlar,
Tüm bunlar evin içine girer, aile hep beraber bunları izler.Amerikan film sektörü de o evin içerisine girer, yeni bir kültür oluşturulur. Renkli televizyon ve özel kanallar yayına başlar, gündüz kuşağı bir Türk filminde bir sahne. Kadın banyodan çıkıyor. Çırılçıplak, ne verdi genç beyinlere, banyo elbiseyle yapılmaz. Gerekli miydi o sahneye,kesinlikle hayır, fakat eşeğin aklına karpuz kabuğu sokulmalıydı, başarılı olundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.